SELAY SARI

 

Yıllardır İstanbul sahnelerinden uzaktı, kendisini dans dışında sanat dallarına ve ailesine adamıştı Aysun Aslan. Türkiye'nin ilk özel modern dans topluluğu Turkuaz'ın kurucusu, İstanbul Devlet Opera ve Balesi bünyesindeki İstanbul Modern Dans Topluluğu'nun (MDTist) sahneye koyduğu 'Jizel' ile dönüyor. Adolphe Adam'ın bestesine imza attığı, klasik repertuvarın mihenk taşlarından 'Giselle' balesinin günümüze uyarlandığı bir yorum denebilecek 'Jizel'in librettosu ve koreografisi Aslan'a ait. 5 Nisan'da prömiyer yapan, bugün ve 26 Nisan ile 2 ve 10 Mayıs tarihlerinde Fulya Sanat'ta izlenebilecek 'Jizel'i Aslan ve kendisini sahneye geri dönmeye ikna eden, MDTist Sanat Yönetmeni ve ünlü koreograf Beyhan Murphy ile konuştuk...

 

 

 

Aysun Aslan: 1974'te profesyonel dansa, 1976'da da koreograflığa başladım. Koreograf olunmaz, doğulur diye düşünülüyorum. Bence yaratıcı her şey doğulursa var oluyor. Okullar parlatıyor olanı ama ekleme yapamıyor insan üstüne. Uzunca bir ara vermek durumunda kaldım kariyerime ama Beyhan (Murphy) sayesinde şaşırtıcı bir şekilde döndüm! Tabii yılların etkisiyle fiziksel açıdan eskisi kadar kolay olduğunu söyleyemem ama bizim işimiz zaten normalde de kolay değil. MDT aslında bana bu yaşımdan sonra yeni bir kapı araladı diyebilirim.

 

 

Aysun A.: Son büyük eserim 'Ağır Roman', o da 15 yıl önceydi. Daha sonra bir şeyler yaptım ama daha küçük çaplı, o yüzden 'Ağır Roman'dan sayıyorum. 2007'ye kadar oynadı tabii o eser. Sonrasında Londra'ya taşındım ve orada bilinçli bir ara verdim.

 

 

 

Aysun A.: Projeyi biz 1 yıl önce konuştuk, 4 ay önce dansçılarla tanışmam, onların vücudunu tanımam için atölyeler yaptık, ocak ayından itibaren de rolleri seçtik.

 

 

Aysun A.: Bir iki karakter ekledim ve bazı karakterleri daha öne çektim. Klasik balede daha saftır tabii, karakterlerin altı çok çizili değildir. Ben Albrecht'e bir 'kanka' verdim, Will adında. Sonra ikinci bölümde bir kulüp yarattık. 'Giselle'in ikinci perdesi biliyorsunuz, mezarlıkta geçer. Bizim kulübün adı da 'Sin Kulüp' şu anda. 'Sin' İngilizcede günah, Türkçede mezar demek. Mezarla örtüşüyor olması bana çok cazip geldi.

 

 

 

Beyhan Murphy: İlk olarak Ankara MDT kuruldu 1992'de. Kurulduğundan beri de "Bu İstanbul'a ne zaman gelecek?" sorusu soruldu devamlı. İlk Mesut İktu'nun dillendirdiği bir projeydi, daha sonra Suat Arıkan'ın müdürlüğü sırasında kuruldu ama MDT'nin ilk babası Rengim Gökmen'dir, bu işi kurumsal olarak ilk başlatan kişi. Çok kolay olmadı, bir de kurumun AKM'den çıkması, depo bir yerde, dekor atölyeleri bir yerde, prova alanı bir yerde, temsil yeri başka bir yerde şeklinde bir parçalanmışlık içinde olması işimizi biraz daha zorlaştırdı. Ankara MDT'de büyük sükse yapmış 'Seyahatname' ile başladık İstanbul'da. Sonra eski eserleri adapte ettik, 'Şehir Orman', 'Güldestan'... Daha sonra yabancı konuklarla 'Akdeniz' diye bir program yaptık. Kendi sanatçılarımızın ürettiği 'Şantiye'yi sahneye taşıdık.

 

 

Beyhan M.: Aysun Aslan, İstanbul seyircisinin aslında benden iyi tanıdığı bir isim. Turkuaz Modern Dans Topluluğu ile olsun, AKM'deki kimliğiyle olsun. Aysun'u ben çok doğal bir seçim olarak düşündüm. 'Jizel'i seçmesi de ilginçti. Aysun'un klasik bale geçmişi de var, o yüzden cilveli bir seçim olduğunu düşünüyorum.

 

 

 

 

Aysun A.: Hem zorlu hem de karşılığı çok yok. Bunun karşılığında ün beklentisi olmaz insanın, büyük para beklentisi de yoktur. Bunun nesi vardır? Aşkı.

 

Beyhan M.: Cefası var!

 

Aysun A.: Ballet Rambert'in bir dansçısı söylemiş, çok hoşuma gitti. "Ben gruptaki o sarışın çocuğum. Bizim kimse adımızı bilmez ve bilemezler. Bizim de öyle bir beklentimiz yoktur." Dans böyle, ün beklentisi olmadan girilen bir iştir, o yüzden kendini adamaya meyyel bir iştir. Adamazsanız zaten bu zorluğun altından kalkamazsınız.