"'Chronic'in yüzde 50'si Tim Roth'undur"
31 Mayıs 2016 - 10:05 | Tim Roth ve Michel Franco, 68. Cannes Film Festivali'nde.Yönetmen Franco’nun geçen yıl Cannes’dan ödülle dönen ‘Kronik’ filmi Türkiye’de gösterime girdi. Yönetmen, ‘Hep hastanın bakış açısını gösteren filmler izledik. Bu film hasta bakıcılara bir saygı duruşu’ diyor
NİL KURAL
Geçen yılki Cannes Film Festivali’nden En İyi Senaryo Ödülü alan ‘Kronik’ (Chronic), Meksikalı yönetmen Michel Franco’nun ünlü aktör Tim Roth’a başrolü verdiği bir dram. Bir hasta bakıcıya odaklanan film, 27 Mayıs’ta Türkiye’de gösterime girdi. Franco ile jüri üyeliği yaptığı Berlin Film Festivali’nde bir araya geldik ve film ile Tim Roth’la ortaklığını konuştuk.
Filmin merkezinde bir hastabakıcı var. Bu meslekten birini odağa alma fikri nasıl aklınıza geldi?
2010’da anneannem bir beyin kanaması geçirdi ve bir hasta bakıcıya ihtiyaç duymaya başladı. Anneannem hiç iyiye gitmedi. Hastabakıcı çalışmaya başladıktan altı ay sonra anneannemi kaybettik. Bu altı ay boyunca hastabakıcıyla konuştum, onu izledim ve anneannemle kurduğu ilişkiyi gözlemledim. Bir hastabakıcının hayatının ne kadar ilginç olduğunu düşündüm ve neden bir insan bu işi seçer, bir hastadan diğerine geçmek nasıl bir his diye merak ettim. Sinemada nedense hasta bakıcının bakış açısını hiç görmediğimizi fark ettim. Hep hastanın bakış açısını gösteren filmler izledik. Hasta bakıcıyı önemseyen bir film aklıma gelmedi.
Film, hasta bakıcının üzerindeki ağır yükü gösterirken mesafeli bir sinema diliyle izleyiciye alan da açıyor.
Evet, izleyiciye alan açmak her zaman yapmaya özen gösterdiğim bir seçim. İzleyicinin kendi sonuçlarına varması, kendi fikirlerini edinebilmesi benim için önemli. Bir sahnenin anlamını açıklamayı veya şöyle diyeyim bir sahnenin tek bir anlamı olmasını hiç tercih etmiyorum. Fikirleri organize ederken, gri bir alan bırakmaya hep özen gösteriyorum. Aynı zamanda filmimin duygusal olmasını ama bunu müzikle veya yakın planlarla sağlamamaya çalışıyorum. Doğal bir şekilde duygu uyandırabilmesine dikkat ediyorum.
Tim Roth, 'Chronic'te hastabakıcı rolünde.
Başrolde hastabakıcıyı canlandıran Tim Roth’la işbirliğinizden bahsedebilir misiniz?
Yönettiği ‘The War Zone’ adlı filmi izlerseniz, önem verdiğimiz şeylerin birbirine çok yakın olduğunu fark edebilirsiniz. Tim, 2012’de Cannes’da jüri üyeliği yaptığında benim filmim ‘After Lucia’ya ödül vermişti. Filmden çok etkilenmişti. Sonra hayat ve sinema üzerine konuşmaya başladık ve hemen arkadaş olduk. Tim, birlikte çalışmamızı önerdi. Bu bana büyük bir iltifattı. Hemen kabul ettim. Filmle ilgili sohbet etmeye başladık ve her buluştuğumuzda saatlerce ‘Chronic’ olacak filmi konuştuk. Hep söylüyorum, ‘Chronic’in yüzde ellisi bana aitse, yüzde ellisi de Tim Roth’undur. Başka bir oyuncuyla çekilmesi mümkün değildi. Karakteri taşıyışı ve kattıkları filmi çok değiştirdi. Birlikte çalışmayı sürdüreceğiz. Yönetmeye devam etmesini istiyorum, belki onun çekeceği bir filmin yapımcılığını üstlenirim. Sürekli iletişim halindeyiz, üç-dört günde bir konuşuruz.
‘Chronic’in ne kadarı Tim Roth dahil olmadan önce hazırdı? Roth dahil olunca neler değişti?
Öncelikle filmi Meksika’da çekmeyi düşünüyordum. Hasta bakıcı da kadındı. Birlikte çalışmaya karar verdiğimizde Tim Meksika’da çekmeye razıydı. Ama Tim Roth’un Meksika’da bir hasta bakıcıyı canlandırması fikri pek parlak gelmedi. Onunla çalışmak için filmi ABD’de çektim. ABD’ye uyarladım.
“Yapımcı olarak gururlanmak daha kolay”
Yapımcılığını yaptığınız ‘Desde allá’, geçen yılki Venedik’in büyük ödülü Altın Aslan’ı kazandı. Yapımcılık ve yönetmenlik rolleri sizin için nasıl farklı?
Yapımcıysam, “Harika bir film, büyük ödüller alacak,” demek çok daha kolay. Yönetmensem filme daha eleştirel yaklaşıyorum, sürekli şüpheler yaşıyorum ve kendime kızıyorum. Duygusal ilişkim çetrefilli, yönettiğim filmlerle. Ama ödül aldığında veya iyi karşılandığında memnuniyeti daha fazla oluyor. Yapımcı olarak gururlanmak da sevinmek de daha kolay.
"Film, hasta bakıcılara saygı duruşu"
Filmde öne çıkan meselelerden biri de hasta bakıcının hastayla yakınlığının ailede yarattığı etki. Çoğu aile bir yabancının hastaya kendilerinden daha yakın olmasıyla baş edemiyor gibi.
Evet, bunu hem anneannemin hasta bakıcısıyla hem de başka hasta bakıcılarla konuşurken keşfettim. Hasta bakıcı başta bir yabancı. Ama bir iki hafta sonra ailenin mahremine giren bir kişiye dönüşüyor. Bazı hastalar filmdeki gibi konuşamıyor ve kendilerini en yakın hissettikleri kişi hasta bakıcı oluyor. Onunla daha rahat ediyorlar. Şu da var: Eskiden insanlar kendi hastalarına kendileri bakmak durumundaydı. Ama artık Batılı ülkelerde özellikle hasta bakıcılar bu işi yapıyor. Film, aynı zamanda hasta bakıcılara bir saygı duruşu. Yaptıkları işle insanları son zamanlarında rahatlatıyor, acılarını hafifletiyorlar.