Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » “Wenders ne istediği çok belli bir yönetmen”

“Wenders ne istediği çok belli bir yönetmen”

“Wenders ne istediği çok belli bir yönetmen”23 Eylül 2015 - 10:09 | James Franco, 'Every Thing Will Be Fine'da Charlotte Gainsbourg ile rol alıyor.
ABDli aktör, akademisyen, yazar, yönetmen ve daha birçok ünvanın sahibi James Franco, Wim Wenders'ın 'Every Thing Will Be Fine'ında rol alıyor. Franco ile Berlin Film Festivali'nde filmi ve kariyerini konuştuk
NİL KURAL
 
Şu anda Başka Sinema kapsamında gösterimde olan Wim Wenders imzalı ‘Her Şey Güzel Olacak / Every Thing Will Be Fine’da başrolde yeni projeleriyle gündemden hiç düşmeyen James Franco yer alıyor. Tomas adlı bir yazarı canlandıran Franco ile filmin dünya prömiyerinin yapıldığı bu yılki Berlin Film Festivali’nde bir araya geldik ve filmini konuştuk. 
 
Wim Wenders sette sürekli okuduğunuzu söylemişti. Zamanınızı boşa harcamayı mı sevmiyorsunuz yoksa çok projeniz mi var?
 
İkisi de. Sahne aralarında okumak uzun süredir devam eden bir alışkanlığım. Seth Rogen ve ‘Freaks and Geeks’deki ekibin benle dalga geçtiğini hatırlıyorum; bu kitapları okuyor musun, zeki görünmeye mi çalışıyorsun diye. Bir yandan da bu film çekiliyorken sözlü sınavlarıma hazırlanıyorum ve 150 kitaptan sorumluydum.
 
3D ile çekmek zor muydu? Wim Wenders oyuncularına sürekli ‘daha az’ oynamaları gerektiğini anlattığını söyledi.
 
Kısıtlanmış, minimalist rol yapma tarzının Wim Wenders’in tarzı olduğunu düşündüm, bunun nedeni 3D çekmesi miydi bilmiyorum. Daha önce de 3D filmler çektim. Aktörlerin çok uyum sağlaması gerekmiyor, daha çok yönetmenler ve görüntü ekibi farklı çalışıyor. 3D çekiliyor şunu yapmayayım diye bir düşüncem olmadı.
 
Wim Wenders tarzı oyuncu yönetmenliğinden bahsettiniz. Wim Wenders tarzı yönetmenlik nedir? Aynı zamanda nesildaşı diğer büyük Alman yönetmen Werner Herzog’la da çalıştınız. İkisini nasıl kıyaslarsınız?
 
Wim Wenders ne istediği çok belli bir yönetmen. Bir sahneyi nasıl çekeceği aklında çok belirgin. Çekimlerdeyken kurgunun nasıl olacağını da planlamış olduğunu tahmin ediyorum. Tabii değişir ama planlamıştır. Aynı zamanda da nezaketi elden bırakmıyor, “Şuraya gidip şöyle yapsan nasıl olur?” gibi cümleler kuruyor. Bu tür diyaloglarla oyuncularla işbirliğine gidiyor. Hazırlık ve belirginlik dışında işbirliğinde zorlama yapmıyor ve açık. Herzog’un ünü ise daha zor olan Alman yönetmen şeklinde. Benimle çalıştığı dönemde değişmişti ve herkes eşinin bu değişimi sağladığını söylüyor. Ben çalıştığımda tatlı bir adamdı. Klaketi bile kendi kullanıyor ki bu ikinci kamera asistanının işidir. Dolayısıyla her yerde ve her işin içinde olmayı seviyor. Hatırladığım “Sessizlik, setimde sessizlik” demesiydi sürekli. Herzog, film çekmeyi fiziksel bir efora çeviriyor.
 
Filmdeki karakteriniz Tomas bir yandan suçluluk duygusuyla baş ederken bir yandan da bu hisleri nedeniyle daha iyi bir yazar oluyor.
 
Çok karmaşık bir karakter ve her zaman beğendiğim şeyler yapmıyor. Bu da sorun değil çünkü o bir kahraman değil, bir insan. Bazen suçluluğuyla garip şekillerde baş ediyor. Ama filmin ana teması da bir insanın iyileşmesi dolayısıyla bunlar anlaşılabilir.
 
Werner Herzog’la ilgili belgeseller çekildi. Bir gün biri de bir James Franco belgeseli çekecek mi sizce?
 
Zaten çekiyorlar. Herkes benin fikrim diye düşünüyor, ama benim fikrim değildi. Eski bir öğrencim UCLA’den, bana sordu sizinle ilgili bir belgesel çekebilir miyim diye... Genç bir sinemacı olmanın herkesten sürekli “Hayır” yanıtı almanın ne demek olduğunu bildiğim için reddetmek istedim. Sürekli benimle dolaşıyor ve bu sinir bozucu, bazen keşke evet demeseydim diye düşünüyorum. Ama belki beni yakalamayı başarmıştır.