Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » Ne oldu bu kartpostallara?

Ne oldu bu kartpostallara?

Ne oldu bu kartpostallara?13 Ağustos 2015 - 04:08
Vahap Avşar'ın '70'lerin sonu '80'lerin başında yayınlanacak kartpostallar için çekilmiş, ancak basılmamış fotoğrafları büyük kartpostal formatında sergilediği 'Kayıp Gölgeler', 27 Eylül'e kadar Salt Beyoğlu'nda görülebilir
FİSUN YALÇINKAYA
 
Salt Beyoğlu, bugünden itibaren Vahap Avşar’ın 'Kayıp Gölgeler' adlı sergisini ağırlıyor. Sergide sanatçının AND Yayınevi’nin kartpostal arşivinden yayınevi için çekilmiş, ancak basılmamış fotoğraflar arasından yaptığı kişisel bir seçki yer alıyor. Böylece sergide kartpostal olması için kabul edilmemiş 50 fotoğraf sergileniyor. 1990’ların başlarından itibaren bu yayınevinin afişlerini farklı işlerinde kullanan Vahap Avşar, AND’ın kapsamlı bir kartpostal envanterine sahip olan koleksiyonunu 2010’da devralmıştı. Kartpostallar üzerine uzun yıllardır çalışan sanatçı konunun kendisi için önemini, "Sekiz 10 yaşımda resim yapmaya başladığımda, küçük bir şehirde Malatya’da, benim tek kaynağım bu kartpostallardı. Kırtasiyelerde kitapçılarda tebrik kartı ve kartpostalları görüp bunları alıp resim yapmaya başlamıştım. O yüzden AND kartpostallar çok önemli benim için neredeyse benim kişisel arşivim gibi. Daha sonra 1992'de bu kartpostalların arşivini bulup işler yapmıştım. Sonra uzun yıllar ABD'de New York'taydım ve Garanti Platform beni sanatçı rezidansına davet edince aklımdaki ilk proje yine bu kartpostallarla ilgili bir iş yapmaktı. Fakat bana ‘Artık kartpostal yapılmıyor,’ dendi. Peki, ne oldu kartpostallara? Bir ay sonra bu kartpostalların arşivlerini bulup ele geçirdim. Bana kartpostalları ve yayın haklarını belli bir ücret karşılığında devrettiler. Böylece yeniden çalışmaya başladım," diyerek anlatıyor.
 
 
Sergide yer alan görüntüler AND için çalışan fotoğrafçıların Türkiye'deki şehirleri, köyleri, kasabaları gezerek çektikleri karelerden oluşuyor. Vahap Avşar, kendi çektiği fotoğraflar yerine bulduğu bu kartpostalları kullanma sebebini şöyle açıklıyor: “Hepimiz dünyayı otobiyografik bir çıkış noktasıyla okuyoruz o zaten kaçınılmaz. Ama ben özellikle bunun üstüne gittim. Bu kişisel bir sanat yapma biçimiyle alakalı. Herkesin bir üslubu var. Kimi kendi fotoğrafını çeker, ya da yazı yazar ben de bunu seçiyorum. Türkiye’de tasarlanmış bir hayat yaşıyoruz. Bu ülke çok iyi tasarlanmış bir ülke. Bir ülkeyi, bir milleti bir ideolojiyi tasarlamışız. O yüzden de imgeler çok iyi kontrol edilmiş. Her devlet dairesinde asılabilecek resim sayısı bellidir onu biliyoruz. Fakat AND kartpostal gibi, ticari bir kurumun bile kendi kendine empoze ettiği bir kişisel disiplin var. Her şeyi basmamışlar yani. Çok iyi edit edilmiş bir arşivleri var. Bu fotoğrafların kartpostal olarak basılmamalarının sebebi de çoğunda acayip kurgular olması. 10 adam piknik yapıyor ya da dizilmişler poz veriyorlar falan. O yüzden mesela AND arşiv gibi bir arşiv varken bunu kullanmayı tercih ediyorum. Benim bunları kullanmamdaki mesele nasıl kurgulandı kim tarafından nasıl çekildi nereye dağıtıldı, nasıl sunuldu soruları. O yüzden hazır malzemeyi kullanmayı tercih ediyorum.”
 
 
Sergideki kartpostal olamamış fotoğraflar, 1970'lerin sonu 1980'lerin başına denk düşüyor. Aile üyelerine, sevgiliye, seyahatten, askerden yollanan kartpostalların Türkiye'deki önemi için Vahap Avşar, "Bizim kiliselerdeki Meryem Ana’mız yok ama evlerde asılı kartpostallarımız var. Atatürk kartpostallarımız var, ağlayan çocuk kartpostallarımız var... Bu ikonlar Türkiye sosyal hayatına mal olmuş," diyor. 27 Eylül'e dek görülebilecek sergi, bu karelerin hiç sergilenmemiş olmasından ötürü 'Kayıp Gölgeler' ismini alıyor.