Alışılmadık ‘Yüzler’
03 Nisan 2014 - 11:04Fotoğrafları, 13 Mart’tan bu yana İstanbul’da ilk defa Galerist’te sergilenen Moskovalı fotoğraf sanatçısı Oleg Dou, ifadesiz çocuk yüzlerini foto manipüslasyon teknikleriyle rahatsız edici öğelere dönüştürüyor
ÖZGE KARA
Oleg Dou, 31 yaşında Moskovalı bir fotoğraf sanatçısı. Fotoğrafları, 13 Mart’tan bu yana İstanbul’da ilk defa Galerist’te sergileniyor. Alışılmış fotoğraf sergilerinden hayli farklı Duo’nun ‘Yüzler’ ismini taşıyan sergisi. Rahatsız edici denebilecek kadar ifadesiz çocuk suretlerinden oluşan fotoğraflarda ölümle yaşam, güzelle çirkin gibi zıtlıkların birlikteliğini takip etmek mümkün. Fotoğraflarda öne çıkan başka bir özellik ise sanatçının çeşitli photoshop uygulamaları kullanması. Bu uygulamalar sayesinde canlı olamayacak kadar kusursuz yüzler elde eden sanatçı, sergi boyunca izleyiciyi gerçeklikle yapaylık arasında bir yerde bırakıyor.
14 Nisan’a kadar ziyaret edilebilecek ‘Yüzler’ sergisi vesilesiyle Oleg Dou ile fotoğrafı üzerine konuştuk.
Oleg Dou.
Bir röportajınızda 7 yaşında sanatçı olmaya karar verdiğinizi söylemiştiniz. Çocukluğunuzdan beri sanatla ilgileniyor musunuz? Çocukluğunuzun sanatınızı bir şekilde etkilediğini düşünüyor musunuz?
Sanatçı bir aileden geliyorum. Annem sanatçıydı ve atölyesinde çok zaman geçirirdik. Görsellik benim için her zaman önemliydi. Çocukluğumda gördüğüm her şeyin şimdiki vizyonumu şekillendirdiğini düşünüyorum.
Fotoğraf çekerken nelerden ilham alıyorsunuz?
Fotoğraflarım her şeyden önce insan üzerine. Benden ve kişisel deneyimlerimden besleniyor. Fotoğraf çekilmekten hep çok korkardım ve aslında hala korkuyorum. Bu korku beni kameranın arka tarafına itti. Buna rağmen modellerimden aynadaki yansımam gibi davranmalarını istiyorum; dolayısıyla ortaya çıkan fotoğraf bir nevi otoportrem de oluyor. Tüm bunların yanında, saklı kalan bir şeyleri yakalamaya çalışıyorum ve bence fotoğraf sanatında en değerli şey bu.
İnsan yüzlerine olan ilginiz nereden geliyor?
İnsan yüzlerine beslediğim bu tutku hep vardı. Çocukluğumdan gelen bir şey ama sebebini ben bile anlamıyorum. İnsan olarak karşımızdakilerin yüzlerine dair garip bir duygu besliyoruz, ben de bununla ilgileniyorum ve fotoğraflarımda bunu yansıtıyorum.
Bu sergide hep çocuk modelleri tercih etmişsiniz. Bunun özel bir nedeni var mı?
Bir fotoğrafçı olarak basmakalıp olmayan şeyleri göstermekten hoşlanıyorum. Bu bazen korkutucu olabiliyor: Ağlayan insanlar, mutsuz çocuklar... Görmek istenilmeyen her şey... İnsan hayatında çocukluk dönemiyle oldukça ilgiliyim, kendi çocukluğumdan da bir takım sorularım var. Bu yüzden fotoğraflarımda model olarak çocukları kullanmaya çalışıyorum.
Fotoğraflar üzerinde bir takım dijital müdahalelerde söz konusu. Bu müdahalelerin fotoğrafınıza nasıl bir katkısı var?
Bu tarz portreler yapmaya başlamadan önce başkalarının fotoğrafları üzerinde benzer oynamalar yapıyordum. Bu dijital değişikliklerin bazen gerçeklik algısını ne kadar değiştirdiğini gördüm. Bu oynamalar, istediğim şeye ulaşmak için bir araç sadece.