NİL KURAL / CANNES

 

70. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödüllü yarışma bu yıl favoriden uzak bir başlangıç yaptı. İlk filmi ‘Dönüş’le güçlü bir adım attığı kariyerinde ‘Leviathan’la haklı övgüler toplayan Rus yönetmen Andrey Zvyagintsev, Cannes’da yarışmada yer alan yeni filmi ‘Loveless’ta modern dönemin yabancılaşmasını boşanmanın arifesindeki bir çiftin oğullarına ‘sevgisizlik’leri üzerinden anlatıyor. Sovyetlerin mirasını ve günümüz Rusya'sını metaforlarla eleştiren yönetmen, devletin çöküşünü başarıyla anlattığı ‘Leviathan’ın çok gerisinde kalan bir filme imza atıyor ve erken favorilerden biri olarak değerlendirilmesini boşa çıkarıyor.

 

 

 

Amerikan sinemasının en önemli yönetmenlerinden Todd Haynes ise iki duyma engelli insanın hikayesini işlediği yeni filmi ‘Wonderstruck’la her zamanki beğeniyi hak eden filmlerine yeni bir halka ekleyemiyor. 1970’ler ve 1920 sonlarında geçen iki hikayeyi anlatan Haynes, bir çocuk filmine hünerini katsa da filmin kopuklukları ve klişe diyalogları ‘Carol’, ‘Safety’ ve ‘Beni Orada Arama’ gibi başyapıtlarının yakınından geçemiyor.

 

Yarışmanın kapalı kutusu ‘White God’la kariyeri konusunda ümitleri yükselten Macar yönetmen Kornél Mundruczó, yarışmada yer alan ‘Jupiter’s Moon’la hayal kırıklığı yarattı. Suriyeli bir göçmenin yer çekimini yenebilmesi gibi işleyebilecek bir fikri, onu önce sömürmeye çalışan sonra ondan etkilenen bir doktor karakteriyle buluşturan film, bu fikri başarıyla geliştiremiyor. Dini referanslar, didaktik diyaloglar bir yana filmin ses senkronu problemi de teknik açıdan kusursuz filmlerin yer aldığı Cannes yarışmasında büyük şaşkınlık yarattı.

 

 

Festivalde dün ayrıca Altın Palmiye kazanmasının 35. yılında Yılmaz Güney’in senaryosundan Şerif Gören’in yönettiği ‘Yol’ yenilenmiş kopyasıyla Cannes Klasikleri bölümünde festival takipçilerinin karşısına çıktı.