NİL KURAL / CANNES

 

70. Cannes Film Festivali, yarın (17 Mayıs) yapılacak açılışla bir kez daha dünyanın gözlerini sinemaya çevirmeye hazırlanıyor. Binlerce basın mensubu, dağıtımcı, sinemacı ve film profesyoneli tarafından takip edilen Cannes’da Altın Palmiye ödüllü yarışma ve yan bölümler bir kez daha heyecanla bekleniyor. Bu yıl Pedro Almodovar’ın başkanlığını yaptığı jüride, Paolo Sorrentino, Park Chan-Wook ve Maren Ade gibi üç güçlü yönetmen olmasının yarışma sonuçlarındaki etkisini ise 28 Mayıs’taki kapanış töreninde göreceğiz.

 

19 filmin yer aldığı ana yarışmada, Fatih Akın’ın yönettiği ‘In the Fade’ de bulunuyor. Başrolünde Diane Kruger’ın uzun bir sürenin ardından ilk Almanca rolüyle yer aldığı film, oğlu ve eşini Neo Nazilerin suçlandığı bir terör eyleminde kaybeden bir kadının intikam hikayesi merkeze alınıyor. ‘In the Fade’, Akın’ın ‘Yaşamın Kıyısında’nın 10 yıl ardından Cannes yarışmasına dönüş filmi.

 

 

Yarışmada Fransız sinemasını François Ozon’un yönettiği ‘L'amant double’, Jacques Doillon’un efsane heykel sanatçısına odaklanan filmi ‘Rodin’, Robin Campillo’nun imzasını taşıyan ‘120 Beats per Minute’le ve ‘Artist’le tanınan yönetmen Michel Hazanavicius’un Jean-Luc Godard’ın hayatından bir kesiti anlatan ‘Redoubtable’ı temsil edecek. Ayrıca bu yıl açılış filmi de Fransa’dan: Arnaud Desplechin’ın imzasını taşıyan ‘Ismael's Ghosts’.

 

 

 

Yarışmada festivalin saygın ödülü Altın Palmiye’yi iki kere kazanan Avusturyalı yönetmen Michael Haneke, ‘Happy End’ adlı yeni filmiyle yarışmada yer alıyor. ‘Leviathan’la iki yıl önceki yarışmanın güçlü filmlerinden birine imza atan Rus sinemacı Andrey Zvyagintsev, yeni filmi ‘Loveless’la yarışmada bulunuyor. Sofia Coppola’nın yönettiği ve 1971 yapımı aynı isimli filmden yeniden çevirdiği ‘The Beguiled’ da kızların yer aldığı bir yatılı okulda geçen bir gerilim hikayesi anlatıyor ve Altın Palmiye yarışının popüler filmlerinden. Güney Kore’den bu yıl yarışmada iki film yer alıyor: Kariyerinde çok yaratıcı bir dönemde bulunan Hong Sang-soo’nun yönettiği ‘The Day After’ ve hem gişe hem eleştiriler açısından başarılı isim Bong Joon-ho’nun ‘Okja’sı.

 

 

Bu yılki seçkide yarışmada daha önce bulunmamış genç bir yönetmen var: ‘Turist’le dikkat çeken İsveçli yönetmen Ruben Östlund. Yönetmen, yarışmadaki filmi ‘The Square’de bir müzede yer alan bir enstalasyonun etrafında dönen bir hikayeye odaklanıyor. Yarışmadaki genç ustalardan bir diğeri ise ‘White God’la dikkat çeken Macar sinemacı Kornél Mundruczó. Yönetmenin yeni filmi ‘Jupiter’s Moon’ da yarışmanın merakla beklenen filmlerinden biri.

 

Bu yıl festivalde ayrıca Yılmaz Güney’in Altın Palmiye ödüllü filmi ‘Yol’, 35 mm’den yenilenmiş kopyasıyla Cannes Klasikleri bölümünde festival takipçileriyle buluşacak.