Geleneksel olarak ekim ayında gerçekleştirilen ancak 1 Kasım’daki seçimler ve G20 Liderler Zirvesi gerekçesiyle 29 Kasım-6 Aralık tarihlerine ertelenen Antalya Film Festivali, yarışma yönetmeliğini açıkladı. Yeni yönetmeliğe göre ulusal belgesel film yarışması kaldırıldı. Belgesel türündeki filmler ulusal yarışmaya başvurabilecek. Ayrıca ulusal kısa film yarışması da kaldırılarak yerine para ödülü bulunmayan bir kısa film seçkisi konuldu. Ulusal yarışmanın para ödülü de düşürüld;, En İyi Film’e geçen yıl verilen 350 bin TL’lik para ödülü, bu yıl 100 bin TL olarak açıklandı. Festivalde oyunculuk, yönetmen, senaryo, müzik ve ilk film gibi dallardaki para ödülleri de kaldırıldı, sadece En İyi Film dalında para ödülü verilecek. 

 

 

Geçen yıl ilk kez Elif Dağdeviren direktörlüğünde gerçekleştirilen Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek' adlı Gezi Olayları'nı konu alan belgesel, Cumhurbaşkanı'na hakaret içerdiği iddiasıyla festival komitesi tarafından yarışma dışı bırakılmıştı. Sansür tartışmalarının ardından yarışmadaki sinemacıların çekilmesi sonucu Ulusal Belgesel Film Yarışması iptal edilmişti. 

 

 

 

 

İsminden Altın Portakal ibaresini de kaldırıp yoluna Antalya Film Festivali olarak devam eden etkinliğin yeni yönetmeliğine Belgesel Sinemacılar Birliği’nden itiraz geldi. Metinde "Antalya Altın Portakal Film Festivali, eksikleriyle fazlalarıyla, doğrusuyla yanlışıyla Türkiye Sinemasına mal olmuş bir etkinliktir. ‘Türkiye sineması’ kurmaca, belgesel, kısa film, canlandırma büyün dallarıyla bir bütünü ifade eder. Antalya (Altın Portakal) Sinema şenliğini üstlenen Antalya Belediyesi onun mülkiyetine değil sorumluluğuna sahiptir. Türkiye’deki sinemacılar ve sinemaseverlerce verilmiş olan bu sorumluluk Festival’in küçültülmesi değil büyümesi, daha kapsamlı, daha özgür, daha güçlü ve destekleyici, kurumsal bir sinema olayına dönüşmesini gerektirir” denildi. Bu kararın gerekçesini soran sinemacılar, “Hiç düşünmek istemediğimiz o gerekçe, geçtiğimiz yıl gerçekleşen ve ciddi sıkıntıları beraberinde getiren sansür olayının, yine, yeni siyasi kaygılar ya da korkularla kökten bir karartmaya dönüşmüş olmasıdır,” dedi. Belgeselciler sektörü bu yanlışlığı düzeltmek için destek vermeğe çağırdı.