Bir kadının evini koruma mücadelesi
28 Mart 2017 - 10:03 | Brezilyalı yıldız Sonia Braga, 'Aquarius'taki performansıyla çok olumlu eleştiriler aldı.60’lı yaşlarında bir kadının kentsel dönüşüme uğrayacak evinden çıkmamak için verdiği mücadeleyi konu alan ‘Aquarius’u yönetmeni yönetmen Kleber Mendonça Filho’yla konuştuk
NİL KURAL
Geçen yıl Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan Brezilya yapımı ‘Aquarius’, 60’lı yaşlarındaki Clara’nın (Sonia Braga) uzun yıllardır yaşadığı Aquarius adlı apartmandaki evini bırakmak istememesi üzerinden hem güçlü bir kadın karakter sunuyor hem de Brezilya’nın güncel politik sorunlarını arka plana yerleştiriyor. ‘Neighboring Sounds’ adlı ilk uzun metrajlı filmiyle dikkat çeken yönetmen Kleber Mendonça Filho’yla Türkiye’de gösterimde olan ‘Aquarius’u konuştuk.
Kleber Mendonça Filho.
‘Aquarius’ politik bir film ama direkt politik değil.
Mesela Michael Moore’un yaptığı gibi direkt politik meselelere dalan bir gelenek var. Ancak ben, bu tarzda değil, bir şeyi direkt olarak tartışmadan tartışmak istedim. Evet, ‘Aquarius’ bazen politik meselelere yaklaşıyor ama bu politik konunun gündelik olandan ve çatışmadan çıkmasını istedim.
Filmin üzerinde durduğu konunun kentsel dönüşüm ve soylulaştırma olduğu iddia edilebilir.
Elbette ama bu da karmaşık bir konu. Mesela alt sınıftan biri şunu diyebilir: Bina zaten soylulaştı çünkü Clara gibi burjuvalar oturuyor. Bu haksızlık ve Clara’nın 40 yıldır orada yaşadığını gözden çıkarmak olur ama denebilir. Şu var: Piyasa sizin için neyin iyi olduğuna karar veriyor. Clara’nın başına gelen de bu. Herkes ona evinden çıkması gerektiğini çünkü evinin eski olduğunu söylüyor. Aslında bina eski de değil sadece 60 yıllık ama yine de eski olarak nitelendiriliyor.
Başrolde ünlü oyuncu Sonia Braga’yla çalışma kararını nasıl aldınız?
Ünü değil, yüzü asıl nedendi. O kadar sinemasal bir yüzü var ki! Dört gün önce Cannes’a geldim. Le Monde’un fotoğrafçısı geldi ve Braga’yı çekmek için makinesinden baktığı anda bana dönüp “İnanılmaz” dedi. Braga, elbette güzel bir kadın ama ona kamerayla bakmak bambaşka. Yüzünde çok dramatik bir yön var. Bu yüzü filmde istedim.
60’larında bir kadın karakteri takip etmek baştan beri aklınızdaki tek seçenek miydi?
Evet, çünkü mesela 30-35 yaşlarında bir ana karakterle çalışmak zaman eksenini kısıtlardı. Aklımda karakter olarak hiçbir erkek olmadı. Çünkü bir kadın toplumda daha fazla güçlük çeker ve bu dramatik olarak daha ilginç bir karakter yaratır. Mesela, ufak tefek bir kadının kapıyı açıp üç erkekle karşılaşmasıyla bu sahnede bir adamın kapıyı açıp üç erkekle karşılaşması dramatik açıdan kıyaslanamaz.
1980’lerde Clara’yla ilk tanıştığımızda güçlü ve isyankar bir kadın olduğunu hemen anlıyoruz.
Doğup büyüdüğüm Pernambuco’ya özgü bu biraz da. Burası politik ve kültür alanında ilginç bir yerdir. Brezilya’daki diğer yerlerin aksine buradaki aristokrasi sol fikirlidir. Oysa Brezilya’da üst sınıflar genelde sağ kanattandır. Bu, Pernambuco’daki aristokratların mesela hizmetkarlarına karşı kibar olduğu anlamına mı gelir? Hayır, hâlâ bir anlamda köle sahipleridir. Ama kültürle ilgilenirler ve değerleri sola yakındır. Bu, ‘Aquarius’un arka planı biraz da.
'Basın kartını özlüyorum'
Eleştirmenlik yaptınız. Yönetmenliğe geçişiniz nasıl oldu?
17 boyunca eleştirmenlik yaptım. ‘‘Neighboring Sounds’u çekmek için bıraktım. Eleştirmenliği çok özlüyorum. Şimdi, sizlerdeki o basın kartlarını özlüyorum.