Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » Ucu açık bir saray müze!

Ucu açık bir saray müze!

Ucu açık bir saray müze!11 Mayıs 2016 - 05:05 | 'ÜniReforma'.
Sanatçı Ünal Bostancı, Dolmabahçe Sarayı’ndan ilham alan ‘Zamansız Saray Müze’de müzeyi baştan yorumluyor. Bostancı, ‘İç içe geçmiş bir zamandan izler taşıyan bu objelerin ilişkilerini seyirciye bıraktım’ diyor
FİSUN YALÇINKAYA
 
Güncel sanat platformu SPOT tarafından düzenlenen Domates, Biber, Patlıcan etkinliğinin ‘Yeni İşler’ sergisi kapsamında ilginç bir eser sergileniyor. Ünal Bostancı, Dolmabahçe Sarayı’ndan ilham alan ‘Zamansız Saray Müze’ çalışmasında, müzeyi baştan yorumluyor. Bostancı’nın eserine, Dolmabahçe Sarayı’nda Saat Bölümü Koleksiyonu sorumlusu ve yazar Şule Gürbüz’ün işler için kaleme aldığı anlatılar da eşlik ediyor. Elhamra Pasajı’nda yer alan eser, 28 Mayıs’a dek görülebilecek. Sanatçıyla eserini konuştuk...
 
Ünal Bostancı.
Dolmabahçe Sarayı’yla nasıl tanıştınız, burada ne kadar vakit geçirdiniz ve buranın sizde nasıl bir etkisi oldu?
 
2008 yılında Dolmabahçe Sarayı'nda rehber olarak çalışmaya başladım. Buradaki görevim kapsamında, gelen ziyaretçilere saray ve Osmanlı tarihinin son dönemlerini anlatıyordum. Bu ezbere anlatımı günde ortalama 4-5 gruba aynı şekilde yedi sene boyunca yaptım. Bir sene de Beylerbeyi Sarayı'nda aynı şekilde çalıştım. Bu işin beni robotlaştırdığını ve sıkıştığımı hissettiğim noktada, geçen sene memuriyet hayatımdan istifa ettim. Bu sergide, sarayda her gün gördüğüm objeleri ve bunların hikâyelerini, gündemin yansımalarıyla birleştirme ve başka bir şeye dönüştürme fikrinden yola çıktım. Böylece işin, üzerimdeki olumsuz etkisini üretime çevirerek silmeye çalıştım. 
 
Eseri nasıl bir süreçte hazırladınız? Eserin tümünde bir hikâye kurgulanmış gibi... Bunu biraz anlatabilir misiniz?
 
Serginin küratörü Zeynep Öz ile geçtiğimiz eylül ayında görüştüğümüzde aklımda birkaç fikir vardı. Sonradan özellikle Milli Saraylar'ın süreli yayınlarından faydalanarak araştırmamı derinleştirdim. Farklı hikâyeleri olan nesneler tasarladım. İçlerinden konseptime uymadığını düşündüklerimi eleyerek, kurguladığım saray müze enstalasyonun parçalarını şekillendirdim. İç içe geçmiş bir zamandan izler taşıyan bu objelerin ilişkilerini net bir şekilde vermek yerine seyirciye bırakmak istedim. Çünkü benim için daha çok ucu açık, tarihi verilmeyen alternatif bir saray müze oluşturma düşüncesi ön plandaydı.
 
'Dün Dündür Bugün Bugündür'.
 
Şule Gürbüz’ün metinleri yazmasına nasıl karar verdiniz?
 
Araştırma yaptığım dönemde, düşüncelerine güvendiğim ve kitaplarını takip ettiğim, Dolmabahçe Sarayı’nda Saat Bölümü Koleksiyonu sorumlusu olarak da çalışan Şule Gürbüz’e danışmak istedim. Görüşmemizde bu sürecimi destekledi. Çalışmalarıma yeni hikâyeler yazmayı kabul etti.
 
'Saray Pimapeni'.
 
'Saray Pimapeni'
 
Tarih ve bugünün kesişmesine bakışınız nasıl?
 
Çalışma sürem boyunca sivil kıyafetlerimi çıkarıp saray üniforması giydim ve belli bir tarihi dönemi defalarca anlattım. Günlük hayatımda yaşadığım bu kesişme, sergideki işlerime yansıdı. Tarihi referansları olan, orijinalini bugünün malzemeleriyle ürettiğim objeler de bir bakıma bu şekilde oluştu. Serginin girişinde yer verdiğim 'Saray Pimapeni' çalışmasında, sarayda bulunan bir pencereden ilham aldım. Şu anda tanık olduğumuz restorasyonlardaki bozulma halini, dönemin pencerelerinden birini pimapen pencere formuyla birleştirerek vermek istedim.