Rekabetin Yükseldiği Yerde
16 Haziran 2017 - 12:06Arslan Sükan'ın moda defilelerinin perde arkasını yansıttığı fotoğraflarından oluşan sergisi 'Prelude' Leica Galeri İstanbul'da izleyicileri bekliyor
Bomontiada'da bulunan Leica Galeri İstanbul, 5 Ağustos'a dek Arslan Sükan’ın 'Prelude' isimli kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sükan, sergide 2004 - 2008 yılları arasında İtalya'da Muse Magazine, L'Uomo Vogue, Fransa'da 'A Magazine, Crash, İsviçre'de Faces'in aralarında bulunduğu dergilerde çalışırken çektiği sahne arkası defile fotoğraflarını gösteriyor. Sergi mankenlerin podyum hazırlığı öncesi ve sonrasında en doğal hallerini moda dünyasının perde arkasını gösteriyor. Sergiyi Arslan Sükan'dan dinledik.
Öncelikle fotoğrafların çekildikleri tarih nasıl bir anlam taşıyor? Neden o dönemi yansıtmayı seçtiniz?
1997'de Bilkent Mimari'yi bitirdikten hemen sonra New York’a gittim. Sonra o dünyanın bana göre olmadığını anladım ve 2003 yılında işimi bıraktım. Fotoğrafa çok meraklıydım ve New York’a gittiğim ilk yıldan itibaren işten kalan zamanımda devamlı fotoğraf çekiyordum, nitekim 2004 yılında karşıma çıkan bir fırsat sayesinde ilk profesyonel diyebileceğimiz bir işi yapmaya, bu fotoğrafları dergiler için çekmeye başladım.
"Deneyimi yansıtan bir yerleştirme"
Sergide yer alacak kareleri nasıl seçtiniz? Hangi duygu ve halleri yansıtmayı amaçladınız?
Kulisler tansiyonun, kusursuzluğun ve rekabetin yüksek olduğu ortamlar; ben de bu duyguyu yansıtan kareleri, bir kıyafet ya da tekil bir modeli ortaya çıkaran fotoğraflara tercih ettim. O kaotik ortamdaki anlık doğallıkları, ifadeleri ve tesadüfen oluşan kurguları ön plana çıkartmak istedim. Sergiye seçilen eserlerin de belli bir akış içerisinde, oradaki deneyimimi yansıtan bir yerleştirme ile sunulduğunu düşünüyorum.
Perde arkası olarak tanımlanan alanı nasıl kurguladınız ve süreci nasıl bir atmosferde yansıttınız? Fotoğrafları çekme sürecindeki deneyimleriniz nelerdi?
Kurguladığım bir kare yok, kurgular kendiliğinden oluştu. Herkes zamanla yarışarak kendi işini tamamlayıp defileye yetiştirmeye çalışıyor. Ben de o akışın bir parçası halinde, görünmez bir gözlemci gibi o atmosferi kendi perspektifimden yansıttım. Defilelerin bugünkü gibi sosyal medyadan herkese açılmadığı bir dönem olması bu seriye bir belgesel niteliği kattı; benim için de arşiv değeri var.
Fotoğrafa bakışınızı biraz özetler misiniz?
Gördüğüm ve yaşadığım tecrübeleri bazen direkt bazen de dolaylı bir dille anlatmak ve paylaşmak için kullandığım bir mecra diyebilirim.
Fotomuhabirliğin bir alanı olarak moda fotoğrafı
Leica Galeri İstanbul direktörü Yasemin Elçi, Arslan Sükan'ın sergisinin Leica'da yer almasıyla ilgili olarak "Leica Galeri İstanbul ilk senesinde fotoğrafın ve Leica'nın tarihini anlatan, yerli-yabancı sanatçı dengesini koruyarak tek bir üsluba bağlı kalmadan içeriği ön planda tutan bir program akışında ilerliyor. Her serginin bir önceki ile ilişki içerisinde ilerlemesini, uzun vadede galeri programının kendine ait bir hikaye oluşturmasını önemsiyorum. Böylelikle kendi içinde bütünlük sağlayan bir kurgu içerisinde, ancak her seferinde bir öncekinden beslenerek farklı bir açılım yaratan sergilerle izleyiciyle bağımızı sürdürüyoruz. Daha önce fotoğraf muhabirliğinin 1960 öncesi ve sonrasından uluslararası örnekler sunan sergilerimiz sayesinde (Kurt Hutton ve Thomas Hoepker) Leica'nın fotoğraf tarihine ve muhabirliğine etkilerini Leica Akademie'deki derslerimiz ile de anlattık. Arslan Sükan'ın bu serisi ise aslında foto-muhabirliğinin bir alanı olarak görülebileceğinden Leica'nın moda fotoğrafı tarihindeki etkisini ifade etme fırsatı sunuyor. Eserleri birçok uluslararası kurumda sergilenmiş ve koleksiyonlara dahil edilmiş Arslan Sükan, açılış sergimiz olan Alp Sime'nin ardından Leica Galeri İstanbul'da gösterilen ikinci yerli fotoğrafçımız," diyor.