Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » “Lars, porno çekiyorum, başroldesin diye aradı”

“Lars, porno çekiyorum, başroldesin diye aradı”

“Lars, porno çekiyorum, başroldesin diye aradı”14 Şubat 2014 - 10:02 | Fotoğraf: Thomas Peter (Reuters)
Berlin Film Festivali'nde Lars von Trier'ın "Nymphomaniac" ve Hans Petter Moland'ın "In Order of Disappearance" filmlerindeki başrolleriyle boy gösteren ünlü İsveçli aktör Stellan Skarsgard ile konuştuk
NİL KURAL / BERLİN
 
Kuzey Avrupa sinemasının dünyanın dört bir yanından yönetmenlerle çalışan ünlü aktörü Stellan Skarsgard, bu yıl Berlinale’de iki filmle yer alıyor. Lars von Trier’in ‘Nymphomaniac’ adlı filminde başrolde. Ancak von Trier’in sessizlik yemini olduğu için filmin basın toplantısında hemen hemen bütün filmlerinde rol aldığı yönetmenin temsilciliğini üstlendi. Yarışmada yer alan kişisel intikam hikayesi ‘In Order of Disappearance’da ise oğlu öldürüldükten sonra seri cinayetler işlemeye başlayan bir baba rolünde. Bugüne kadar ‘Karayip Korsanları’ serisinden ‘Insomnia’ya ve ‘Good Will Hunting’e pek çok önemli filmde rol alan Skarsgard’la Berlinale’de konuştuk. 
 
‘In Order of Disappearance’da dördüncü kez yönetmen Hans Petter Moland’la birlikte çalışıyorsunuz. Nasıl bir ortaklığınız var?
 
Arkadaşız. Ne düşündüğünü söylemeden anlarım. Bu da iyi bir şey çünkü ne kadar ağır konuştuğunu biliyorsunuz, konuşmaması daha iyi. Bu sektörde birlikte geliştik, ben aktör, o ise yönetmen olarak. Bu film stil olarak oldukça cesur, tür sinemasının kurallarını yıkıyor. Moland, erkeklerin dünyasına ait bir yönetmen. Herhalde boş vakitlerinde dağlarda iki gün kayak yapıp, geyik avlayıp çiğ yiyordur, gerçek erkekler ne yapıyor bilmem ama. Clint Eastwood’a benziyor zaten. Filmlerinin erkeksi yönleri var malum.
 
Skarsgard, "In Order of Disappearance" filminin yönetmeni Hans Petter Moland ve rol arkadaşı Bruno Ganz ile festivaldeydi. Fotoğraf: Markus Schreiber (AP)
 
‘In Order of Disappearance’da çok abartısız bir oyunculuğunuz var.
 
Evet, karakter sürekli baskı altında ve patlamaları içine atıyor. ‘Insomnia’daki de böyleydi. Ama sinema görsel bir sanat. Karakterin ne kadar az diyalogu varsa benim için daha iyi. Satır aralarını oynamayı tercih ederim. 
 
Kuzey Avrupa sinemasının yıldızlaşan ismisiniz. Kendinizi o coğrafyanın temsilcisi gibi hissediyor musunuz?
 
Sadece aktör gibi hissediyorum. Değişik insanlarla çalışıp iyi zaman geçiriyorum ve hala film çekerken eğleniyorum. Gerçekten bu meslekte sevdiğim kameranın önünde iyi aktörler ve iyi yönetmenlerle geçebilmek... Filmin tamamlanıp tamamlanmamasıyla bile ilgilenmem. Kameranın önünde bir şeyler yaratma süreci filmin son halinden çok daha önemli. 
 
Projeleri ekibine göre mi seçiyorsunuz?
 
Çok değişiyor. Mesela ‘Nymphomaniac’ta ortada bir senaryo yoktu. Lars von Trier, aradı, “Bir porno çekiyorum, başrolü sen oynar mısın?” diye sordu. "Ama senin seks sahnen yok," diye de ekledi. “Tamam neyse ne, çekeriz” dedim. ‘In Order of Disappearance’da ise senaryo iyi değildi, çok dağınıktı ama yönetmene güvendiğim için kabul ettim. Bazen muhteşem bir senaryo gelir, kimse bunu mahvedemez diye der kabul edersin ve elbette mahvederler. Bazen diğer oyuncular, bazen yüklü bir çektir neden.
 
Charlotte Gainsbourg ve Skarsgard, Lars von Trier'ın merakla beklenen filmi "Nymphomaniac"ta.
 
‘In Order of Disappearance’daki kişisel intikam teması hakkında ne düşünüyorsunuz?
 
İdam cezasına karşıyım. Öldürme isteğini anlıyorum, biri benim çocuklarıma zarar verse o insana zarar vermek isterim. Ama uygarlık demek, bunları kontrol eden kurumlar ve sistem demek. Buradaki karakterim, içindeki mağara adamına yeniliyor sonunda. 
 
Dünya sinemasında çalışmak istediğiniz yönetmenler var mı?
 
O kadar çok ki ve birçoğu da daha ilk filmlerini çekmedi. İlk filmini çeken yönetmenlerle çalışmayı çok severim. Film çekme tekniğinde bir şey yok, kendilerini filmle ifade edebilecek birini bulmak mesele. Hikayesini ne kadar tutkuyla anlatmak istiyor buna bakarım, anlatacak hikayesi olup olmadığına. Sinema okulundan dün mezun olmuşsa da fark etmez. 
 
Yönetmen olmayı düşünüyor musunuz?
 
Biraz zor gözüküyor, çok çabuk sıkılıyorum, sabrım yok. Bir yönetmen beş yılda bir film çekiyor, ben yılda beş film.