‘Larrain herkesi dinlemeye hazır bir yönetmen’
13 Mart 2017 - 10:03 | Fotoğraflar: Hüseyin ÖzdemirPablo Narrain'in şair Pablo Neruda'yı konu alan filmi 'Neruda'nın yapımcısı, Funny Balloons'un ortağı Renan Artukmaç'la kariyerini ve 'Neruda'yı konuştuk
NİL KURAL
Şili sinemasının yıldız yönetmeni Pablo Larrain’in yeni filmi ‘Neruda’, dün Türkiye’de gösterime girdi. Pablo Neruda’nın 1940’lı yıllardaki bir dönemini onun peşindeki bir dedektif üzerinden anlatan film, Larrain’in ‘Jackie’nin ardından bu sezon gösterime giren ikinci biyografi filmi. Altın Küre adayı olan ‘Neruda’nın yapımcılarından biri de önemli Fransız şirketi Funny Balloons’ta görev alan Renan Artukmaç. Artukmaç’la Paris’te bir araya geldik ve ‘Neruda’nın yapım süreci ve kariyeri üzerine konuştuk.
Kariyeriniz nasıl başladı?
Türkiye’de doğdum büyüdüm. Fransız lisesinde okudum. Mezuniyetin ardından Fransa’ya geldim ve film yapımı üzerine eğitim gördüm. Sonra eğitim için İngiltere’ye gittim. Fransa’ya döndükten sonra Türkiye-Fransa ortak yapımlarında çalıştım. Mesela Seyfi Teoman’ın yönettiği ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’de görev aldım. Reha Erdem’in ‘Şarkı Söyleyen Kadınlar’ının Fransız ortak yapımında yer aldım. Başka Türk filmlerinde de destekte bulundum. Lyon’da da çekimleri olan ‘Gözümün Nuru’nda Fransız ortak yapımcısının bulunmasında görev aldım. Fransa’da yapım şirketi Funny Balloons’ta çalışmaya başladım. Funny Balloons’un ana işi uluslararası dağıtım. Ancak yapım bölümünü geliştirmek istiyorlardı. Nitekim bu bölümü geliştirdik. Burada çalışmaya başlayalı beş seneyi geçti. Çok film yapmıyoruz ama yapımcı olarak yer aldığımız filmlerin uluslararası dağıtımını da üstleniyoruz.
Artukmaç, Nil Kural ile.
Süreç uzun sürdü
‘Neruda’ya dahil olma ve filmin yapım sürecinden bahsedebilir misiniz?
Funny Balloons'dan Peter Danner ‘Neruda’nın yönetmeni Pablo Larrain’in bütün filmlerinin yapımcısı. Ben, şirkete girdiğimde Danner’ın ortak yapımcısı olduğu ‘No’ çekiliyordu. Şirket, Larrain’le çalışmaya devam etti. Küçük bir şirket olduğu için yeni yetenekleri keşfedip devam etme gibi bir stratejisi var. ‘Neruda’, Fransa-Şili-ABD-İspanya-Arjantin ortak yapımı. Filmin Arjantin, Şili ve Fransa’da çekimleri vardı. Fransa’da çekim yapılacağı için ortak yapımcı olma fikri ağır bastı. Bütün post prodüksiyonu da Fransa’da yaptık. Çok uzun, 9 aylık bir kurgu süreci oldu. 180 saatlik çekimimiz vardı. Sırf onları izlemek bile 2 ay aldığı için süreç çok uzun sürdü. BAFTA Ödüllü bir kurgucu Hervé Schneid’la çalıştık. Montaj esnasında film ve senaryo bir hayli değişti. Kurgu sürecinde bir ara tekrar senarist Guillermo Calderon’u Fransa’ya getirmemiz gerekti. Özellikle Gael Garcia Bernal’in oynadığı karakterin nasıl yer alacağını çözmek için… 9 ay sürmesinin nedenlerinden biri de Pablo Larrain’in 18 ayda üç film yapmasıydı: ‘El Club’, ‘Neruda’ ve ‘Jackie’. ‘Neruda’ sırasında ‘El Club’un promosyonunu yapıyordu. ‘Neruda’nın montajı sırasında ‘Jackie’nin hazırlıkları ve çekimleri yapıldı. Hâlâ ‘Neruda’nın kurgusu bitmemişti. Larrain, sürekli gidip gelmek durumunda kaldı. ‘Neruda’nın bitmiş halini Cannes’a gösteriminden dört gün önce getirebildik. ‘Jackie’ için de hemen hemen aynı şey oldu. O da Venedik’ten bir hafta önce tamamlandı.
Yapım şartlarının önemi
Larrain’le çalışmak nasıldı?
Her yönetmenin, her yeteneğin kendi çalışma şekli var. Larrain, herkesi dinlemeye hazır bir yönetmen. Çektiği filmlerin senaryoları üzerinde çok çalışıyor. Herkesi dinliyor sonra kafasında yaptığı çalışmaya göre kabul ediyor veya etmiyor. Bizim aramızda yakın bir bağ var. Danner’la uzun süredir birlikte çalıştığı ve Danner uluslararası camiada yer almasına katkıda bulunduğu için yakın bir bağımız var. Zaten o yüzden de bütün filmlerini yapıyoruz. Kendi filmlerinin yanı sıra yapımcılığını yaptığı filmleri de bize getiriyor. Üretken, farklı farklı filmler yapan, hızlı çalışabilen ve daha büyük projelerde de yer alabilen yetenekli bir yönetmen Larrain.
Larrain ‘Jackie’de de kendi imzasını atabildi. Büyük bir projede bunu yapabilmesi kolay değildi sanırım.
Evet, kolay bir şey değil. Yönetmen olarak onun da ilgisini çeken kendi bakış açısını getirebilmekti. ‘Jackie’yi kendi istediği şekilde yapabilirse filmi çekeceğini ifade ediyordu. Yapım şartları sayesinde bunu başardı.
Luis Gnecco filmde ünlü şairi canlandırıyor.
'Filmin macerası bol'
'Neruda’yı nasıl tanımlarsınız?
‘Neruda’da çalışırken klasik bir biyografi yapmaktansa, kişisel bir çalışma yapmanın daha mantıklı ve ilginç olabileceğini görmüştük. Neruda’nın doğumunu, başarıyı yakalamasını, hayatının devamını ve ölümünü çekmektense Neruda kimliğini ortaya koyan bir filme odaklandık. Dolayısıyla filmi klasik bir Neruda hayat hikayesi olarak görmemek lazım. Neruda Güney Amerika’da çok önemli bir kişilik. Hem şair hem diplomat hem kültür temsilcisi olarak birçok ülkede yaşamış biri. Fransa’da, Hindistan’da Singapur’da... Kendine has bir kişiliği var. Filmde biraz bunu göstermeye çalıştık. Film, 1947-1949 arasında kaçak durumuna düştüğü zamanda geçiyor. Bu hikayeyi arka plan olarak alıp kişiliğini ön plana çıkaran bir çalışma yaptık. İçinde yer aldığım için değil, zengin bir film olduğu için seviyorum filmi. Bir polis kaçak birini kovaladığı için kara film öğeleri içeriyor. Sonuna doğru Şili’nin güneyinden atlarla sınırı geçmeye çalıştıkları için western öğeleri de var. Macerası bol olan bir film esasında.
'Türkiye'de uluslararası dağıtımcılara ihtiyaç var'
Cannes’da neden yarışmada yer almadığı sorusu sıklıkla dile getirildi gazeteciler tarafından.
Cannes’ın ve diğer festivallerin çalışmaları kolay değil. Çok film çekiliyor ve yüzlerce, binlerce film başvuruyor. Herkes de Cannes’a gitmek istiyor. Bizim de Larrain’in geçmişinden dolayı Cannes'ın ana yarışmasına gitme isteğimiz elbette vardı. Maalesef olmadı. Biz daha önce Yönetmenlerin 15 Günü bölümünde Larrain’in ‘No’sunu göstermiştik. Bu bölümün ekibiyle çok yakın bir çalışmamız var. ‘Neruda’yı da çok destekleyeceklerini gördük ve burada yer almaya karar verdik. Biz yarışmayı elbette tercih ederdik ama Yönetmenlerin 15 Günü’nde olmaktan da çok memnunuz. Cannes’da gösterildikten sonra gazeteciler, izleyiciler beğendiler filmi, iyi eleştiriler çıktı.
Türkiye’deki film endüstrisini nasıl görüyorsunuz?
Türkiye gelişmekten olan, son senelerde yapım sayısını çok artıran bir endüstri. Filmlerin olabildiğince çok, yurtdışında da yer almasında da fayda var. Çok iyi ve yetenekli yönetmenler var bunu yapan. Zorluk şu: Yapılan filmlerin sayısı çok arttığı için festivallerde yer almak zor. Burada Türkiye yapımı filmler için de uluslararası dağıtımcının rolü çok önemli. Önemli festivallerde yer almak, lanse etmek ve tüm dünyadaki dağıtımcıları ve alıcıların filmi izlemesi için uluslararası dağıtımcılara gerek var.
Etiketler: renan artukmaç Nil Kural röportaj funny balloons Pablo Larrain neruda Gael Garcia Bernal Cannes