Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » "Aşk" sadece 3 salonda

"Aşk" sadece 3 salonda

"Aşk" sadece 3 salonda15 Ocak 2013 - 07:01 | Emmanuelle Riva'nın da aday olduğu Altın Küre ödüllerinde, "Aşk" En İyi Yabancı Film ödülü aldı.
En son Altın Küreler'de En İyi Yabancı Film ödülü kazanan, Oscar'a 5 önemli dalda aday olan, yılın ödül şampiyonu Haneke filmi, Türkiye'de sadece 3 salonda gösterime girdi. Dağıtımcıya göre sebep ticaretin sanatı yenmesi
Michael Haneke'nin yazıp yönettiği ve Altın Palmiye, Altın Küre'nin de aralarında bulunduğu pek çok ödül kazanan ve 5 dalda da Oscar adayı olan "Aşk", Türkiye'de sadece 3 sinema salonunda vizyona girebildi. Seksenli yaşlarını süren ve birbirine çok bağlı bir çift olan Georges ile Anne'ın hikayesini anlatan film, İstanbul'da Altunizade ve Beyoğlu'nda ve Ankara'da izlenebiliyor.

Filmin Türkiye distribütörü olan Bir Film'in Yöneticisi Ersan Congar, "Aşk"ın bu kadar çok ödül kazanmış olmasına rağmen kısıtlı sayıda sinema salonunda gösterilmesiyle ilgili olarak şunları söylüyor: "Sinemalarda film dağıtımında işleyiş gereği her film dağıtımcısı tarafından vizyonundan yaklaşık iki ay önce tüm sinema salonlarına teklif olarak sunulur. Sinema salonları da kendi değerlendirmeleri sonucu gösterime sunmak istedikleri filmler için dağıtımcılardan talepte bulunurlar. Bu noktada sinema salonlarının programları, kendi ticari tercihlerine göre kendileri tarafından belirlenir ve kimsenin de bir başka ticari işletmenin kararlarına karışma hakkı yoktur. 'Aşk' filmini de Türkiye’de sadece 3 sinema salonu programına almak için talep yaptı." Congar 3 sinemada 28 Aralık'ta gösterime giren film büyük bir ilgi görerek 17 gün sonunda 10 bin 577 izleyici tarafından izlendiğini de sözlerine ekliyor.

Öte yandan Congar, ödüllü filmlerin sinema salonu bulamamasını şu nedenlere bağlıyor: "Bunu aslında Türkiye’nin içinden geçtiği değişimin bir sonucu olarak görmek belki de daha doğru. Kentler ve kent merkezleri değişiyor, dönüşüyor; yeni bir yaşam ve AVM tüketim anlayışı hızla yayılıyor. Son birkaç yıla damgasını vuran ‘kentsel dönüşüm’ kavramının içinde maalesef kültür politikaları adına yeni bir şey söylenmiyor. Aksine şehrin var olan kültür mekanlarının bir kısmı kapanıyor ya da altlarından alışveriş merkezleri çıkıyor, nerdeyse asırlık sinema salonları yıkılıyor ya da depolara dönüştürülüyor. 'Aşk' ya da 'Tepenin Ardı'nın sinema salonu bulamaması, yaşadığımız sürecin bir sonucu ve buzdağının sadece görünen kısmı… Egemen ticari gösterim koşulları içinde kendi kabul ettiremeyen, sadece sinema için değil her türlü kültürel faaliyetin, her geçen gün kendine var olma alanı bulmakta zorlanacağı bir geleceğe doğru ilerliyoruz maalesef."