Fisun Yalçınkaya

 

Sanatçı Dilara Akay, geçtiğimiz haftalarda Soma’daki kadınlarla bir araya geldi. Genç Hayat Vakfı’nın düzenlediği projeyle Soma’ya giden sanatçı, burada Genç Hayat Vakfı Soma Proje Ofisi’nde el sanatları üzerine çalışan kadınlara kum resmi tekniğini öğretti. Kum boyama ya da kum resmi olarak bilinen bu teknikte yapışkanlı kağıtlar üzerine renkli kumlar ya da baharatlar yapıştırılarak, resim yapılıyor.  

 

Atölye çalışmasına katılan kadınlar bu teknikte gündelik hayatta kullandıkları baharatları kullandılar. Katılımcılar sanatçıyla birlikte dekorasyonla ilgili çizimleriyle tanınan, 1849- 1927 arasında yaşamış Alman ressam Franz Sales Meyer’in desenlerini bu tekniği kullanarak yeniden üretti. Üstelik atölye çalışması sona ermesine rağmen burada söz konusu teknik, katılımcılar tarafından uygulanmaya devam ediyor. Soma'da yaraların sarılmasına sanatla katkıda bulunmak istediğini söyleyen sanatçıyla Soma’daki projesini ve gözlemlerini konuştuk. 

 

 

Soma'da yaşananlardan sonra benim de orada açılan derin yaraları iyileştirmekte bir katkım olsun istedim. Sanatın insanın duyumsadıklarından öte iç benliğine uzanabileceğine ve oradaki dönüşüme / iyileşmeye destek olacağına inanıyorum. Tam da bu nedenle Kuzey Amerika yerli halkları, Tibet rahipleri ve Avustralyalı Aborijinlerin yüzyıllardır arınma için uyguladığı 'kum resmi' tekniğini ödünç aldım. Hep birlikte yapılacak çalışmada kadınların yabancılık çekmeyeceği malzeme olan baharatları kum boyama tekniğine benzer şekilde uyguladım.

Bu tekniği Meyer’in çalışmalarında kullandınız. Meyer’in eserlerinde sizin için ilgi çekici olan neydi?

Uygulayacağımız teknik için kısa yoldan netice almaya yönelik küçük ebatta ve görsel olarak aşina olunan şablonlar araştırdım. Meyer’in desenlerinin yapıt ömrünü tamamlayarak telif konusunun dışında yer alması sayesinde, sanatçısına atıfta bulunarak onun bu detaylı çalışmasının yeniden hayat bulmasını hedefledim.

 

 

 

 

 

Öncelikle sanat aracılığı ile sözün bittiği yerde yeni düşünce alanları ve yaraları sarmak için somut dayanışma ortamı yaratılmasını önemsiyorum. Ayrıca sanatı belli disiplinlerin kalıplarından çıkararak daha çoğulcu daha paylaşımcı ortamlara sürüklemiş ve yapıtı izleyici üretici konumlarını zorlayarak farklı bir alanda yeniden sorgulamış oldum.

 

 

Soma faciası sonrası derin yaralar alan madenci ve şehit eşleriyle dayanışma amacıyla ne yapabilirim konusunu araştırmak üzere, 2014 sonundan itibaren bölgede sosyal ortamın iyileştirilmesi ve psikolojik destek sağlamak için çeşitli çalışmalar yapan kurum ve kişilerle yazıştım. Bu süreçte onların var olan çalışmalarına ne şekilde dahil olabileceğim, neler yapabileceğim konusunda karşılıklı fikir alışverişinde bulunduk. Sonucunda önerdiğim atölye çalışması için hepimize uygun olan tarihte bir günlük bir çalışma gerçekleştirdik. Çok mutluyum ki götürdüğüm şablon ve malzemelerle Genç Hayat Vakfı'nın sağladığı ortamda dileyenler aynı çalışmayı yapmaya devam ediyor. Kısa ziyaretim ve atölye süresinde kadınların tamamının el becerilerinde çok usta olduklarını gözlemledim. Bunun yanı sıra bazılarının evlerinde çocukları ile bu çalışma ya da benzerini yapmak üzere yanlarına malzeme alması, bana sözel olmasa da iletişimimizin sürdüğü ve hayatlarına yeni bir bakış açısı kazandırdığımı hissettirdi.