FİSUN YALÇINKAYA

 

1960 ve 70’li yıllardaki eserleriyle tanınan Alman sanatçı Joseph Beuys’un, dünyanın insan yaratıcılığını öldüren olağan durumuna karşı verdiği mücadelesinde, ürettiği en meşhur işlerden biri 1974 tarihli “I like America and America likes me/ Amerika’dan Hoşlanıyorum ve Amerika benden Hoşlanıyor”dur. Joseph Beuys’un bir vahşi kır kurduyla yaşadığı günlerden oluşan bu ‘happening’ eseri Beuys’un hayatında dönüm noktası olan bir hikayenin imkansız tekrarı gibidir. Beuys’un bu eseri pek çok farklı açıdan değerlendirilebilir ama biz bu iki hikayeyi olduğu gibi anlatmayı deneyelim. Beuys, II. Dünya Savaşı sırasında Alman Hava Kuvvetleri’ne katıldı. 16 Mayıs 1944`te Kırım'a düşen uçaktan ağır yaralı olarak kurtarıldı. Uçağın düştüğü yerdeki Tatarlar, Beuys’un vücudunu yağ ve keçeyle sararak onu soğuktan kurtardı. 30 yıl sonra Beuys, New York’a keçeye sarılı halde iniş yaptı. Ambulansla Rene Block Gallery’nin bir odasına getirildi. Birkaç gün vahşi bir kır kurduyla bu odada yaşadı. Birbirlerini izlediler, oturdular, kır kurdu Beuys’a birkaç küçük saldırı da gerçekleştirdi tahminimize ve anlatılanlara göre. Sonunda bir sedyede yeniden ambulansla oradan ayrıldı. Beuys’un açıklaması, “Kendimi izole etmek, tecrit etmek, Amerika’nın kır kurdu dışında hiçbir şeyini görmemek istedim,” oldu.