Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » 'Şeker yeme dediler, ben de heykelini yaptım'

'Şeker yeme dediler, ben de heykelini yaptım'

'Şeker yeme dediler, ben de heykelini yaptım'28 Eylül 2016 - 05:09
Fransız sanatçı Laurence Jenkell, bonbon heykelleriyle tanınıyor. İstanbul'daki sergisi 21 Ekim'e kadar görülebilecek Jenkell ile yaratım hikâyesini konuştuk
NERGİS FIRTINA
 
Pop art akımının etkileriyle hazırladığı bonbon heykelleriyle tanınan Fransız sanatçı Laurence Jenkell, Sevil Dolmacı Art Consultancy’deki sergisiyle 21 Ekim’e kadar Türkiye’de. Jenkell eğitim almadığı, kendi kendini eğiterek eserlerini hazırladığı için eserlerinin bu yüzden özgün olduğunu düşünüyor. Laurence Jenkell’le heykellerinin hikâyesini konuştuk.
 
‘Bonbon’ heykel serisinin hikâyesi eşinizden boşandıktan sonra oluşuyor. İki kızınız ve bir kutu şekerle baş başa kalıyorsunuz. Daha sonra bonbonların heykelleri ortaya çıkıyor. Hikâyeyi bir de sizden dinleyebilir miyiz?
 
Aslında sizin söylediğiniz ile aynı. Ben alaylı bir sanatçıyım. Eşimle boşandığımda kendimi keşfettim. Sanatla çok içli dışlıydım. Sadece bu olay tetikledi...
 
Bir tesadüftü belki bu olay?
 
Evet, belki de bu yüzden insanlar bonbonları çok saçma buldu. Onlar söylendikçe ben daha da çok yapmak istedim. Aynı şey şekerlemeler için de geçerli. Yememeniz gerekiyor ama yiyorsunuz. Daha önce bir sanat okuluna gitmedim sadece birkaç akşam dersine gittim. Okulda öğretilen şeyler benim tarzım değil. Bana ait çok özel bir şey olmasını istedim, şekerler gibi. İlk olarak gerçek şekerlerle başladım. Onları fırına koyup erittim. Sonra transparan kutulara koydum, etrafta çok fazla şeker kağıdı vardı. O zamanlar hâlâ evliydim ve herkes delirdiğimi düşünüyordu. Kimse ne yaptığımı anlamadı. Malzemeleri geri dönüşümlü kullanmak istedim. Bu yüzden şeker kağıtlarını erittim, kıvırdım ve şeker yaptım. Tabii ki ilki zarar gördü, kabarcıklar vardı ama sonra başardım.
 
Eserleriniz daha önce Rodin Müzesi ve Calais Müzesi gibi önemli sanat mekânlarında sergilendi. Şimdi Türkiye’desiniz. Sizi buraya getiren nedir? 
 
Sevil Dolmacı gelmemi istedi. Ayrıca St. Regis Otel’de koleksiyonun parçalarından olan bronz bonbon heykel sergileniyor. Dışında kırmızı bonbon var. Dışarıda da olması çok iyi oldu. Umarım İstanbul’da da, Türkiye'nin bayrağını tasvir eden bonbonları sergileyebilirim. İnsanlara iyi hissettirir. İhtiyacımız olan bu çünkü.
 
 
'Herkes şeker sever'
 
Bonbon heykellerinizi sergilediğiniz mecralardan biri de 2011'deki G20 zirvesi. Her bir bonbon, katılan ülkeyi temsil etti. Teklif onlardan mı geldi?
 
İlk olarak ülke bayraklı bonbonları sergilediğimizde kimse G20’de olacağını bilmiyordu. Cannes’da bayraklarla alakalı uluslararası bir sergide yer almıştı işlerim. Daha sonra basından G20 zirvesinin Cannes’da olacağını öğrendik. Tüm şekerler hazırdı. Ben zaten bazı ülkelerin şekerlerini önceden yapmıştım. Ekime kadar da kalanları bitirdik. G20 zirvesi kasımdaydı. Paris’te Champs-Elysees’de sergilendikten sonra şekerlerin ülke başkanları için iyi olabileceğini düşündük. Güzel, eğlenceli, pozitif bir fikirdi ve diğer başkanlar da beğendi. Ayrıca onlara küçük şekerler de verdik. Mesela Çin devlet bakanına Çin bayrağı olan bir şeker verdik.
 
Yani esas nokta şekerlerin enternasyonel olması mı?
 
Evet, dünyadaki herkes yaş veya din farkı olmaksızın şeker sever.