Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » Mimarlar toplumsal sorumluluğa davet ediyor

Mimarlar toplumsal sorumluluğa davet ediyor

Mimarlar toplumsal sorumluluğa davet ediyor30 Mayıs 2016 - 01:05
Venedik’teki bienalin ele aldığı temaların başında göç, barınma ve sığınmacıların yaşam alanları geliyor. Şilili küratör Aravena ‘Mimarlık sosyal sorunlardan uzak kalamaz’ dedi
FİSUN YALÇINKAYA / VENEDİK
 
"Mimarlık, insanların yaşadıkları yerlere biçim vermektir. Bundan daha karmaşık bir mesele değil, ama bu kadar kolay da değil," Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi’nin ülke pavyonları haricindeki ana sergi kısmında bu cümleyle başlayan bir yazı yer alıyor. Yazı serginin teması olan ‘Cepheden Bildirmek’ başlığını açıklamaya, tartışmaya açmaya çalışıyor. Venedik’te 27 Kasım 2016’ya dek mimarları, şehir yöneticilerini, mimarların iş birliği ettiği iş dünyasından isimleri, sanatçıları, meraklıları ve basın mensuplarını ağırlayacak bienal bu kez, en iddialı ve ateşli yıllarından birini yaşıyor. Sebebi biraz, ucuz sosyal yapıları en demokratik şekillerde tasarlayarak ünlenen Şilili küratör, mimar Alejandro Aravena… Biraz da tüm dünyanın içinde bulunulan krizlere çözüm bulmaya çalışması. Bu çözüm bulma çalışmaları sırasında da, çok uluslu şirketlerin, kullanışlı yapılara acilen ihtiyacı olan milyonlarca insanın ve entelektüel çevre mimarlık dünyasında kesişiyor. Bu kesişimdeki insanların meselelere kayıtsız kalması düşünülemez… Zira kayıtsız kalınırsa Venedik Bienali kadar büyük bir vitrinde bunun hakikaten kötü görüneceğini kestirmek zor değil.
 
Alejandro Aravena ve Paolo Baratta Venedik'te.
 
Bienalin ele aldığı temaların başında kuşkusuz göç, barınma ve sığınmacıların yaşam alanları geliyor. 19 milyondan fazla mülteci göç halindeyken, Akdeniz’de mülteciler hayatlarını kaybederken düzenlenen ilk bienal bu yılki değil maalesef… Bunu bienal yolundaki bir köprüye önceki bienallerde de spreylenmiş olan ‘Anonim devletsiz göçmenler pavyonu’ yazısı da hatırlatıyor. Ancak bu yıl Paolo Baratta ve Aravena da güçlü şekilde göç meselesine dikkat çekiyor.  Basın toplantısında konuşan bienalin başkanı Baratta, “Teknolojinin tutsağı olmayalım, onu bir araç olarak kullanalım. Ama sadece sihirli bir dağda yaşayanlar değil, tüm insanların kullanabileceği bir araca dönüştürelim onu,” çağrısında bulundu. Aravena ise, güç sahiplerine yönelttiği çağrısında şehirleşmelerdeki hoyratlığı ve banalliği eleştirdi. Sonrasında, kurumsal mimarlık şirketlerinin, topluma katkı sağlamak yerine sermayeye hizmet ettiğine vurgu yaptı. Mültecilerin yaşayacağı yapılar ve şehirlerdeki demokratikleşmenin önemine işaret ederek, “Mimarlığın bugün sosyal sorunlardan uzak kalması söz konusu olamaz,” dedi.
 
Ana sergide bu yıl Turner Ödüllü Assemble Grubu'ndan adı duyulmamış mimarlara çok sayıda isim birkaç temel konuya odaklandı: yer edinme, barınma, göç, mülteciler ve şehir. Ana sergi projelerindeki çeşitlilik mimari dünyasının halen tek elden yönetilmediğini görmek açısından da ümit vericiydi. Bu birkaç mesele ele alınırken, geri dönüşüm, gezegenin sürdürülebilirliği, yaşamsal koşulların demokratik yollardan nasıl belirleneceği de işin içine katıldı. Ülke pavyonlarında da benzer konular yer verildi. Mimari yapıların inşa süreçlerindeki işçi ölümleri de gündeme geldi.
 
Bienalden ayrılırken mimarlık cephesinden herkesin, olup bitenin farkında olduğu ve çözüm aradığı hissine kapılmamak elde değil. Tüm bu gündeme gelen konulara acil çözüm ihtiyacı, Aravena’nın seslendiği, mimarların yapı yapmak için ihtiyaç duyduğu güç sahiplerine de ulaşır ulaşmasına ondan da eminiz. Ama o sahip oldukları güçler, onların harekete geçmelerine yarar mı, bilemeyiz.