“Tabuları konuşmak istedim”
27 Ekim 2016 - 10:10Devrimci lider Che Guevara’nın oğlu Camilo Guevara March, İstanbul’da Piramid Sanat’ta 3 Aralık’a dek ‘Tabu’ adlı sergisiyle ağırlanıyor
FİSUN YALÇINKAYA
Sanatçı Bedri Baykam Arjantin kökenli Kübalı devrimci lider Che Guevara hakkında 1999’da yayımlanan kitabını daha geniş bir içerikle çıkarmak isteyince yolu, Küba’ya düşmüş. Ardından da Che Guevara’nın oğlu Camilo Guevara March’ın evine… Bu evde Che Guevara hakkında yeni şeyler öğrenmekle birlikte bir de sürprizle karşılaşmış, Camilo Guevara March’ın fotoğraflarıyla… Guevara March, ‘Tabu’ adlı bir projede yıllar önce çektiği iki kadını gösteren fotoğrafları sunmak istediğini belirtmiş. İşte bu proje hayata geçti ve şimdi bu kez İstanbul’da Bedri Baykam Piramid Sanat’ta sanatçıyı ağırlıyor. Sergi, kimliksiz iki kadının sevişme sahnelerini gösteren fotoğrafların heykele ve yerleştirmelere dönüştürülmüş bir haliyle ‘tabu’ kavramını ele alıyor. Yalnızca iki kadın üzerinden tabu meselesine yaklaşımı anlatmak istediğini söyleyen sanatçıyla eserlerini ve 3 Aralık’a dek sürecek sergiyi oluşturan kavramsal çerçeveyi konuştuk.
Camilo Guevara March.
Serginin çıkış noktası ne oldu?
Bu işler böyle bir anda oluyor. Daha önce yaptığım bir işti ve onu gösterebileceğimi düşünüyordum. Dürüst olmak gerekirse ben bu parçaları çekerken aslında kendim için, kendi evim için düşünmüştüm. Ama sonrasında tekrar baktığımda aslında konunun daha karmaşık olduğunu ve farklı şeyler çıkarılabileceğini fark ettim.
İlk başta belki o amaçla çekmemiştiniz ama şimdi sergi haline getirirken nasıl bir kavramsal çerçeveye oturttunuz?
Müzik de benim ilgi alanlarımdan biri. Sergiyi hazırlarken müzikle de ilgili olduğum için bunları mekânla ve müzikle birleştirmek gerektiğini düşündüm. Çok kararlı olarak yola çıkmadım, zamanla biriken şeylerdi bunlar yavaş yavaş birikti ama bir anda böyle bir şey çıktı.
“ Genel şekilde konuşmamıza izin veriyor”
‘Tabu’ kavramıyla nasıl bağdaştırdınız?
Benim zaten tabulara karşı bir ilgim vardı ve bu konuda konuşmak istiyordum. Ama sorun bu konuya nasıl yaklaşacağımdı. Buna yaklaşmak için bir araç bulmam gerekiyordu. Ben bu fotoğraflarda işlenenleri çok geniş bir tabu olarak gördüm. Bunun çok yaygın bir tabu olduğunu ve sergiyi gören herkesin tabu olduğunu düşüneceği bir şey. Bu da çok genel şekilde konuşmamıza fırsat veriyor.
“Kimlikleri gizlemek istedim”
Sergideki fotoğraflardaki kadınların kimlikleri ve fotoğrafların çekildikleri zaman belirsiz… Bunun sergi kavramı için nasıl bir önemi var?
Aslında tam olarak da niyetim buydu. Kadınların kimliğini gizlemek istedim. Çünkü tabu kavramını böyle anlatabilirdim. Çünkü insanlar da toplumun onaylamadığı bir şey yaptıkları zaman kendilerini gizlemeye çalışırlar. Bunun için başka insanların fotoğraflarıyla da çalışabilirdim. Önemli olan kim oldukları değil, sizde yarattığı etki ve kavram tarafı.
Bu sahneleri seçmeniz için özel bir ilhamı ya da sebebi var mı?
Çok genel bir konu olduğu için bir anda ortaya çıktı. Tabu hakkında konuşmak için kadınları kullanmak istedim. Kadınlar Batı dünyasında reklamlarda kullanılıyor. Bu serginin altında olan eleştirinin özü bu…
Kadınları kullanmanızın sebebi estetik olmaları mı?
O da var tabii ki. O da olayın bir parçası ama bir yandan da kadın bedeninin kullanılması üzerine konuşmak istiyordum bunu öne çıkarmak istedim. Burada tabu olan şey iki kadının sevişmesi… Bir tabudan bahsederken tabu kavramının tamamına dikkat çekmek istedim. İyi ya da kötü demiyorum, onunla yüzleşmeliyiz diyorum. Bunun görünmemesini sağlayarak ortadan kaybolduğunu düşünüyoruz ama böyle değil. Tabu kavramını ben nasıl ele alabilirim onu düşündüm. Resimlerde açık bir görüntü yok. Bir şeyler görüyorsunuz ama tam da emin olamıyorsunuz.
Bir de oda kısmı var bu fotoğraflardan oluşan.
Evet o ‘Katarsis’ isimli eserin içine geçerek de izleyicinin işin bir parçası olması hedeflendi. Böylece tabuyla yüzleşmesi amaçlandı.