Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » “Zeid, oğlu Nejad’ın resmini kıskanırdı”

“Zeid, oğlu Nejad’ın resmini kıskanırdı”

“Zeid, oğlu Nejad’ın resmini kıskanırdı”12 Kasım 2013 - 07:11
Ankara Galeri Nev’de, 7 Aralık’a dek, 1995’te vefat eden Türk resminin usta ismi Nejad Devrim’in daha önce sergilenmemiş eserlerinden oluşan “Zaman Doğarken” başlıklı sergi çerçevesinde sanatçının eşi Maria Devrim ile görüştükFİSUN YALÇINKAYA

Ankara Galeri Nev’de, 7 Aralık’a dek, 1995’te vefat eden Türk resminin usta ismi Nejad Devrim’in eşi Maria Devrim’in koleksiyonundan seçilen ve daha önce sergilenmemiş eserlerinden oluşan “Zaman Doğarken” başlıklı sergi yer alıyor. Sergi, adını Nejad Devrim’in Dada akımının ikonik yazarı Tzara için desenlediği “Le Temps Naissant” (Zaman Doğarken) kitabından alıyor. Aynı zamanda sergi vesilesi ile, “Le Temps Naissant” (Zaman Doğarken) ile 1960’da gerçeküstücü Fransız şair Paul Eluard için desenlediği “Sens de tous les instants” kitapları da ilk kez Türkçeye çevriliyor. Nejad Devrim’in 90 yaşındaki eşi Maria Devrim’le sergi vesilesiyle konuştuk. Maria Devrim, geçtiğimiz günlerde eseri 5 milyon 450 bin TL’ye satılarak Türk çağdaş resminin en pahalı resmi rekorunu kıran Fahrelnissa Zeid’in oğlu Nejad Devrim’i kıskandığını söylüyor.

Maria Devrim.
Size göre Nejad Devrim’in eserlerini tanımlayan en önemli özellik neydi?

Nejad dışarıda gördüklerini resmederek başladı; ilk eserleri peyzajlar, enteriyörler, portrelerdi. Ancak, zaman içinde bakışını, dış dünyadan kendi dünyasına çevirdi ve bu resmini soyutlaştırdı.

Annesi ünlü ressam Fahrelnissa Zeid’le Nejad Devrim’in ilişkileri nasıldı?

Nejad ile annesinin ilişkisi zor bir ilişkiydi. Nejad annesini severdi. Onu, Londra’dan Paris’e çağırmış, dostluk kurduğu pek çok önemli sanat eleştirmeni ve galericiyle tanıştırmıştı. Karşılığında Fahrelnissa bu kişilerin nezdinde Nejad’ın önemini, onun “Paris Okulu” içinde işgal ettiği yeri azımsamakla uğraştı. Nejad’ın resmi ile rekabet içindeydi ve yaratıcılığını daima kıskandı. Nejad, profesyonel bir ressamdı, resim yapmak onun yegâne uğraşı ve yegane geçim kaynağı idi. Fahrelnissa ise, öncelikle bir Büyükelçi Prens’in eşi, sonra ressam idi.

Nejad Devrim’le nasıl tanıştınız? Evlenmeye nasıl karar verdiniz?

Sırtımda savaşın yüküyle Polonya’dan gelmiş, bir pansiyonda kalıyordum. Avni Arbaş da aynı pansiyonda idi; eşi hamileydi, hatta eşinin hamile olduğunu öğrendiği günü hatırlarım. Ancak ne yazık ki Arbaş’ın eşi doğumda vefat etti. Nejad ile Paris’te, Avni Arbaş’ın eşinin cenazesinde tanıştık. Nejad’ı tanıdığımda onu yakışıklı, akıllı ve etrafında olup biten her şeye karşı son derece meraklı bulmuştum. Ona kapıldım. 1952’de, yani tanıştıktan iki, belki üç yıl sonra evlendik. Paris avangardının baş karakterlerinden Alice Toklas ile Musée d’art moderne de la ville de Paris’nin o sıradaki müdürü Jacques Lassaigne şahitlerimizdi.

Nejad Devrim, Paris'te kişisel sergi açan ilk Türk ressamıydı.


Paris sanat dünyasında o dönem nasıl bir atmosfer vardı?

Nejad Paris’e geldikten çok kısa bir zaman sonra kentin sanat dünyasına karışmıştı. Paris son derece kozmopolitti. Öte yandan Nejad, çoğunluğunu Fransız sanatçıların oluşturduğu “Salon d’Octobre”un başkanı, “Paris Okulu’nu” New York’ta temsil eden Fransız sanatçıların arasındaydı. Nejad, Paris’te ilk kişisel sergi açan Türk ressamıydı.

Siz aynı zamanda Nejad Devrim’in modeli oldunuz kimi zaman.

Beraber olmamızın doğallığı içinde, Nejad’ın pek çok eskizi, deseni ve portre çalışması için poz verdim. Bu sergide yer alan, bunların en erken örneklerinden biri ve ne yazık ki elimde kalan sonuncusu.