Oyun ve oyuncağın izinde geçen yıllar
28 Eylül 2018 - 10:09Oyun ve oyuncağın tarihinin çok eski yıllara dayandığı biliniyor. Aktüel Arkeoloji dergisi de bu ayki sayısında oyun ve oyuncakların geçmişinin peşine düşüyor.
Oyun sadece çocukların yarattığı başka bir dünya değil, insanlık tarihi boyunca her yaş grubunun yaşamı beslemek ve yeniden ‘başka türlü’ anlamdırmak için ürettiği bir kültür. Oyun sadece bir eğlenme aracı değil, aksine yaşamın önemli bir parçası. Tam da bu nedenle insanlık tarihinin her aşamasında doğrudan ya da dolaylı olarak karşımıza çıkar. Arkeolojik anlamda oyunu yaşamın diğer ögelerinden ayırmak zor olsa da oyunun sanat, felsefe, iktidar, kahramanlık gibi alanlarla içselleştirilmiş bir bağı var. Aktüel Arkeoloji dergisi de “Neden oyun oynarız?” sorusundan yola çıkarak, oyun ve oyuncakların çağlar boyu süren hikâyesini arkeolojik öğelerle buluşturdu.
Dergide “Çağlar Boyunca Yaşamımızın Vazgeçilmez Unsuru Oyun” adıyla başlayan dosya konusunda, oyunun kaynak bögeleri şu cümlelerle gösteriliyor: “Oyunların ortaya çıkışı ve yayılımı göz önüne alındığında öncelikle Bereketli Hilal diye adlandırdığımız bölge olmak üzere Mezopotamya, Suriye (Levant), Mısır, İran ve Hindistan’ı da içine alan geniş bir coğrafya kaynak bölgeler olarak öne çıkmaktadır.”
Dergideki dosyada Kıbrıs’ın deniz ticaret yolunun önemli noktalardan biri olduğu için farklı oyunların merkezi haline geldiği bilgisi de şöyle paylaşılıyor: “Doğu Akdeniz’deki deniz ticaret yolunun üzerindeki önemi nedeniyle Kıbrıs’ı gösterebiliriz. Özellikle Tunç Çağı’ndan sonraki dönemlerde Anadolu’dan, Suriye kıyılarından ve Mısır’dan gelerek Kıbrıs’a yerleşerek adanın elitlerini oluşturanlar ile ticari amaçlarla Kıbrıs’a uğrayanlar tarafından değişik zamanlarda farklı oyunlar adaya gelmiştir. Ada ile olan ilişkilerin bitmesi veya farklı toplumların adaya gelmesiyle de oyunların gündemden düştüğü görülmektedir. Toplumlar değişik nedenlerden dolayı farklı oyunlar oynamışlardır.” Yaklaşık MÖ. 35 bine tarihlenen bir Neanderthal mezarında ele geçen mangala benzeri oyun masasındaki taş parçasının oyun masalarının ilk örnekleri olabileceğine dair bulguların olduğunun belirtildiği yazıda, ilk oyun masalarının Neolitik Döneme tarihlendiği bilgisi de yer alıyor. Dergide ayrıca Sıdıka Yılmaz’ın ‘Oyun ve Kültür’ başlıklı yazısı, Ahmet Uhri’nin hammaddesini doğadan alan oyuncakları anlattığı ‘Yoksa Bunlar Oyuncak Mı?’ isimli dosya da oyuncağın tarihine dair sürprizlerle dolu bilgiler veriyor.
Anadolu’daki oyun parçaları
Aktüel Arkeoloji’deki dosya konusunda Anadolu’daki eski örneklerden birisi olarak Çayönü işaret ediliyor: “Oyun parçaları olarak yorumlanan 22 adet düz tabanlı, kireçtaşından ince beyaz oyun taşları Anadolu’nun ilk örnekleri olarak gösterilebilir. Kilden küreler, koniler ve tetrahedralar (dört üçgen yüzlü), Yakın Doğu’daki diğer Neolitik yerleşim yerlerindeki düzenli buluntulardır. İşlevleri bilinmemekle birlikte popüler öneriler, bunların oyun parçaları veya sayaçları oldukları yönündedir. Oyun masaları daire, kare, dikdörtgen, kuş, kurbağa, akrep, vb. gibi farklı şekillerde ve ahşap, kemik, kil gibi çeşitli alzemelerden yapılmıştır. Küçük delikli oyun masaları söz konusu olduğunda oyun taşları genellikle başları kedi, at, maymun, köpek, çakal gibi hayvanlardan oluşan küçük çubuklar şeklinde olup bunlar çoğunlukla bozulabilir bir materyal olan ahşaptan, daha az olarak da kemikten yapılmıştır. Ur’da bulunan oyun masaları (yaklaşık MÖ 2500) sedef olduğu için sağlam bir şekilde günümüze kadar ulaşmıştır.”
Etiketler: aktüel arkeoloji