Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » 'Sinema dini çıkarı için kullananlara acımasızdı'

'Sinema dini çıkarı için kullananlara acımasızdı'

'Sinema dini çıkarı için kullananlara acımasızdı'04 Eylül 2015 - 09:09
Diyanet dergisinin 'Muhsin Ertuğrul dindarları sinemadan soğuttu' iddiasına sinemacılardan tepki geldi. Sinema yazarı Burçak Evren Türk sinemasının dini ele alışı için, "Dini çıkarları için kullanan bütün kişilere karşı acımasızdır" yorumunu yaptı
DERYA ÜLKAR
 
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın aylık dergisi Diyanet'in eylül sayısında 'Sinema ve din' başlığıyla bir makale yayımlandı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Bilal Yorulmaz'ın kaleme aldığı yazıda, modern Türk tiyatrosu ve sinemasının kurucusu Muhsin Ertuğrul ile ilgili olarak, "Muhsin Ertuğrul dindarları sinemadan soğuttu" ifadesi kullanıldı. Konuyla ilgili sinema eleştirmelerinden ve Türk sineması tarihçilerinden görüş aldık.
 
 
"Anlamsız ve saçma sözler..."
 
Atillâ Dorsay
 
Üzerinde durulmayacak kadar anlamsız ve saçma sözler. Din düşmanı olduğuna dair hiçbir kayıt da yok. Ama dergideki yazar, zaten sinemayı genel anlamda ele alıyor. Eğer, Yeşilçam'da dindarları rencide edecek bir film aranırsa, bu bence Lütfi Akad'ın 'Vurun Kahpeye' filmidir. Oradaki hoca karakteri, gerçekten de son derece kötü bir hocadır. Ne İslam'ı iyi bilir, ne dini iyi anlamıştır, ne vatan sevgisine sahiptir, ne kadına karşı saygısı vardır... O da Halide Edip Adıvar'ın romanından geliyor. Belki Lütfi Akad da onu biraz abartmış olabilir. İlla ki bir şeyler aranırsa o filmden belki söz edilebilirdi. Ama insanları dinden soğutmak anlamında değil, rencide etmek anlamında. Hiçbir sanat dalı insanı dinden ya da imandan soğutmaz. 
 
 
"Türk sineması tarihinde önemli bir isim"
 
Agâh Özgüç
 
Böyle bir şeyin belgesi lazım, belge olmadan nasıl böyle ifadeler kullanılabilir? Bu makaleyi yazan arkadaşa sorulması gereken şu: Muhsin Ertuğrul filmlerini seyretti mi acaba? Herkes filmleri seyretmeden ezbere konuşuyor. Böyle bir şeyin yazılması için bütün filmlerin ve karakterlerin incelenmesi gerekir. Muhsin Ertuğrul’un yaptığı filmlerle, o dönemin eleştirilerinde hiçbir zaman böyle bir şey hatırlayamıyorum. Muhsin Ertuğrul gibi bir adam Türk sineması tarihinde önemli bir isim, ama hep ona yükleniyorlar.
 
 
"Halka dini sevdirmiştir"
 
Burçak Evren
 
Muhsin Ertuğrul değil de Lütfi Akad'ın bazı filmlerinde, mesela ‘Vurun Kahpeye’deki hoca yobaz ve düşmanla işbirliği yapan bir karakter olarak anlatılır. Fakat bunun karşılığında gerçek din adamlarıyla sahte din adamları ayrımı yapılmıştır. Dini yozlaştıran herkes Türk sinemasında kötü gösterilmiştir. Sansür de buna her dönemde göz yummuştur çünkü bu düşünce gerçektir. Türk sineması dine karşı değil, dini çıkarları için kullanan bütün kişilere karşı gerçekten acımasız davranmıştır. Bu da sinemanın gerçek gücünü ortaya koymuştur. Ama Ertuğrul, gerçek din adamlarını toplumun hassasiyetine ve duyarlılığına güvenerek düz bir şekilde kullanmıştır diyebiliriz. Dindar halkı sinemadan soğutmamış, aksine dini sevdirmiştir. 
 
 
"Muhtemelen o fikirler Batı'dan alınmış "
 
Cüneyt Cebenoyan
 
Bu konuyu bu zamanda gündeme getirmeyi hiç anlamlı bulmuyorum. 1950’lerde kimsenin hatırlamadığı filmlerden yola çıkarak bugün bir şeyler söylemenin ne anlamı var? Onlar o dönemde yapılmış, o dönemin koşullarında başka da alternatifi olamayan filmlerdi. Her zaman, her yerde yeni bir sanat dalı öncelikle başka ülkelerden gelen şeyleri taklit etmekle başlar. Sinemanın Türkiye’de kendiliğinden organik gelişme şansı yoktu ki. Muhtemelen o fikirler Batı'dan alınmış ve yine muhtemelen aydınlanmacı fikirler içeren fimlerdi. Dolayısıyla da yine belki dine çok sıcak bakmayan filmler olabilir.