Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » İznik çinileri Ertegün müzikleriyle canlanırsa

İznik çinileri Ertegün müzikleriyle canlanırsa

İznik çinileri Ertegün müzikleriyle canlanırsa21 Eylül 2015 - 10:09 | Theaster Gates'in İstanbul Bienali için gerçekleştirdiği işi, Ahmet Ertegün'ün Atlantic Records'ından çıkan caz plaklarının çalındığı bir seramik dükkanı. Fotoğraf: Sahir Uğur Eren
ABD’li güncel sanatçı Theaster Gates’in 14. İstanbul Bienali’ndeki eseri, bir seramik dükkânı. Dükkânda tarihi bir İznik çinisi sergileniyor, bir yandan seramik kaplar yapılıyor, bir yandan da Ahmet Ertegün yapımcılığında çıkmış sanatçı arşivinden Atlantic Records plakları çalıyor. İlginç eserin hikayesini sanatçıdan dinledik
FİSUN YALÇINKAYA
 
Balıkçıların denize akşamdan attıkları ağları toplamak için sabahın ilk ışıklarıyla açılmaları gerekir, en verimli an, güneşin doğduğu andır, bu kez sanatta da böyle oldu. 36 mekânda yer alan eserleri, ‘Tuzlu Su’nun şekillendirdiği, balık tutmak üzere ciddi söyleşilerin düzenlendiği 14. İstanbul Bienali de işte böyle erken saatte bir denize açılışa sahne oldu. Sanatçı Theaster Gates, mecazen ‘ağlara takılanları’ toplamak için, bienalin ilk günlerinde oldukça küçük bir kitleyi, sabah 06.30’da bir tekneyle Karadeniz’e doğru bir yolculuğa çıkardı. Sabah soğuğunda hazır bulunduğumuz teknede Burhan Öçal,  ABD’li caz bestecisi Corey Wilkes ve kendisinin yer aldığı üçlü bir performans gerçekleştirdi. Sanatçı, tekneyi, üçüncü köprü inşaatının altına getirip, buradan geri çevirdi.
 
Burhan Öçal, Corey Wilkes ve Theaster Gates, bienal kapsamında teknede bir performans gerçekleştirdiler. Fotoğraf: Fisun Yalçınkaya
 
42 yaşındaki Gates, Şikago’da yaşayan ve üreten bir sanatçı ve akademisyen. En tanınmış projelerinden biri olan Dorchester Projects kapsamında yaşadığı şehir Şikago’da harap halde bir binayı alıp kültürel merkeze dönüştürdü. İstanbul’daki esas projesi ise bu tekne yolculuğu değil, Tophane’de Boğazkesen Caddesi No: 106'da bulunan 'Blues'un Üç veya Dört Tonu' adlı bir ‘dükkan'. Dışarıdan sıradan bir seramik dükkanı gibi gözüken bu mekânda 17. YY.’dan kalma İznik çinileriyle bezenmiş bir tabak sergileniyor. Bir yandan Gates ya da asistanları çömlekler yapıyor. Arka planda ise ABD’de siyah müziği öne çıkaran en önemli yapımcılardan olan Ahmet Ertegün’ün elinden geçen plaklar çalıyor. Üst katta da İznik çinileriyle ilgili slaytlar gösteriliyor. Kıymetli İznik çinisini ayağımıza getirerek değer, üretim, emek gibi pek çok konuyu sorgulayan eseri, "Emeğim benim protestomdur," diyen sanatçısına sorduk.
 
Theaster Gates. Fotoğraf: Hüseyin Özdemir
 
Dükkan projenizde nasıl yola çıktınız?
 
Tophane'de çok fazla dükkan vardı ben de bir dükkan yapmak istedim. Tıpkı onlar gibi işleyen ama farklı bir noktaya işaret eden bir dükkan... Şehrin kanını taşıyan bir iş olsun istedim. Yeniden isim koymam gerekseydi ismini 'İznik meditasyon merkezi' yapardım. Çünkü benim için bir anlamda öyleydi. Sadece benim için değil diğer insanların da bu konuda meraklı olup gelip keşfetmelerini istiyorum. Burada bir eleştirel saygı duruşu da söz konusu, İznik çinilerine yönelik… Kendi tarihimi, diğer Doğu gelenekleriyle ilgili çalışmalarımı bu Osmanlı tekniğiyle bir araya getiriyorum.
 
Ahmet Ertegün’ün önemi nedir projede?
 
Vurgulamak istediğim şey bireylerin diğerlerinin dünyasını nasıl şekillendirdiği. Bu İznik tekniğiyle seramik yapmak da olabilir, Ahmet Ertegün örneğindeki gibi önemli Afro-amerikan müzisyenleri gündeme getirmek de olabilir. Neden Türkiye’den biri New York’ta Harlem’de siyahların müziğiyle uğraşır ve neden ABD'li siyah bir adam Türkiye’de İznik çinileri yapar? İşte bu beklenmedik durumların bazıları aslında benim yaşama sebebim ve çok gerekliler. Ve Ahmet Ertegün'ü bu müzikleri çalarak kutlamak, onurlandırmak istedim.
 
İznik çinilerini seçmenizin nedeni nedir?
 
Üretim bakımından daha hızlı hareket ettikçe, dünya hızlandıkça, yavaş üretimi hatırlamak da çok önemli... Yavaş üretim dünyadaki en güzel şeylerin yapılmasına sebep oluyor. Her şey hızlandıkça ben yavaşlamaya çalışıyorum.
 
Bu yılki bienali nasıl yorumluyorsunuz?
 
Carolyn’i sanatçı tercihi için tebrik ediyorum ama gerçekte bu kadar düşünceli, dikkatli oldukları için sanatçıları kutluyorum. Kimilerine yakın kimilerine uzak gelecek bir konuyu ele alıp sihir yapmaya çalışmaktı yaptıkları. Ve çok fazla sihirli an vardı. Bir yandan da sanki hepimiz okuldayız ve ödevimizi teslim ediyoruz gibi hissediyorum.
 
The Guardian’da hakkınızda bir yazıda, dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalıştığınız söyleniyor, bu doğru mu?
 
Böyle değil tam olarak. Dünyaya karşı sorumluluğumuz olduğuna inanıyorum, çalışmak, kimseyi incitmemek için elimizden geleni yapmak ve diğerlerine yardım etmek için. Dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalışmak, benim hedefim değil, yaptıklarımın yanında oluşan bir durum. Ama sanatım dünyayı daha iyi bir yer yapmaya çalışmıyor. İznik seramikleri yapmaya çalışıyor. Benimle çalışan tüm genç insanlar ve ben belki bu projeden sonra daha iyi olacağız.
 
Kentsel dönüşüm temel meselelerinizden biri. Nasıl görüyorsunuz tüm dünyadaki kentlerdeki bu değişimi?
 
Şehirlerin değişimi bir şehrin doğasıyla ilgili… Ama eğer değişim bazılarını gözetiyor bazılarını umursamıyorsa, turistlere yer açıp şehirde yaşayanlara açmıyorsa, zenginlere yer açıp fakirlere yer açmıyorsa bu sorunlu. Bence şehirlerin değişmesinde sorun yok bu şehir binlerce yıldır farklı sebeplerden değişiyor ama dünyanın git gide sadece zengin olanı umursaması beni korkutuyor.
 
Kendinizi aktivist mi sanatçı mı olarak görüyorsunuz?
 
Aktivist bir şeyler yapan biri olmalı. Ben bir sanatçıyım bunun yanı sıra sanatım politik şeylere dokunmak zorunda değil ama dokunmaktan da korkmuyor.