Elbette özellikle Sakıp Sabancı Müzesi’nin Boğaziçi’nin en güzel köylerinden biri olan Emirgan’daki konumu. Her zaman aklımda Boğaziçi ile ilgili kapsamlı bir proje yapmak vardı. Müzenin Boğaz’daki konumu nedeniyle, bu projeyi gerçekleştirmek SSM’nin görevi diye düşünüyordum. Öte yandan 2012’deki kuruluşumuzun 10. yılı vesilesiyle, 300 parçalık bir arşiv satın almıştık. Baltalimanı ile İstinye Koyu arasındaki bölgeye ait, 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl ortası arasına tarihlenen, çeşitli arşiv belgesi geçti elimize. Arşivi çalıştıkça, Osmanlıca, Fransızca, Rumca ve Ermenice belgelerin tercümeleri tamamlandıkça, kendimizi mahallenin geçmişine gidip dönerken bulduk. İstanbul’da ve özellikle Boğaziçi’nde yaşayan, çalışan, günlük ziyaretler yapan herkes, kentin ve Boğaz köylerinin geçmişini bilmek ister diye düşünüyoruz.
Bu konuşma dizisi içinde ne gibi konular ele alınacak? Nelere dikkat çekilecek?
İlk konuşma, programa bir giriş niteliğinde olacak. Yüksek Mimar Dr. M. Sinan Genim, prehistoryadan bugüne İstanbul’u ve kentin yaşadığı değişimi anlatacak bize. Biliyorsunuz, Sinan Genim, 4 cilt halinde yayınladığı kapsamlı fotoğraf albümleri ‘Konstantiniyye’den İstanbul’a’ ile bize emsalsiz bir belge yığını sundu. Eylül ayından itibaren ise, her ay farklı bir konuya odaklanacağız.
Emirgan Çınaraltı Kahvesi, 1950'ler. SSM Emirgan Arşivi Etkinlikte yer alacak isimlere örnek verebilir misiniz?
Programı, İstanbul’u, özellikle de Boğaziçi’ni en iyi tanıyanların başında gelen kültür adamı Dr. M. Sinan Genim ile hazırlıyoruz. Üniversitelerimizin tarih, sanat tarihi, mimarlık bölümlerinden akademisyenleri konuk edeceğiz. Aralarında Prof. Dr. Zeynep İnankur, Prof. Dr. Tülay Artan, Prof. Dr. Baha Tanman, Dr. Büke Uras var. Elbette edebiyat söz konusu olunca Doğan Hızlan, alaturka müzik alanında Ersu Pekin bizimle birlikte olacak. Boğaziçi’nin köklü ailelerinden konuk konuşmacılarımızı ağırlayacağız.
Boğaziçi’nde geçen okurlarla paylaşabileceğiniz bir anınız var mıdır? Bizlerle paylaşır mısınız?
Boğaziçi, çocukluğumun geçtiği yer. O yılların Yeniköy’ü tam bir yazlık semt karakteri taşıyordu, yıl boyu kalanlar sınırlıydı. Tek tük yalı sakini, Türk ve Rum balıkçılar ve ailelerinin, bazı esnafın yaşadığı sakin semt, yaza doğru hareketlenir, müzik sesleri ile canlanırdı. O günlerin sakinliğini anlatmak için, ilkokula bisikletle gittiğimi hatırlamak bile, geçirilen değişimi belki açıklıyor.
Sakıp Sabancı Müzesi'nden Boğaziçi, 2012. Fotoğraf: Cemal Emden