‘Amacım sınırların içinde kalmak değil’
19 Şubat 2018 - 11:02Sanatçı Devrim Erbil’in Muse VR ile işbirliği yaparak hazırladığı kavramsal sanal gerçeklik enstalasyonu ‘Sanal Devrim’, 42 Maslak Art!SPACE Gallery #3 Gama Galeri’de kapılarını açtı. Teknolojiyle sanatı buluşturan sergide Erbil’in daha önce sergilenmemiş eserleri de var
FİSUN YALÇINKAYA
‘Amacım sınırların içinde kalmak değil’
Devrim Erbil ‘Sanal Devrim’ sergisi ile 42 Maslak’ta sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, teknolojiyi sanatla buluşturmak amacıyla Erbil’in eserlerini sanal gerçeklikle buluşturarak yer veriyor. Maslak Art!SPACE Gallery#3 Gama Galeri’de gerçekleşen sergi, 12 Mart’a dek devam edecek. Sergi üzerine Devrim Erbil’le ve küratör Şule Altıntaş’la konuştuk.
- Öncelikle sizin için çizginizin teknolojiyle buluşması nasıl bir anlam taşıyor, neler ifade ediyor?
‘Sanal Devrim’ sergisi çizgiyle teknolojinin bir araya geldiği bir sergi. Çizgi resmin teknik unsurlarından biri... Ve benim resimlerimde de hat sanatının ya da minyatürlerin çizgiye verdiği önemin aynısını görmek mümkün. O yüzden renkli çizgilerin ressamı olmak benim sanatımı bir bakıma tarif ediyor. Çizgiyle ışığı renkte buluşturmak... Tabii teknoloji bunu verdiği sürece… Sanal gerçeklik projelerinde bunu gördüğüm zaman çok etkilendim. Ve bu nedenle kendi ışıklı çizgilerimin teknolojiyle buluştuğu sergi beni de çok heyecanlandırdı.
- Bu serginin diğer sergilerinizden farkı ve sizin için önemi nedir?
Teknolojiyi ön plana çıkarmış olmasıdır. Seyreden bir kişi ikinci defa izlediğinde aynı şeyleri görmüyor. Çünkü elinizde hareket etme olanağınız var, herkes resmin içinde başka başka yerlere gidebilir, herkesin gördüğü farklıdır. Bu sergideki projenin diğerlerinden farklılığı herkesin kendi görüntüsünü yaratmasıdır. O yüzden bu serginin hem önemi hem de diğer sergilerden farkı bu.
- Sergide yer alacak eserleri nasıl seçtiniz? Nasıl bir süreçte hazırladınız?
Eserleri seçerken mekândaki geniş, güzel olanaklar göz önünde bulunduruldu. Küçük ve sıkışık odalarda olan sergiler bence bir sanatın gerçekten görülmesi, seyredilmesi açısından iyi değil. Buradaki büyük, görkemli duvarlar ve mekân çok etkileyiciydi. New York’taki, Dubai’deki galeriler gibi. Sadece duvarın sınırları içinde kalmak değil amacım. Bütün tekniklerin bir araya geldiği, bunların kullanıldığı alanlara yayılmak istiyorum. Çünkü her teknik kendi seyircisini de beraberinde getirir. Bir seramik, bir mozaik pano çok sayıda insanı bir anda kucaklayabilir. Ya da bizim Kabataş projesinde olduğu gibi... Orada benim eserlerimin röprodüksiyonları büyütülmüş olarak 200 metrelik alanda sergileniyor. Her gün önünden yüz binlerce insan geçiyor. Bir vitray, bir özgün baskı sanatın yayılma alanı demektir. Bu nedenle bu tekniklerden örnekler var bu sergide. Büyük boyutlu resimlerim yer alıyor. Bu resimlerin bir araya gelmesi ve toparlanması kısa bir sürecin değil, uzun bir sürecin sonunda oldu. Sadece bu serginin hazırlanması aylar aldı. O yüzden önemsediğim ‘Sanal Devrim’ sergisine resmimi sevenlerin, sanatta yenilik arayanların ve belli bir yaşa ulaşmama rağmen teknolojiyi, çağdaşlığı nasıl ısrarla kovaladığımı görmek isteyenlerin gelmesini diliyorum.
‘Sergilenmemiş çalışmalardan seçtik’
Küratör Şule Altıntaş, sergiyi hazırlama sürecini şu sözlerle anlatıyor: “Devrim Erbil son derece profesyonel bir sanatçı. Sergilenecek eserleri daha önce hiç sergilenmemiş çalışmalarından birlikte seçtik. Sedef ile yaptığı çalışmalar, altı metrelik tarihi yarımada tablolarının mekana çok uygun olduğunu düşündük ve öyle de oldu. Sanal gerçeklik çalışmalarında yapım da büyük önem taşıyor. Bu konuda iş birliği yaptığımız Muse VR Talat ve Taha Aklın kardeşlerin başarısı göz ardı edilemez. ‘Sanal Devrim’ ile sanatseverlere farklı bir Devrim Erbil deneyimi yaşatmış olduk.”