Takunyalarla gezilecek bir sergi
15 Nisan 2016 - 10:04 | Mounira al-Solh'un ‘Uçarı Olma Hakkımıza Yürekten İnanıyorum’da Suriyeli bir ustaya yaptırılmış takunyalar yer alıyor.Bomontiada'da bulunan çağdaş sanat mekânı Alt, 3 Temmuz'a dek dört sanatçının işlerine yer verdiği bir sergiye ev sahipliği yapacak
FİSUN YALÇINKAYA
Bomontiada’da bulunan Alt Ocak ayında farklı disiplinlerden eserlere ev sahipliği edecek, kar amacı gütmeyen bir güncel sanat mekânı olarak kuruldu. Kuruluşuyla birlikte de yıl boyu sergilerde ‘beceriklilik’ ve ‘üreticilik’ kavramına temas eden eserlerin yer alacağını duyurdu. Tema, sanatın beceri sayesinde sınırları zorlaması, sanatçıların yetenekleriyle anlatılması zor ya da yasak olanları anlattığı eserlere işaret ediyordu. Protocinema’nın kurucusu olarak İstanbul sanat sahnesinde tanıdığımız Alt’ın yöneticisi küratör Mari Spirito tema hakkında “Hepimiz en çok bizi zorlayan insanlar ve durumlardan bir şeyler öğreniyoruz. Beceri yaratıcı eylem için temel bir araç. Hayatta kalmak için de öyle,” diye de belirtti. Mekân önceki akşam yine bu konuya işaret eden dört farklı kişisel sergiyle bir açılış gerçekleştirdi. Bu kapsamda mekanda 3 Temmuz’a dek, Mounira Al Solh’un ‘Uçarı Olma Hakkımıza Yürekten İnanıyorum’, Andreas Angelidakis’in ‘Yumuşak Harabe’, Brian Eno’nun ‘Gemi’ ve Michelle Lopez’in ‘Görünmez Nesne’ adlı sergileri görülebilecek.
Dört kişisel sergiden izleyicileri ilk karşılayanı Beyrut’ta yaşayan Mounira Al Solh’a ait. Öykü Özsoy küratörlüğündeki sergi kapsamında sanatçı Suriye’de yaşayan bir tahta takunya ustasına yaptırdığı farklı numaralardaki takunyaları mekâna yaymış. Ziyaretçiler bunları giyerek mekanı gezmeye, böylece mültecilerin yerlerine kendilerini mecazi olarak koymaya davet ediliyor. Sanatçının ‘Takunyacı’ adlı eserine mültecilerle yaptığı görüşmeler sonrası hazırladığı bir dizi desen eşlik ediyor. Sanatçının halen çizmeye devam ettiği bu desen serisi hayatına giren mültecilerin çizimleri ve sözlerinden oluşuyor. Seri Arapça, İngilizce ve Türkçe sergileniyor.
Michelle Lopez'in 'Bayrak İpi', bayrağın kendisi dışında sesi, ipi, direği gibi öğelerinin bulunduğu bir çalışma.
İngiliz müzisyen, besteci, prodüktör, şarkıcı ve görsel sanatçı Brian Eno’nun ‘Gemi’ adlı ses ve ışık yerleştirmesinden oluşan sergisi ise 12 Nisan 1912’de batan Titanik’ten yola çıkıyor. Birinci Dünya Savaşı öncesi tedirginliğin paralelinde eser, izleyiciler için hazırlanmış bir odada uçak yolcularına hitaben yapılmış rahatlatıcı müzikleri yayan hoparlörlerden oluşuyor. Sergi, tedirginlik meselesinin toplumsal bir duygu olarak nasıl yaşanabileceğini inceliyor.
Brian Eno, nisan ayında çıkardığı aynı adlı albümüyle paralel olarak 'Gemi' yerleştirmesini yarattı.
ABD'li sanatçı Michelle Lopez, ‘Bayrak İpi’ adlı yerleştirmesinde bir bayrak direği gösteriyor, bayrağın dalgalanma seslerini dinletiyor ama bayrağı göstermiyor. Böylece mekanda sanki üstünüzde bir bayrak dalgalanıyor gibi hissediyor ama onu göremiyorsunuz. Sanatçı böylece ulus devletlerin simgesi olarak kullandığı bayrağın gücü ve etkisini sorgulamayı amaçlıyor. Mari Spirito, sergi metninde, "Bu işin Alt’ta gösterilmesi, Bomonti Bira Fabrikası’nın Cumhuriyet’in ilk yıllarında ulusal ekonomi yaratma çabalarının bir parçası olarak devletleştirildiği göz önüne alındığında özel bir anlam kazanır," diye belirtiyor.
Andreas Angelidakis'in 'Yumuşak Harabe'si bir internet avatarının yaratılarına yer veriyor.
Yunan sanatçı Andreas Angelidakis’in ‘Yumuşak Harabe’ sergisindeki ‘Elektronik Bir Harabe İnşa Etmek’ adlı videoda, sanatçı Second Life internet platformundaki avatarı aracılığıyla harabeler inşa ediyor. Bilgisayar ekranındaki harabe parçalarının benzerleri de mekanda izleyicilerin kullanabilecekleri, üstüne oturup, yerlerini değiştirebilecekleri halde duruyor.
Etiketler: Fisun Yalçınkaya Alt mounira al solh brian eno michelle lopez andreas angelidakis mari spirito protocinema