Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » Müziğin ‘sevgi sembolü’ artık yok

Müziğin ‘sevgi sembolü’ artık yok

Müziğin ‘sevgi sembolü’ artık yok22 Nisan 2016 - 12:04 | Prince, kariyerinin bir kısmında 'sevgi sembolü' (sağda) olarak anılmak istemişti.
Hem imajı hem de müziğiyle ‘80’lerin sembollerinden biri olan Prince, son konserinden 5 gün sonra evinde hayata gözlerini yumdu
SELAY SARI
 
“Sevgili dostlar, bugün buraya şu hayat denen şeyi atlatmak için toplandık.” Prince’in 1984 tarihli albümü ‘Purple Rain’in açılış parçası ‘Let’s Go Crazy’, bu sözlerle başlıyordu. Nevi şahsına münhasır imajı ve müzikal tarzı ile müzik tarihinin efsanelerinden biri olan, 39 stüdyo albümüne imza atmış Prince, dün akşam Minnesota eyaletindeki Chanhassen şehrinde bulunan evinde hayatını kaybetti. Sanatçının ölüm nedeni henüz açıklanmazken, 16 Nisan’da Atlanta’da verdiği son konser öncesi gribe benzer semptomlara sahip bir hastalık geçirdiği, sağlığının bir süredir iyi olmadığı öğrenildi.
 
Prince, bir lakaptan ziyade Prince Rogers Nelson adıyla 7 Haziran 1958 tarihinde yine Minnesota eyaletinin Minneapolis şehrinde dünyaya gelen müzisyenin ilk ismiydi. Kendisiyle aynı ismi taşıyan babası bir piyanist ve besteci, annesi ise caz vokalistiydi. Prince ilk şarkısı ‘Funk Machine’i yedi yaşında babasının piyanosunda yazdı. Anne ve babası 10 yaşındayken ayrılınca, komşuları olan Anderson ailesiyle yaşamaya başladı ve ailenin oğlu Andre Cymone ile hem dost hem de müzik partneri oldu. Lisede bazı gruplarda çaldıktan sonra ilk albümü ‘For You’yu henüz 17 yaşındayken yayınladı. ‘Soft and Wet’ şarkısı dışında albümün tamamı Prince’a aitti, ayrıca albümde duyulan 27 enstrümanın hepsini de kendisi çalmıştı. 1979’da Andre Cymone’un da yer aldığı bir grupla ‘Prince’ albümünü çıkardı ve ilk platin plağına kavuştu. İlerleyen yıllarda 'Dirty Mind', 'Controversy' ve '1999' albümlerini çıkarırken, müzik ve imaj açısından tarzını iyice oturttu.
 
 
Prince’in kariyerinin altın yılı 1984 oldu. The Revolution adını verdiği grubuyla en iyi albüm listelerinin zirvesinden inmeyen ‘Purple Rain’i yarattı. Albümle aynı adı taşıyan şarkı, yine aynı ismi taşıyan filmde yer alarak Akademi Ödülleri’nin artık var olmayan ‘En İyi Şarkı Bestesi’ kategorisinin son kazananı oldu. Malum şarkının yanı sıra ‘When Doves Cry’, ‘Let’s Go Crazy’ ve ‘I Would Die 4 U’ gibi hepsi başyapıt mertebesinde şarkılarla dolu albüm, iki Grammy ödülü de aldı. ‘Purple Rain’ Prince’in vokal yeteneğinin yanı sıra mükemmel bir gitarist de olduğunun kanıtıydı.
 
‘Purple Rain’i hemen ardından gelen ‘Around the World in a Day’ eleştirmenlerin hışmına uğradı. Albümün ilk single’ında ‘Bu yerin rengi sevgi, burada kural yok’ kelimeleriyle anlatılan ‘Paisley Park’, Prince’in kayıt stüdyosu da bulunan evine verdiği isimdi. Daha sonra çıkardığı ‘Parade’, ‘Sign o’ the Times’, ‘Lovesexy’ gibi albümlerle bir yandan eleştirmenlerin tekrar takdirini kazanırken, imajı da gitgide daha androjen bir çizgiye kayıyordu. Tim Burton’ın çektiği ilk ‘Batman’ filminin müzikleri de Prince’e teslim edildi. 1991’de bu kez The New Power Generation adını verdiği yeni grubuyla bir başka önemli albümünü, ‘Diamonds and Pearls’ü kaydetti. 1994’te, daha önce bir albümünün kapağında kullandığı ‘sevgi sembolü’nü isim olarak aldı ve ‘The Artist Formerly Known as Prince’ (Önceden Prince Olarak Tanınan Sanatçı) olarak anılmaya başladı. 2000 yılında Prince ismine geri döndü.
 
 
Prince, ‘80’lerin en önemli sembollerinden biriydi. Birçok evlilik yapmasına karşın muğlak tutmayı başardığı cinsel kimliğiyle; funk, rock, R&B, elektronik gibi türleri karıştırarak yarattığı Minneapolis sound’uyla ve videolarından bile enerji taşan müthiş sahne performansıyla adını silinmemek üzere müzik tarihine yazdırdı.
 
"İnternet bitti"
 
Prince, son 10 yılda internete karşı yürüttüğü mücadeleyle ön plana çıktı. Şarkıları, fotoğrafları, videoları, kısacası kendisiyle ilgili her türlü materyalin izinsiz olarak internette bulunmasına son derece karşıydı, bu mecrayı doğru bir tanıtım alanı olarak görmüyordu. 2010’da ise ‘internetin tamamen bittiğini’ ilan etmişti. Guardian’ın müzik yazarı Alexis Petridis’e geçtiğimiz kasım ayında verdiği bir röportajda, kararının arkasında duruyordu: “Bir müzisyen olarak, internetten zengin olma imkanının bittiğini anlatmak istedim. Dijital satıştan zengin olan birini gördün mü? Halbuki Apple bayağı iyi durumda.”