Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » İktidar için kurulmuş yaşam alanları

İktidar için kurulmuş yaşam alanları

İktidar için kurulmuş yaşam alanları03 Şubat 2017 - 06:02
Hasan Deniz'in 18 Şubat'a kadar Öktem&Aykut Galeri'de görülebilecek fotoğraf sergisi 'Rahat Bahçe', hayvanat bahçelerinin kuruluşuna, işlevine ve simgelediklerine bakıyor
FİSUN YALÇINKAYA
 
İnsansız fotoğraf serileriyle tanınan sanatçı Hasan Deniz, Öktem& Aykut Galeri’de 'Rahat Bahçe' adlı fotoğraf sergisi ile yer alıyor. 18 Şubat’a dek sürecek serginin ismi, Midilli’deki Türkiye’den oraya göçmüş Rumlara ait bir deyişten geliyor. Bugün belli bir yaşın üzerinde olanların hatırladığı, ilk nesil, mezarlıklara ‘rahat bahçe’ diyor. Sergide de rahat ve huzurlu, iyi bakıldıkları ama hapis kalacakları yerde ömürlerini geçiren hayvanların yaşam alanlarına, yani hayvanat bahçelerine odaklanılıyor. Hasan Deniz, sergide hayvanlardan çok insan eliyle onlar için inşa edilmiş alanları gösteriyor. İnsanın, kendi dışındaki canlıları incelemeye alarak egemenliğini ilan ettiği mekânlarda bıraktığı izler fotoğraflarda göze çarpıyor. Sergi üzerine Deniz’le sohbet ettik.
 
 
Hayvanat bahçelerini fotoğraflama fikriniz nereden çıktı?
 
Fotoğrafa bakışım mekânlarla çok ilgili. Milli Reasürans Sanat Galerisi’ndeki ‘Alte Liebe’ adlı sergimde zaman ve mekân üzerinden bir hesaplaşma vardı. Bu sergi onun devamı gibi olmasa da yine mekân sorgusundan çıkan bir seri. Bu mekânlar tamamen bir amaç üzerine kurulmuş. Sahip olma, bir şeyleri kontrol altında tutma, iktidar sağlama güdüleriyle, keyifli, merak giderici yerler olarak tasarlanmış bir takım yaşam alanları… İlk başlangıç noktam ve aradaki geçiş mekândı. Bu seriye öyle devam ettim. Diğerine sunulmuş, yalan bir mekândı hayvanat bahçeleri. Oradan başladım.
 
Peki, nereler var hangi hayvanat bahçelerini dâhil ettiniz?
 
Bu söz konusu kurulmuş mekânların garabet, acınacak görünümlülerinin dışındakileri seçtim. Daha şık yapılmış, uğraşılmış, para, emek ve akıl harcanmış olanlarını tercih ettim. Sefil bir hayvanat bahçesi buna uymazdı. Çünkü buradaki amaç hayvanlara ne sefil bir hayat yaşattığımızı göstermek değil. Öte yandan, bunun hayvanlar için ideal bir hayat olduğunu herhalde vicdanı olan hiçbir insan düşünmez. Burada o yüzden iyi veya kötü olduklarını tartışmıyoruz. Serideki ana fikir kurgulanmış yaşamı göstermek olduğu için, biraz daha şık olmalıydı hayvanat bahçeleri. Amsterdam, Berlin, Lyon, Brüksel ve Paris hayvanat bahçeleri var. Kimi şehrin çok merkezinde, belli bir coğrafya tasarlanarak kurulmuş yapay alanları gösteriyor. Birebir ve çok doğal yapılanlar da beni ilgilendirmiyordu aynı sebepten. Çünkü ben mimari ögeleri ve tuhaflıkları da göstermek istedim.
 
İnsanın hayvan üzerine, öteki üzerine uyguladığı iktidarın bir temsili burada hayvanat bahçeleri… Sizin için nasıl bir süreçti bu seriyi hazırladığınız zaman?
 
Ben o mekanı tüketen herhangi biri ya da bir turist gibi, günübirlik gittiğimde o mekanı yaşayacağım bir mesafeyle çalışmak istedim. Bu şehirlerde yaşayan ve ilgili bir insan olsaydım muhtemelen bazı hayvanları tanıyacaktım. Örneğin, İzmir’de hayvanat bahçesindeki fil Bahadır’ı herkes tanırdı, öldüğünde arkadaşlarımla birbirimize başın sağ olsun mesajları attık. Onun gibi buradaki hayvanlar da tanınan hemşeriler, karakterler. Ben ise tamamen dışarıdan gelen, oradaki hayvanlardan çok yaşadıkları alanlarla ilgilenen bir tanıklık süreci yaşadım. Seride hiç bir hayvanın yer almadığı alan fotoğrafların bulunması bu yaklaşımdan dolayıdır.
 
 
Genel anlamda fotoğrafa bakışınızı nasıl anlatırsınız?
 
Benim sergilenmiş bütün işlerimde insansızlık dikkat çeken bir unsur. İnsan neredeyse hiç yok. Serilerimde hikâyeleri; orada yaşanmış zaman, olayların bıraktığı izler ve mekânda bıraktıkları birtakım ipuçları üzerinden anlatmaya çalışıyorum. Mekânlar benim için çok değerli. Sonraki fotoğraflarımda da mekân yine önemli olacaktır tahmin ediyorum. Kendini daha çok dinlediğin bir hesaplaşma gibi geliyor bana mekân çekmek. İnsan olduğunda bambaşka bir şey anlatma hikâyesi çıkıyor, ben kendi kendime kaldığım halini tercih ediyorum.
 
 
Hayvan heykelleri mekânın parçası olmuş
 
Seride maymunlara dair iki eser var. Onlar hakkında neler söylemek istersiniz?
 
Maymunlar gezerken de bizimle en çok iletişim kuran, göz teması kuran tuhaf hayvanlar. Bakınca dışarıdan yine en çok acı çektiğini, hareketleri, sıkılmışlığı bazen çığlıklarıyla anlatan hayvanlar. Bir de elbette insana çok benzedikleri için de etkileyici. Ama benim amacım hayvan fotoğrafları değil, mekânlardı.