Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » Berlin’in ‘Emek’i geleceğe ümitle bakıyor

Berlin’in ‘Emek’i geleceğe ümitle bakıyor

Berlin’in ‘Emek’i geleceğe ümitle bakıyor02 Mart 2013 - 11:03
Nil Kural, Berlin'in "Emek Sineması" Delphi Filmpalast'ın yöneticisi Jan Rost ile görüştü: "Multiplesk salonların, Delphi gibi tarihi salonların sunduğu atmosfer ve ruhu vermesi söz konusu bile olamaz"NİL KURAL

3 yıl önce kapanan, binlerce insanın itirazlarına rağmen yerine alışveriş merkezi yapılmaya çalışılan Emek Sineması, mali sorunlar nedeniyle kapısına kilit vuran Alkazar Sineması ve her an finansal nedenlerle kapanma tehlikesi yaşayan Beyoğlu Sineması derken, İstanbul sinema salonlarını birer birer kaybediyor.

Almanya’daki sinema salonlarının durumunu yaklaşık 800 kişilik salonu, 100 yıllık tarihi ve kamu malı olması nedenleriyle Emek Sineması’na benzeyen Delphi Filmpalast’ta 30 yıldır görev yapan ve son 10 yıldır sinemanın yöneticiliğini üstlenen Jan Rost’la konuştuk.

Delphi’nin tarihi

Batı Berlin’de Charlottenburg’da bulunan Delphi Sineması, 1925’de büyük bir dans salonu olarak inşa edildi. İkinci Dünya Savaşı’na kadar Berlin'deki pek çok dans salonundan biri olarak hizmet verdi. 1947- 1949 arasında tadilata girip 1060 kişilik bir sinema salonu olarak açıldı. O günden beri de Berlin'in en ünlü sinemalarından biri. Eski koltukların yerine daha geniş koltuklar yerleştirildiği için şu anki koltuk sayısı 784.

1949’da ilk açıldığında Berlin’deki en büyük sinema salonu olan Delphi, şu anda da Berlin’deki en büyük salon. Rost’un aktardığına göre herkesin içine sinen bir proje ile yenilenen diğer ünlü bir salon olan Zoo Palast, bu yıl içerisinde tadilattan çıkıp yeniden açılana kadar Delphi en büyük salon olmayı sürdürecek...

Jan Rost, Delphi'nin ve yine arthouse filmler gösteren küçük sinemaların, finansal sorunlar yaşadıklarında devlet desteği ile ayakta kaldığını belirtiyor.


Delphi nasıl ayakta kalıyor?

Delphi, Emek Sineması gibi kamuya ait bir bina. Diğer bir deyişle işletme, kirasını devlete ödüyor. Rost, “Devletten yardım almıyoruz ama bina devlete ait. Bu da işleri ödeme açısından daha kolay bir hale getiriyor. Çok rahatlıkla ödenebilir bir kira veriyoruz. Sinema salonu ve binanın içindeki caz kulübü kültür köşesi olarak kabul görüyor” diyor ve Emek Sineması'yla ilgili yaşananlar hakkında şunları söylüyor: “Emek Sineması’nın başına gelenler çok şaşırtıcı. Delphi'yi alışveriş merkezi yapmak kimsenin aklına gelmedi açıkçası! Zaten kültür varlığı olduğu için kapatılıp yerine alışveriş merkezi veya başka bir şey yapılması mümkün değil. Devlete ait olması bize büyük bir güvence sağlıyor.”

Programları nasıl?

Delphi, Berlinale döneminde festivalin saygın yan bölümü Forum’un gösterimlerine ev sahipliği yapıyor. Şık fuayesi ve büyüleyici salonuyla festivalin önemli etkinliklerinin de uğrak noktalarından biri. Mesela bu yıl Berlin Film Festivali kapsamında Isabella Rossellini'ye Delphi'de Onur Ödülü sunuldu. Rost, yılın geri kalan zamanlarında ise ticari olarak gösterime giren ama sanat sinemasına yakın duran filmleri gösterdiklerini anlatıyor: “Salon çok büyük olduğu için ticari gösterim yapmak zorundayız. Ama vizyondaki filmleri gösteriyoruz denince, ‘Zor Ölüm 25’ gibi filmler akla gelmesin. Daha çok sanat sinemasına yakın duran Woody Allen filmleri gibi yapımlar gösteriyoruz. Son dönem salonu dolduran filmlerden örnek vermek gerekirse aklıma ilk anda Oscar ödüllü ‘Artist / The Artist’, Fransız filmi 'Can Dostum / Intouchables" ve Quentin Tarantino imzalı 'Soysuzlar Çetesi /Inglourious Basterds' geliyor. Bu bölgede oturan izleyiciler bu tarz sanat filmlerini tercih ediyor. 'Kola - patlamış mısır' filmlerini göstermiyoruz.”
Rost, beğenilen filmlerde özellikle akşam seanslarında hiç boş yer kalmadığını, yaklaşık 1000 kişi ağırladıklarını belirtiyor: “Yazın mesela Dünya Kupası gibi bir olay varsa etkileniyoruz, 20 kişinin geldiği de oluyor. Eylül-Mayıs sezonunda daha kalabalık oluyor, yaz sezonunda ise düşen izleyici sayısıyla da idare ediyoruz” diyor.

Sinemanın yöneticisi Jan Rost.
Delphi’nin yaşadığı en büyük tehlike

1980 sonlarında 20’li yaşlarında Delphi’de çalışmaya başlayan ve "ben bu salonda büyüdüm" diyen Rost’a Delphi'de şahit olduğu en büyük krizi soruyoruz: “Delphi’nin ben çalıştığım süre içinde geçirdiği en büyük kriz 1990’larda multipleksler açıldığında yaşanandı. Herkes başta multiplekslere koştu. Tabii çok büyük sorun yaşadık da diyemem. 2-3 kez multiplekslere gidenler hemen bize geri döndüler. Çünkü multiplesk salonların, Delphi gibi tarihi salonların sunduğu atmosfer ve ruhu vermesi söz konusu bile olamaz. Multiplekslerde, 5 litrelik kola makinelerinin arasında hiçbir cazibe kırıntısı yok.”

Küçük salonlara devlet yardımı

Berlin'de Delphi'ye benzeyen çok sayıda salon bulunduğunu ve şehirdeki 130 sinema salonundan yarısının bağımsız olduğunu belirten Rost, “Özellikle Doğu Berlin’de çok fazla küçük salon var. 20-30 kişilik salonlar bol; istedikleri filmi gösteriyorlar. Ne tür film istiyorsanız akşam bakıp bir yerde bulmanız mümkün” diye anlatıyor. Bu kadar küçük salonun nasıl ayakta kaldığını sorduğumuzda, Rost'un yanıtı "devlet yardımı" oluyor. Delphi’nin devlet yardımı almak için çok büyük bir sinema olduğunu belirten Rost, “Ama küçük salonlar devlet desteği tabii ki alıyor. Eğer bir bağımsız salon olarak yılda 200 bin eurodan az kazanıyorsa, devlet yardımı devreye giriyor” diyor.

Teknik imkanlar nasıl?

Dünyanın dört bir yanında sinema salonlarının yaşadığı en büyük zorluklardan biri dijital projeksiyona geçilme süreci. Bu pahalı süreç Almanya’da sinema sektöründeki bir anlaşmayla işliyor. Rost, “Delphi'de dijitale geçmeye mecburduk. Ama 70 mm’lik ve iki tane de 35 mm'lik projeksiyonumuz da var, bunları da duruma göre kullanıyoruz. Mesela Berlinale’de 35 mm'lik filmler de gösteriyoruz. Özellikle prömiyerlerde dijital makine bozulursa diye 35 mm’yi de hazırlıyoruz” diyor ve dijitale geçerken üçüncü bir kuruluştan yardım aldıklarını, film dağıtımcılarının dijitalin parasını yavaş yavaş üçüncü kuruluşa ödediğini söylüyor: “100 bin euroluk dijitale geçme masrafını böyle karşılayabildik. Almanya'daki sinemaların dijitale geçiş süreci herkes için benzer şekilde işledi."

Delphi’nin geleceği

Delphi gibi bağımsız, eski ve tarihi salonlar Berlin’de geleceğe kalacak mı diye sorduğumuz Rost, soruyu şöyle yanıtlıyor: “Delphi de diğer salonlar da geleceğe ümitle bakıyor. Delphi'nin kapanma, ayakta duramama ihtimali yok. Hep söylediğim gibi multipleksler, çok gürültülü, özelliksiz ve ruhsuz yerler. Delphi gibi salonlarla asla karşılaştırılamazlar.”

Emek Sineması, alışveriş merkezi ve multipleks inşaatı amacıyla 2010 yılında kapatıldı.


Emek Sineması'nın tarihi

Emek Sineması'nın bulunduğu bina 1884'te ünlü mimar Alexandre Vallaury tarafından inşa edildi. Kulüp, jimnasikhane, eğlence merkezi ve tiyatro olarak hizmet veren bina, 1929'da sinema salonu olarak açıldı. Yeşilçam Sokak'ta bulunan 875 kişilik salona sahip sinemanın o zamanki adı Melek Sineması'ydı. Adını perdenin iki tarafındaki art nouveau tarzındaki iki melek tablosundan alıyordu.

Melek Sineması, 1958 yılında Emekli Sandığı’na geçince adı Emek Sineması oldu. Sinema, alışveriş merkezi ve multipleks yapılmak amacıyla kapatıldığı 2010 yılına kadar İstanbul Film Festivali'nin 'festival sarayı' olarak sayısız filmi, izleyiciyi ve sinemacıyı ağırladı.