Pijamalı bir sanatçı: Fabien Merelle
29 Eylül 2014 - 11:09 | "Stone of Madness", 2014, Fabien Merelle.Kendini daima pijamalar içinde tasvir eden sanatçı Fabien Merelle eserleriyle ArtInternational'daydı. Fabien Merelle ile ilham kaynaklarını ve eserlerini konuştuk
FİSUN YALÇINKAYA
33 yaşındaki Fransız sanatçı Fabien Merelle, gün geçtikçe daha çok eserlerini görmeye başladığımız isimlerden. Heykel ve desenleriyle tanınan sanatçı daima kendini pijamalar içinde tasvir ediyor. Kendisi dışında eserlerinde eşini ve henüz bebeklik çağındaki çocuklarını kullanıyor. Absürd, mizah ve kendine özgü bir üslubu olan Merelle, eserlerinde doğadan temaları kullanıyor. Bu yıl ArtInternational'da en dikkat çeken eserlerden biri de Fabien Merelle'in 'taş kafalı' bir heykeliydi. Fuar vesilesiyle Türkiye'ye gelen sanatçıyla eserlerini konuştuk.
Neden hep kendinizi çiziyor ya da heykelleştiriyorsunuz? Neden bu tasvirlerde daima pijamalar içindesiniz?
Sanata başladığımda, Paris'te güzel sanatlar okuduğum sırada, öğrencilerin kendilerine çalışacak bir alan yaratmaları beklenirdi ve bana hiç yer yoktu. Ben de kendimi yalnız başıma, oturma odasında çalışırken bulurdum. Çalışma objem de kendim olurdum. Gerçeklikten yola çıkmak istemiştim. Elimdeki gerçeklik de buydu, gece oturma odasında çalışan pijamalı bir genç adam. Zaman geçse de bu kostümü sabit tutmak istedim, çünkü rüyaları ve kabusları çağrıştırıyordu.
Eserlerinizde hikayeler anlattığınızı söyleyebilir miyiz?
Hikayelerden çok, tanıklıklar üzerinden ilerliyorum. Bu çizimler metaforik olarak çizenin tanıklığını yansıtıyor. Elbette hepsinin bir hikayesi var. Ama görenler istediklerini hayal etmekte özgür. İzleyicilerin hayalleri çoğu kez benim kurduklarımdan bile özgür o yüzden bu işi onlara bırakıyorum.
Çizmeye nasıl başladınız?
Küçüklüğümden beri hep çizim yapardım. İnsanlarla iletişim biçimim gitgide buna dönüştü. Sanatçı olmaya hiç karar vermedim. Sadece en iyi yaptığım şeyi yapmaya, çizmeye devam etmeye karar verdim. Sanata devam etmek benim için nefes almak gibi.
Nelerden ilham alırsınız?
Sanırım en çok etrafımdaki insanlar bana ilham veriyor. En çok karım, kızım ve oğlum, sonra da dünyanın geri kalanı.
İşleriniz çok gerçekçi ama bir o kadar da rüya aleminden fırlamış gibi. Gerçeklik kavramının nasıl bir etkisi var üzerinizde?
Eserlerimde realizme içgüdüsel olarak ihtiyaç duyuyorum. Etrafımdaki şeylerin beni durdurmasını önlüyor. Gerçekçilik aynı zamanda hareketleri yansıtırken daha güvenilir olmamı sağlıyor. Rüyalara gelince... Bu rüyalarla değil, hayatımda pasif yerine aktif olmamla ilgili bir durum. Örneğin, büyükbabamı çizebiliyorum, artık hayatta değil ama kağıt üstünde çizim sırasında benimle oluyor. Bu, aynı zamanda doğanın bütünlüğünü ve karmaşıklığını, gerçekle düşün bir arada oluşunu kabul etmek ve kutlamak.