Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Sanat Terimi » İkinci Yeni

İkinci Yeni

İkinci Yeni10 Ekim 2012 - 07:10
Papirüs dergisi Kasım 1969 sayısından detay. Dergi o sırada Cemal Süreya yönetimindeydi.


İkinci Yeni: 1950’li yıllarda Garip şiirine ve Toplumcu Gerçekçi Kuşağı’na tepki olarak başlayıp, 1960’lı yılların ortalarına kadar devam eden şiir anlayışı. İkinci Yeni, ortak bir hareket olmayıp, şairlerin benzer çizgide şiirler yazmasıyla ortaya çıkmış bir anlayıştır.

Yaklaşık 10 yıllık bir süreçte etkili olan bu şiirde başı çeken isimler; Cemal Süreya, Edip Cansever, Turgut Uyar, Sezai Karakoç, Ece Ayhan, İlhan Berk ve Ülkü Tamer’dir. İkinci Yeni şiirlerinin ilk örnekleri 1951-1959 yılları arasında Pazar Postası gazetesinde yayınlandı. Garip akımının ardından Oktay Rifat (Horozcu) ve Melih Cevdet Anday da İkinci Yeni'nin parçası oldular. İkinci Yeni'nin isim babası, Pazar Postası gazetesi yazı işleri müdürü Muzaffer (İlhan) Erdost’tur.

İkinci Yeni şairleri, soyut anlatıma yönelerek, anlaşılmaktan çok hissedilmeyi istediler. Gerçeküstücülük etkileri görülen İkinci Yeni şairleri, şiiri anlamlı olmaktan çıkararak değişik imge ve çağrışımlardan yararlandılar. Şiirde hayal gücü ve duyguya ağırlık vererek, dilde alışılmış kalıpların dışına çıktılar. Şiirlerinde, bireyin yalnızlığı, çevreye uyumsuzluğu, sıkıntıları gibi temaları soyut bir dille anlattılar. Bu aşırı soyut anlatım beraberinde eleştirileri ve anlaşılamamaktan ileri gelen tartışmaları getirdi. İkinci Yeni şairleri, şiirde öykücü anlatım yolunu terk ederek, konuşma dilinden uzak, özgün ve kapalı anlatım yolunu seçtiler. Şiiri, toplumsal sorunlara çözüm bulma amacı olarak gördüler ama kesinlikle şiir, toplumu eğitme amacı gütmemeliydi. Şiirde ölçü kullanmayarak, ahengi anlatım zenginliğiyle sağladılar. İkinci Yeni’de, sembol şairlerin dışında yer alan bazı isimler, Metin Eloğlu, Turgay Gönenç, Özdemir İnce, Tevfik Akdağ, Ahmet Oktay, Kemal Özer, Ergin Günce, Ercüment Uçarı ve Nihat Ziyalan’dır.

Garip akımının sıradanlığına karşı başlayan bu anlayışın sonunu ise 1965’lere yaklaşırken, Yön dergisinde Nazım Hikmet’in şiirlerinin çıkması, 1936’dan beri basımı yasaklanan kitaplarının yayımlanmaya başlaması ve edebiyatta toplum sorunlarının ön plana geçmesi getirdi ve toplumcu şiir yeniden gündeme geldi.

İkinci Yeni şiirinde eser veren şairlerden örnekler:


"[...] İkinci Yeni'ye bir akım demek yanlış. Çünkü bir programı yoktu. Yani ilk tartışmalar, daha çok yazarların kendi aralarındaki çekişmelerinden doğdu. Bunlar yazarların kendi görüşleriydi aslında." - Cemal Süreya


Cemal Süreya: Şairliğinin yanısıra Maliye Bakanlığı'nda çeşitli görevlerde yer alan Süreya'nın "Üvercinka"sı (1958), İkinci Yeni’nin doğuşunu sağlayan kitap olarak gösterilir. Cemal Süreya, İkinci Yeni’de biçimin ön planda olduğunu, Pazar Postası gazetesinde, şu sözleriyle vurgulamıştır: “Biz şiir salt biçimdir, demiyoruz, belki en çok biçimdir diyoruz. Bunu belirtebilmek için de soyut bir metodla diğer her şey aynı kaldığı takdirde biçimin beklenebilir değişmelerini arıyoruz. Biçimi önemsiyoruz. Bunu da gerekli buluyoruz.”

Tabanca

Sigara içenlere ateş etmeyiniz
Evli bir kadınla rakı içerken
Rozet gibi göğsüne takmış cesaretini
Ben Mitridat'tan söz ettim siz etmeyiniz

Eski bir Osmanlı paşası gibi
Feodaliteyi süpüren bıyıklarıyla
İstanbul İstanbul uzakta
İstanbul'a ateş etmeyiniz

Tutalım yanılıp ateş ettiniz
Şeker Ahmet Paşa'nın resimlerini
Eski hececilerin şiirlerini bir de
Ben çok seviyorum siz de seviniz

Cemal Süreya, "Göçebe"den, 1965

Cemal Süreya'nın İkinci Yeni akımında bulunma sebebi, içindeki boşluğu gizlemekten çok, 1940 akımları Garip ve Toplumsal Gerçekçiliği yavan ve tıkanmış bulması, hem insan, hem de bir toplumsalcı olarak düşüncelerini, duygularını dışa vurmanın yolunu aramasıydı.


"Ben bir şiirin neden yahut nelerle güzel olabileceğinin saptanacağını, ölçülüp belirtilebileceğini hiç sanmıyorum. Bu her zaman bir ölçü değil, bir sezgi işidir." - Turgut Uyar


Turgut Uyar (1927 - 1985): Öğrenim hayatını askeri okullarda geçiren Uyar, 1950'lerde askeriyeden ayrılma olanağını bulunca çeşitli devlet memurluklarında çalıştı. şiirleri 1947'den beri yayımlanan Uyar, aynı zamanda bir edebiyat kuramcısıydı. İkinci Yeni etkisiyle yazdığı şiirlerini "Dünyanın En Güzel Arabistan’ı" (1959) kitabında topladı.

Kankentleri

Kan akıyor penceresi karanlık evlerden
Ölü kadınların üstüne tuğlaların üstüne
Denizse aydınlık ve incili ve mavi taşrada
Kana doğru ürkek en güzel yaban balıklar
Bu kandır akıttığımız sıkıntılı pazarlarda
Üst üste yergökyüzüne içki şişelerine

Kan içinde elleri ve obur parmakları
Boşnak değil çocuklar dondurmacılarda
Mezarlı eyüplerde ve deniz kenarlarında
Sarışın kafaları ama analı babalı
Kan akıyor ahşap yapılardan sokaklara sokaklara
Mavi ülkeleri tatsız kısa pantolonlarda

Kan akıyor oluklardan öyle kan
Boyanır batmış gemiler perşembesi
Bir tesbih bir zımba bir yazı makinesi
Çektikçe böyle katil kıralları
Sağrıları tuzlu kara koşumlu atlar
Uyandıkça kan uyandıkça ölü kadınlar sevmesi

Ağaçlarda, gemiler sularında, lokantalarda
Kentlerin kan üstüne kan yaması
Ölü kadınların öpölü çocuklar doğurması
Kuşsuz ve balıksız konsollu odalarda
Çöl olmasa, en dişi kavunlar olmasa
O güneş o eski çocuklar güneşi
Malta damlarında ötede, oralarda.

Turgut Uyar, "Dünyanın En Güzel Arabistanı"ndan, 1959

Uyar, İkinci Yeni'nin Türk edebiyatı'nın eski şiir anlayışlarıyla çatışan yıkıcı yaklaşımından uzak; yapıcı, yenilikçi ve daha uzun soluklu bir şiir anlayışı yarattı.


"İkinci Yeni'ye gelince, bu deyimi ilk ortaya atanlar, tutarsız bir anlayışı savunmak istemişlerdi; 'sözcüklerin rastlantısallığına', 'şiirin toplumsal bir görevi olmadığına' inandırmışlardı kendilerini. [...] Nitekim aynı düşünce önce yadırgandı, sonra da çürütüldü. Çünkü hem anlam, hem de toplumsal öz bakımından yüklü, olgun, yeni bir şiire varıldı." - Edip Cansever


Edip Cansever (1928 - 1986): Şiir yazmaya lisede başlayan ve ilk şiir kitabını 1947 yılında, 19 yaşında bastıran Cansever, İkinci Yeni anlayışını başlatan kendisine göre genç şairlerden etkilenerek şiirini dönüştürdü. 1978 yılında, şiir yazmak dışındaki bütün faaliyetlerini bırakan Cansever için, İkinci Yeni'nin başlıca uğraşı şairlik olan tek üyesi denebilir.

Yerçekimli Karanfil

Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde
Oysaki seninle güzel olmak var
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor.

Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına veriyorsun daha güzel
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor
Derken karanfil elden ele.

Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk
Birleşiyoruz sessizce.

Edip Cansever, "Yerçekimli Karanfil"den, 1957

Şiiri, ifade edilmesi zor duygu ve düşüncelerini başkalarına aktarma aracı olarak görüyordu. İkinci Yeni ile ilgili "anlamsız şiir" algısını yok etmeye çalıştı.

"İkinci Yeni (ben 'Sıkı Şiir' diyorum şimdi buna; o başka, ya da 'Sivil Şiir') 1950'lerden sonra, Türkçe'de, taşradan gelmiş ve çok genç parasız yatılıların oluşturdukları hiç beklenmedik, garip bir biçimde özgün, çağdaş, çağcıl ve önemli bir şiir ve bir düşünce 'sıçrama'sıdır, yani 13/15 bir akım. Çok özgül anlamda belki de bir Mülkiye hareketi, hiç değilse ilginç bir Ankara şiir olayı." - Ece Ayhan


Ece Ayhan (1931 - 2002): Ankara Mülkiye mezunu Ayhan'ın ilk şiiri 1954'te "Türk Dili" dergisinde çıktı. Ardından diğer İkinci Yeni şairleri gibi o da "Pazar Postası"nda yazmaya başladı. Devlet memurluğunu denedi, ancak tutunamayıp İstanbul'a gelerek yayınevlerinde çalıştı ve ansiklopedik çalışmalarda yer aldı.

Çocukların Ölüm Şarkıları II

Lağım yollarından girdi metropollere
uyandırdı türkçeledi barok bilincini
alkazar nedir bilmemiş alışılmamış parmaklı kötü

Uyandı türkçelendi fikret muallâ bir deli
ve cumhuriyetin her ilanında üç
bitmek üzere siyah bira için eski babam

Metropoller ortası fikret muallâ digan
kovalar şiirsizler düşmanlarım ayağa kalksınlar.

Ece Ayhan, "Kınar Hanımın Denizleri"nden, 1958

Türkçe'de o zamana kadar örneği bulunmayan türdeki, boşluktan çıkmış yapıtları, hem yenilikçileri hem de geleneksel şiir beğenisine sahip kişileri de etkileyen Ayhan, toplum hayatında kural tanımaz, aykırı şair imajını geliştirdi.