Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » Büyükada'nın altı üstü sanat

Büyükada'nın altı üstü sanat

Büyükada'nın altı üstü sanat04 Eylül 2015 - 10:09
14. İstanbul Bienali bu yıl tarihinde ilk kez Büyükada'daki mekanlarda eser sergiliyor. Dün düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıtılan mekanlar arasında Troçki'nin bir dönem yaşadığı ev de var
Fisun Yalçınkaya
 
İKSV'nin düzenlediği İstanbul Bienali ilk kez Büyükada'da yer alan eserleri de kapsıyor. Birbirinden ilginç mekanlardaki eserlerle ada, dev bir sanat sergisine dönüşüyor. Dün düzenlenen bir basın toplantısıyla tanıtılan mekanlar arasında Büyükada Halk Kütüphanesi, Splendid Palas Oteli, Rizzo Palas, Mizzi Köşkü, Çankaya 57, Troçki Evi ile bienal süresince iskelede kalacak Kaptan Paşa Deniz Otobüsü yer alıyor. Deniz otobüsünün içini sanatçı Marcos Lutyens, hipnoz seanslarının yapılacağı bir mekana çeviriyor. Büyükada Halk Kütüphanesi'nde ise Merve Kılıçer'in mitolojiden günümüze kadına yüklenen anlamları araştırdığı gravür serisi yer alıyor. Ancak en çok merak edilen eser Adrian Villar Rojas'a ait. Genç sanatçı Troçki'nin bir dönem yaşadığı evin önündeki denizin içine yerleştirdiği büyük hayvan heykelleriyle bienale katılıyor. Troçki ayrıca Splendid Palas Oteli'nde yer alan William Kentridge’in eserine de ilham veriyor. Otel, sanatçının Leon Troçki’nin 1929 ve 1933 yılları arasında Büyükada’da geçirdiği sürgün yıllarından ilham aldığı çok kanallı ses ve görüntü yerleştirmesine ev sahipliği yapıyor. 
 
Dün ayrıca aynı otelde bienali şekillendiren Carolyn Christov-Bakargiev, Orhan Pamuk ve sanatçı William Kentridge'in katıldığı bir konuşma düzenlendi. Konuşmanın başında Orhan Pamuk kendisini çocukluğundan bu yana yazlarını geçirdiği ve son beş yıldır da yaşadığı Büyükada'nın yerlisi olarak gördüğünü belirtti. Ayrıca turizmin git gide artmasının adada sıkıntı yarattığını da söyledi. Konuşmada birbirlerinin eserleri üzerinde duran Orhan Pamuk ve Kentridge'e Christov-Bakargiev soru ve yorumlarıyla katıldı. Ardından üçlü, konuşmada balık tutmaktan bahsetti. Christov-Bakargiev, "Bugünkü konuşmanın başlığı balık tutmak. Troçki adada balık tutmaktan çok hoşlanıyordu. Sürgünde her an öldürülebilecek birinin tekneyle sakince balığa çıkması çok etkileyici," dedi. Kentridge ise balık tutmanın bilinç ve biliçaltı ilişkisine benzediğini söyledi. Orhan Pamuk da buna yanıt olarak, "Kentridge bilinç ve bilinçaltından bahsetti. Ben de kelimeleri yakalamaya çalışan sabırlı bir balıkçıyım. Şu an kısa bir romanı bitirme aşamasındayım. Hemingway'in 'İhtiyar Adam ve Deniz' kitabını tekrar tekrar okuyorum. Bu kitap için balık ya da balıkçı hakkında değil Hemingway'in kendisi hakkındadır denir. Burada sabırla devam eden bir balıkçı vardır. Yazarın sabrı da böyledir," dedi. Bienal kamuya açık ücretsiz çok sayıda konuşmayla 1 Kasım'a dek sürecek. Ayrıntılı bilgi için 14b.iksv.org
 
 
Orhan Pamuk, Carolyn Christov-Bakargiev, William Kentridge.
 
 
Orhan Pamuk:
 
"Duşta şarkı söyleyen adam gibi resim yapıyorum"
 
Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, bienalde yer alan eserleriyle ilgili Milliyet'e yaptığı açıklamada, "'İstanbul' adlı özyaşamöyküsel kitabımda da yazdığım gibi ben ressam olmak istemiştim. Sonra bilinçli bir şekilde yazar oldum ve içimdeki ressamı da öldürdüm. Fakat son 10 yıldır, içimdeki 'şikayetçi öldürülmüş ressam' birden canlandı. Resim yapmayı hiçbir zaman bırakmadım ama özellikle son 10 yıldan beridir resim yapıyorum. Bu bienalde hem Masumiyet Müzesi ki orası bana göre bir sanat eseridir, enstalasyondur, edebiyatla çağdaş sanatın iç içe geçtiği bir şeydir, bienalde kullanılan bir yer oldu hem de benim aslında sergilemek için yapmadığım kendi zevkim için yaptığım, not defterleri mi desek resim defterleri mi desek, bunlardan bazıları İstanbul Modern'in alt katında sergileniyor. Onları utana sıkıla sergiliyorum. Bienalde yaptığım resimleri ilk defa ziyaretçilere gösterebildiğim için hem utanıyorum hem de gizli gizli memnun oluyorum," dedi. Resimlerini nasıl kurguladığına dair sorduğumuz soruya ise, "Ne yaptığımı bilmiyorum aslında. Ressamlığın zevkli yanı ne yaptığını bilmeden devam etmek. Aslında ressam olarak, sanatçı olarak daha özgürüm. Daha az düşünüyorum ne derler diye. İçimden geldiği gibi, duşta şarkı söyleyen adam gibi resim yapıyorum. Hesaplayan, sonuçları düşünen bir adam gibi de yazı yazıyorum. Resim yaparken daha mutluyum, yazı yazarken daha akıllı hissediyorum kendimi," diyerek yanıt verdi.