Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » Bizi götürdüğü yer aynı cennet

Bizi götürdüğü yer aynı cennet

Bizi götürdüğü yer aynı cennet06 Mart 2015 - 11:03
Ressam Selim Cebeci yeni sergisi 'Evden Notlar'la Ankara Galeri Nev'de sanatseverlerle buluşuyor. Cebeci, sanatın tüm disiplinlerinin bizi aynı cennete götürdüklerini vurguluyor
FİSUN YALÇINKAYA 
 
Resimleri için genellikle foto-gerçekçi denen 1948 doğumlu ressam Selim Cebeci, yaklaşık 10 yıllık bir aradan sonra Ankara'da bulunan Galeri Nev'de yeni sergisi 'Evden Notlar'ı açtı. Sanatçının diğer disiplinlerle ilişkisi resimle kurduğu ilişki kadar güçlü. Özellikle edebiyatla. Bu sergide yer alan 'Okumalar' serisinde, Galeri Nev’in arşivine ve kütüphanesine ayrılan alt katında neredeyse yukarıdan bağımsız bir sergi olarak kuruluyor. Ressamın okuduğu üç kitap ve bu kitaplar üzerine aldığı 'görsel' notlardan oluşan seri, ressamın edebiyatla ilişkisini gösteriyor. Murathan Mungan'ın 2002'de 11. baskısını yapan 'Kırk Oda' kitabının kapağı için özel bir resim çizen Cebeci'nin 1998 yılında İstanbul’da Yapı Kredi Sanat Galerisi’nde açılan ilk sergisinin katalog metnini Orhan Pamuk kaleme aldı. Ressamla son sergisi üzerine konuştuk.
 
Resimlerinizdeki kompozisyonların belirlenmesinde mimarlık eğitiminizin etkisi var mı?
 
Sanatsal bir ürünün, gerçek anlamda bir sanat yapıtı sayılabilmesi için tasarlanma aşamalarının her adımının dikkatle seçilmesi gerekir ki, o da işi yapanın marifetinden ibarettir. Sanatçının bu uğraşı verirken hangi eğitsel araçlar ve onların olanaklarıyla yol almış olabileceği artık bitmiş sayılabilecek yapıtı sonradan izleyen kişinin aklını hep kurcalamıştır. Zaten sanatsal yapıt tam da o sırada aşağı yukarı tamamlanmış olur. O yüzden hangi disiplinin benim sanatıma katkısının olmuş olabileceğini düşünmeyi çoktan bıraktım.
 
"Haydarpaşa-Kadıköy".
 
Resimlerinizdeki iç ve dış mekanlarınızı seçip kompozisyonlarınızı kurarken, neler sizi etkiliyor?
 
Bu benim sezgilerimle ve aradığıma dair beklentilerimle ve de 'zamanın' neredeyse dokunulabilecek kadar billurlaşmasıyla ilgili bir durum. Etkiler kendileri geliyorlar, ben de onların gölgelerini dikkatlice yerlerine yerleştirmeye gayret ediyorum.
 
Mekanların ve insan figürlerinin toplumsal hayata ilişkin bir göndermeleri var mı?
Cansız nesnelerin birbirleriyle ilişkisi hatta canlıların da onlara katılması, 'nesneleşmeleri' benim görsellik alanım. Gerisini düşünmem gerekmiyor. Herkese kendi bilinciyle yorumlayabileceği çok yalın bir görsellik sunmaya çalışıyorum.
 
Sergileriniz arasında uzun yıllar var. Bunun nedeni nedir? Bir sonraki sergi için de bu kadar uzun bir ara mı olacak?
 
Sergilerimden sondan bir önceki sanki daha dünmüş gibi. Bir sonraki ise yarın değil, her halde anlaşılır sanırım.
 
'Evden Notlar', 'Komşular', 'Okumalar', başlıklarını neye göre belirlediniz?
Birbirlerinden ayrılabilmeleri için isim vermek gerekiyor ister istemez. Aslında olabildiğince basitleştirebilmeye çalışıyorum, eskilerin yaptığı gibi. Onlar resimdeki neyse onun adını verirlerdi ve iş biterdi, hikayesini yazmazlardı.
 
Cebeci, 'Evden Notlar'da sergilenen bir eserin önünde.
 
Sizi Foto Gerçekçilik'e yönlendiren sebepler nelerdi?
 
Benim 'Foto Gerçekçi' olduğumu düşünenler var, sadece o kadarını söyleyebilirim. Belki "fotograf" çekmeyi de çok sevdiğim için bunu hak etmişimdir. 
 
"Edebiyatın muazzam etkisi"
 
Edebiyat yazarlarının kitapları için kapak çalışmalarınız da oldu. Bu sergide de 'Okumalar' adlı bir başlık var. Edebiyatla resminiz arasındaki ilişki için neler söyleyebilirsiniz?
 
Bugüne kadar yaptıklarımla daha çok edebiyatçı yazarlar yakınlık kurdular, bu soruyu onlara sormak daha doğru olur. Ama gerçek şu ki, edebiyatın da sinemada olduğu gibi resimsel hafızamızda ve bilinçaltımızda muazzam etkisi var. Büyük yazarları okurken onların görüneni veya görünmeyeni nasıl anlatabildiklerini kıskançlıkla kavramaya çalışırım. Veya sinemadaki gibi, usta bir görüntü yönetmeninin esas yönetmeni atlatarak büyük bir alçakgönüllükle atıverdiği o gizli imza gibi. Bütün bunların bizi götürdüğü yer aynı cennet.