Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » Endonezya'da 'kral çıplak' diyebilmek

Endonezya'da 'kral çıplak' diyebilmek

Endonezya'da 'kral çıplak' diyebilmek21 Eylül 2015 - 11:09
Kopenhag'da yaşayan Joshua Oppenheimer, Endonezya tarihinin en kanlı dönemlerinden birini yeniden gündeme taşıyan belgesellerin yönetmeni. Oppenheimer'in filmleriyle ilgili düşüncesi: "Sanırım filmlerim Endonezya’da kralın çıplak olduğunu söyleyen çocuk rolünü üstlendi"
NİL KURAL
 
Endonezya’da 1966 - 1967'de askeri darbe döneminde yüzbinlerce insanı komünist diye öldüren faillerin cinayetlerini yeniden canlandırdığı belgesel ‘The Act of Killing’, yönetmeni Joshua Oppenheimer'ı bir anda gündeme taşıdı. Gelmiş geçmiş en önemli belgeseller arasında sayılan ‘The Act of Killing’in geçen hafta Türkiye'de vizyona giren tamamlayıcı filmi ‘Sessizliğin Bakışı'nda (The Look of Silence) ise kurbanlardan birinin kardeşi Adi, faillerle yüzleşiyor. Oppenheimer ile Berlin Film Festivali’nde bir araya geldik ve bu iki filmi konuştuk.
 
Joshua Oppenheimer, Endonezya'da 1966-67 yıllarında General Suharto darbesi sonrası gerçekleştiren katliamları tekrar gündeme getiren iki belgeselin yönetmeni.
 
‘Sessizliğin Bakışı'nda sizin varlığınız ‘The Act of Killing’e göre daha çok hissediliyor. Yanılıyor muyum?
 
‘Act of Killing’de dahil olup faillere müdahale ettiğim üç önemli sahne vardı. Ama gerekli bu müdaleleler dışında almam bu filmde almam gereken bir mesafe vardı. Geri planda kalıp faillerin cinayetleri yeniden canlandırdığı o sürreal seriye izin vermek gerekiyordu. Bu mesafe, bence filmin ahlaki duruşuydu. Yüksek ateşliyken görünen bir kabus gibi faillerden Anwar’ın kabusu bizim ve dünyanın da kabusumuz oluyordu. ‘Sessizliğin Bakışı'nda ise bu mesafe yok, kurbanların ailesiyle paylaşılan bir yakınlık ve mahremiyet var.
 
Bir konuşmanızda Adi ile faillerin yüzleşmesini anlatırken, katillerin ihanete uğramış hissettiğini söylemiştiniz. Katillerin hala güçlü adamlar olduğunu düşünürsek, bu durum ekibi ve sizi risk altına soktu mu?
 
Elbette. Sürekli korkuyorduk filmi çekerken. Adi, faillere yaklaşalım dediğinde, “Hayır bunu yapamayız. Endonezya’da daha önce hayatta kalanlar faillerle yüzleşmedi” dedim. Bu durumun onu, ailesini ve benim Endonezyalı ekibimi tehlikeye atacağını söyledim.
 
 
Fikrinizi değiştiren ne oldu?
 
Adi. Ona günlük kayıt yapmak için 3 yıl önce bir kamera almıştım. Bana çektiği ve daha önce göstermediği bir sahneyi göz yaşları içinde izletti. Bu sahnede Adi’nin babası yerde süründüğünü görüyoruz. Neden babana yardım etmedin diye sorduduğumda babasını sakinleştiremediğini ve korkusunu çektiğini anlattı ve şöyle dedi: “Bence babam bir korkudan bir hapishanede yaşıyor. Abimin öldürüldüğü cinayet, hayatının travması, hiç iyileşemeyecek, o hapishaneden çıkamayacak, korkuyla ölecek. Ben de çocuklarımın aynı hapishanede yaşamasını istemiyorum. Eğer faillerle yüzleşirsem, failler benim insan olduğumu anlayacak ve öldürdükleri abimin de insan olduğunu fark edecekler. Özür dileyecekler. Affedeceğim. Yan yana yaşayabileceğiz.”
 
Güvenlik için nasıl önlemler aldınız?
 
'The Act of Killing’in yapım aşaması çekim yaptığımız bölgede çok ünlüydü. Bütün failler benim kumandanlarla yakın olduğunu biliyordu. 'The Act of Killing’i çekmiş ama henüz kurgulamamamıştık. Bu tuhaf durum yani 'The Act of Killing’in çekilmiş ama kurgulanmamış olması bize Endonezya tarihinde görülmemiş bir yüzleşmenin imkanını sunuyordu. Failler saldırmaya hazır adamlarını üzerimize salmadan önce düşünmek zorunda kalacaklardı. Çünkü beni kumandanlarının arkadaşı sanıyorlardı, dolayısıyla beni gücendirmek istemeyeceklerdi. Böylece Adi’nin yüzleşme teklifini kabul edebildik. Önce Adi'yi güçsüz konumda bulunan faille yüzleştirip bunu Adi'nin ailesine gösterip fikir almaya karar verdik. Sahneyi görünce devam edin dediler. Aile sürekli havaalanında hazır bekliyordu, kaçış için bir arabamız vardı. Tehlikeli sahneleri Endonezyalı değil, Danimarkalı ekiple çektim.
 
Endonezya'daki yeni nesil bu katliamı ne kadar biliyor?
 
Bu iki film Endonezya’nın geçmişinden bahsetme şeklini biraz değiştirdi. ‘Sessizliğin Bakışı', ilk haftasında Endonezya'da 53 bin kişi tarafından izlendi. Şimdi medya ve insanlar soykırımdan, soykırım olarak bahsediyor. Resmi tarih bunu kutlanacak bir başarı olarak lanse ediyordu. ‘The Act of Killing’, geçmişle yüzleşmek için bir alan açtı. ‘Sessizliğin Bakışı' ise toplumun ne kadar parçalanmış olduğunu gösterdi. Herkes kralın çıplak olduğunu bilir ama bir çocuk bunu söylemedikçe kimse bunu konuşmaz. Sanırım filmlerim Endonezya’da kralın çıplak olduğunu söyleyen çocuk rolünü üstlendi.