‘İlk filmin gölgesini görmezden gelemezsiniz’
24 Şubat 2017 - 01:02 | Ewan McGregor ve Jonny Lee Miller, 'T2 Trainspotting'de.Yarın 16. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nde gösterilecek 'Trainspotting'in devam filmi 'T2 Trainspotting'i yönetmeni Danny Boyle ile konuştuk
NİL KURAL
Türkiye’de ticari gösterime girmeyecek, sadece 16. !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nde yarın izleyiciyle buluşacak ‘T2 Trainspotting’, 1990’ların ikonik filmi ‘Trainspotting’in 21 yıl sonra gelen devam filmi.
‘Trainspotting’in karakterleri Renton (Ewan McGregor), Spud (Ewen Bremner), Begbie (Robert Carlyle) ve Sickboy’u (Jonny Lee Miller) uzun bir aradan sonra buluşturan ve zamanın geçişine odaklanan filmi de öncülü gibi Oscar ödüllü İngiliz yönetmen Danny Boyle yönetiyor. Ana oyuncu kadrosunu da eksiksiz koruyan filmi gösterildiği 67. Berlin Film Festivali’nde Danny Boyle’la konuştuk.
Danny Boyle, 'T2 Trainspotting' ile Berlin Film Festivali'ndeydi.
John Hodge’un yazdığı senaryo olmasaydı, bir devam filmi düşünür müydünüz?
Kesinlikle hayır. En azından benim çalışma şeklim böyle değil. Bence bir filmin omurgası senaryo. Omurga sağlam olduğunda onu istediğiniz gibi giydirirsiniz, istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz. 10 yıl önce devam filmi için bir senaryo vardı ama iyi değildi. Onu bir kenara attık, hiç denemedik, aktörlere yollamadık bile. O zaman anladım ki eğer devam filmi çekeceksek doğru şartlar oluştuğunda çekecektik. Sonunda 2 yıl önce iyi bir senaryomuz oldu. İlk devam filmi senaryosuna göre çok daha kişisel bir senaryoydu. Özellikle Renton’ın itirafları gibi olan kısım Hodge’un hayatından izler taşıyordu. Düşündük ki bu yeni senaryoyla büyük başarı elde etmesek bile insanları hayal kırıklığına da uğratmayacaktık. Aktörlere gönderdiğimizde hemen kabul ettiler, neyse ki.
‘Trainspotting’, 1990’ların ruhunu mükemmel yakaladığı için de ikonik. Şimdi sosyal medyanın, Brexit’in dünyasında karakterler nerede duruyor size göre?
İki ‘Trainspotting’ filmi de politik olması düşünülerek yapılmadı. Mesela, sosyal gerçeklikten güç alan, sosyal sorunları işleyen Ken Loach filmleri gibi değiller. Ama eninde sonunda ‘Trainspotting’ filmleri de politik. Renton’ın ‘hayatı seçin’ konuşmasının yenisini duyuyorsunuz ‘T2 Trainspotting’de. Bu konuşmayı bugünün dünyasına uyarlamak kolay. Nitekim Renton, Çin’de telefonlarımızı yapan ve kendilerini camdan atan kadınlardan bahsediyor. Ama konuşma ortasında bir itirafa dönüşüyor ve Renton istediğiniz kişi olamamaktan, hayal kırıklıklarından, sevdiklerinizi kaybetmekten bahsetmeye başlıyor. Sosyalden kişisele dönüyor. Politik şartlardan kopmak da mümkün değil diğer yandan. Mesela filmi çekerken Brexit yaşandı. Aynı zamanda da bizim bulunduğumuz İskoçya, 60’a 40’la Avrupa’da kalma kararı verdi. İngiltere ise bunu seçmedi. Sanırım İskoçya Britanya’dan ayrılıp Avrupa’ya katılacak. Bakalım Renton, Begbie buna tepki verecek?
Filmin müziklerinden bahsedebilir misiniz? Filmde yakın dönemin büyük kayıplarından David Bowie ve Lou Reed’i anıyorsunuz.
Ayrıca bir an için olsa da George Michael da var. O, biz filmi çektikten sonra hayatını kaybetti. Evet, yaşlandıkça bu kaçınılmaz. Kahramanlarınızı kaybedersiniz.
Ancak kaybedilenler kahramanları görmemizin yanı sıra filmde genç bir grupla çalıştınız.
Evet, Young Fathers’la. Onların arka planı ‘Trainspotting’in yazarı Irvine Welsh’in kahramanlarıyla aynı. İskoçya’nın sert bölgelerinden geliyorlar. Çok genç bir grup, ilk film çıktığında doğmamışlardı bile! Ama filmin ruhuna çok iyi uyum sağladılar, müzikleri modernleştirdiler. Bu beni rahatlattı çünkü eski müziğe ağırlık verseydik, fazla nostaljik olma riski vardı.
Fazla nostaljiden kaçınmak önemli hedeflerinizden biri miydi?
Evet, bir bakıma. Bunu, kullanmak ve farkında olmak zorundasınız çünkü geçmişin ister istemez getirdiği bir duygu nostalji. Genç kadın Renton’a “Sürekli geçmişte yaşıyorsun” diyor ki yerden göğe kadar haklı. Filmdeki karakterler öyle ama bunun fazlası gereksiz bir duygusallık getirirdi. İlk filmden görüntüleri ikinci filmde kullanmak önemliydi. Çünkü onların 21 yıl önce nasıl göründüğünü görmek, sinema açısından duygusal bir şey değil, gaddar bir şey. Çünkü Spud’ın saçını kaybettiğini, Sickboy’un ısrarla saçını boyamasındaki tuhaflığı, Begbie’nin çok farklı göründüğünü görüyorsunuz. İyi yaşlanmadıklarını fark ediyorsunuz. Bu gaddarlık, nostaljinin pembe tonlarını bıçak gibi kesiyor.
'Önce parti, sonra otopsi kaçınılmaz'
Jonny Lee Miller, basın toplantısında filmi “bir otopsi” olarak tanımladı. Bu tanım hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bayıldım! “Keşke bunu daha önce söyleseydi de bir yerde kullansaydık” diye geçirdim içimden. Çünkü ‘Trainspotting’deki hedonizm, aşırılık, delilik, seks, uyuşturucu ve rock’n’roll’dan sonra bir otopsi olması gerekirdi, değil mi? 20 yıl boyunca karakterler birbirleriyle konuşmuyor, Renton zaten başka bir yerde, Begbie hapiste. Bir araya geldiklerinde bir parti ve bunu takiben bir otopsi olması kaçınılmaz.
'İki film, birbiriyle konuşuyor'
Filmde bir karakter diğerine “Gençliğinde bir turist gibi geziyorsun” diyor. Siz de ‘Trainspotting’ dünyasında bir turist gibi hissettiniz mi?
Bir noktaya kadar evet hissettim. ‘T2 Trainspotting’i planlarken bir yol, bir devam filmi çekip ilk film yokmuş gibi hareket etmekti. Biz bunu yapmak istemedik ve karakterler sanki ilk filmi biliyormuş gibi hareket ettiler. Böylece bir döngü başladı ve ‘T2 Trainspotting’te Spud ilk filmi oluşturacak yazıları yazmaya başladı. Bu da sağlıklı. Çünkü bu karar, bizi aşırıya kaçabileceğimiz bir nostaljiden kurtardı; tarih kendini tekrarlar, insanlar zaman geçse de benzer davranışlar sergiler fikri filmde öne çıktı. Bu da, zamanın düz bir çizgide değil, döngüler halinde olduğuna işaret ediyor ki, bu yaşlandıkça fark ettiğiniz bir şeydir. İki filmin birbirleriyle konuşması ilginç bir dinamikti. İnsanlar sanırım bunu sevdi. İlk filmin öyle bir gölgesi var ki onu görmezden gelemezsiniz, yokmuş gibi davranamazsınız. Müzikten de yararlandık. İlk filmden müzikler kullandık. Evet, yeniden düşünülmüş, mikslenmiş olarak belki ama kullandık. Tanıdık akortlar duyabilirsiniz, bunlar da anıları tetikliyor.
Etiketler: Danny Boyle Nil Kural t2 Trainspotting Ewan McGregor ewen bremner Robert Carlyle Jonny Lee Miller