Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sinema » 'Ankara’da Ankaralılar tarafından yapılıyor'

'Ankara’da Ankaralılar tarafından yapılıyor'

'Ankara’da Ankaralılar tarafından yapılıyor'01 Mayıs 2017 - 12:05
Bu yıl 28. düzenlenen ve yarın sona erecek Ankara Film Festivali'ni, Vakıf Başkanı İrfan Demirkol ve Festival Başkanı İnci Demirkol anlattılar
NİL KURAL / ANKARA
 
Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen 28. Ankara Uluslararası Film Festivali, dolu dolu geçen gösterimler, sohbetler, yarışma heyecanı ve dünya sinemasından seçkisiyle 30 Nisan’a kadar devam ediyor ve yarın dağıtılacak ödüllerle sonlanıyor. Ankara Uluslararası Film Festivali’ni Vakıf Başkanı İrfan Demirkol ve Festival Başkanı İnci Demirkol ile festivalin kalbi Kızılay Büyülü Fener Sineması’nda konuştuk.
 
Bu yılki festival nasıl geçti?
 
İnci Demirkol: İzleyici ilgisinin önceki yıllardan daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Festilab bölümümüze de ilgi büyük. Ulusal uzun metraj yarışması jüri başkanı Onur Ünlü’nün yönetmenlik atölyesi de çok kalabalıktı, neredeyse kapılar kırıldı denilebilir. Bizi sevindiren ulusal kısa metraj ve ulusal belgesel yarışması gösterimlerine de ilginin artmış olması. Bu durumda gösterimlerin yapıldığı Çağdaş Sanat Merkezi’nde gösterim koşullarının iyileştirilmiş olmasının etkisi de olduğunu düşünüyoruz.
 
İrfan Demirkol: Bu yıl belgesel ve kısa film yarışması seçici kurullarımız, birçok başvuru arasında seçim yapmakta zorlandılar. Sonuçta 34 kısa film ve 17 belgesel gibi yüksek bir sayıyla birçok filmin yer aldığı bir yarışma düzenliyoruz. Burada para ödüllerinin verilmesi de önemli. Son birkaç yıldır para ödülü verebiliyoruz. Aslında temelleri Mahmut Tali Öngören ve Aziz Nesin tarafından atılan Ankara Film Festivali, iletişim fakültesi ve öğretim üyeleriyle olan bağından ötürü ödülleri saygınlık anlamına gelen bir festival. Para ödülü ilk gündeme geldiğinde bunun gerekli olmadığını savunanlar da oldu. Ancak şu dönemde sinemacıların teşvike ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz. Bu yıl ilk kez  Proje Geliştirme Desteği Ödülleri de veriyoruz ve iki projeye verdiğimiz bu ödülü de çok önemsiyoruz. Bu konuda destekçilerimiz çok önemli ve değerli.
 
İzleyici kitlenizi nasıl tanımlıyorsunuz?
 
İnci D.: Sinefil bir kitlemiz var. Ayrıca iletişim fakülteleriyle bağımızdan ötürü gençler ve eskiden beri takipçimiz olan izleyicilerimiz de bulunuyor gösterimlerimizde.
 
İrfan D.: Ekipte, İletişim Fakültesi hocalarımız ağırlıkta. Bu festivali Ankaralılar yapıyor. Ankara’nın kendi yaptığı için övünüyoruz biz. Mutfakta hocalar ve öğrenciler var. Her yıl farklı dört-beş üniversiteyle çalışıyoruz ve bazı üniversitelerden gönüllü öğrenciler geliyor. Türkiye’deki iletişim fakülteleriyle üniversite buluşması yapıyoruz. Birkaç sene sonra bakıyoruz, kısa filmleriyle yarışan veya gönüllü olarak festivale dahil olan gençler, sinemacı olmuş. Ozan Açıktan gönüllümüzdü mesela. Ahmet Uluçay ilk kısa filmleriyle başvurdu ve ödül aldı. Fatih Akın’ın ilk kısa filmi bizde gösterildi. Nuri Bilge Ceylan’ın kısa filmleri, Ankara’da gösterildi ve ödül aldı. Yüksel Aksu, aynı şekilde... Birçok yönetmen kariyerinin başlangıcında burada ödül aldı, sohbetlere katıldı, sinema kokladı. Ankara Uluslararası Film Festivali, gençlerle hocaların ve profesyonellerin buluştuğu bir okul gibi. 
 
Yol gösterici olmak
 
Festivalin uluslararası programı hakkında ne söylemek istersiniz? Terence Davies retrospektifiniz var ve yakın dönemde birçok ödüllü film izleyiciyle buluşuyor. 
 
İnci D.: Seyirci bildiğine daha çok gidiyor. Bizim görevimiz hem bu filmleri sunmak hem de yenilerle de tanıştırmak. “Böyle birisi var, bakın bu çok önemlidir” veya “Böyle bir akım çıktı son yıllarda, ortalığı silip süpürüyor, bu akımı da fark edin” demektir görevimiz. Yoksa internet çağında her şeyi gösterebilecek durumda değiliz ve bu, çok da anlamlı değil. Burada önemli olan yol gösterici olmak. “Genç ustalarımıza bir bakın” veya “Terence Davies’e bakın” gibi küçük cümleler kuruyoruz. Çabamız bu. Ben de kişisel olarak retrospektiflerden çok şey öğrenmiş bir insanım. Sinema ilim ve sinemayı algılama düzeyimi yükselten bu retrospektiflerdir. Bir ustanın filmografisini başlangıçtan sona doğru izlediğiniz zaman farklılaşırsınız izleyici olarak. Geçmiş Ankara Film Festivalleri, İstanbul Film Festivali ve Sinematek bu konuda benim okulumdur, bunun başka okulu yok çünkü. Programı hazırlarken "Kendim 18 yaşımda ne hissediyordum ve neler seyretmek isterdim"i düşünüyorum.