Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » 'Sanat onun çıkış kapısıydı'

'Sanat onun çıkış kapısıydı'

'Sanat onun çıkış kapısıydı'14 Haziran 2017 - 10:06
Fahrelnissa Zeid Retrospektifi öncesi Tate Modern’deki serginin küratörü Kerryn Greenberg Zeid’i, sanatını, günümüz için önemini Milliyet Sanat’a anlattı
FİSUN YALÇINKAYA
 
Fahrelnissa Zeid 90 yıllık uzun yaşamını, içinde bulunduğu ayrıcalıklı sınıfa aldırmadan, katmanlı bir sanat uğraşına adamış sıra dışı bir isim. Tate Modern’de dün açılan retrospektif sergisi onu sanat tarihinde hak ettiği yere taşımayı amaçlıyor. Sergiyi Zeid üzerine kapsamlı bir araştırma yapmış küratör Kerryn Greenberg ile konuştuk.
 
Kerryn Greenberg.
Sizin Zeid’i seçmenizde ve bu çapta bir sergi hazırlamanızda neler etken oldu?
 
Bu sergi, Tate Modern’in Batı dışı ülkelerden önde gelen, modernizme hatırı sayılır katkılarda bulunmuş, ancak Batı’da yok sayılmış yahut unutulmuş modern sanatçılarla ilgili programlarının bir parçası. Söz konusu retrospektifler, sanat tarihi yazımındaki dengeleri yenilemeyi ve sanat tarihi kanonunu yeniden yazmayı deniyor. Bu retrospektif de Fahrelnissa Zeid’in eserlerini uluslararası bir izleyici kitlesiyle tanıştırıyor.
 
Fahrelnissa Zeid 20. YY.’ın neredeyse tamamına şahitlik etmiş ve olğanüstü bir hayat yaşamış. Bu yaşam öyküsünün sanatını nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz ve yaşamını sergide nasıl yansıttınız?
 
Fahrelnissa Zeid, elit bir Osmanlı Ailesi’nde doğmasının sonucu olarak ayrıcalıklara sahip olmuş. Ailesi eğitime, edebiyata, müziğe ve sanata önem vermiş, büyürken etrafı sanatçılarla çevriliymiş. Bunlar arasında ona önemli bir ilham kaynağı olan abisi Cevat (Cevat Şakir Kabaağaçlı nam-ı diğer Halikarnas Balıkçısı) da yer alıyor. Hayatı boyunca Avrupa’nın önemli müzelerine gerçekleştirdiği ziyaretleri de üretimlerinde etkili olmuş. Elbette ailesinde yaşanan trajedilerin de üzerinde etkisi var. 1914’te babasının ölümü ve bu ölüm üzerine abisi Cevat’ın kasıtsız adam öldürme suçundan hüküm giymesi… Oğlunun 1924’te kızıl hastalığından ölmesi, İzzet Melih Devrim’le evliliğinin sonlanması, ardından 1958’de Irak darbesinde ikinci kocası Prens Zeid Al- Hussein’in ailesinin öldürülmesi… Tüm bunlar depresyon ve hastalıklarla sonuçlanmış. Fahrelnissa Zeid genç yaşta çizime ve resme başlamış ve ölene dek devam etmiş. Bu sebeple sergi de sanatçının büyükannesinin 1915’te sanatçı henüz 14 yaşındayken yapılmış bir portresiyle açılıyor. Sanat ona önce İstanbul sonra Berlin, Bağdat ve Londra’da yüksek sosyetenin yaşam tarzından kaçma şansı sunmuş. Sanat ayrıca Fahrelnissa Zeid’in hayatında meydana gelen kontrolü dışındaki onca olay arasında da bir çıkış kapısı olmuş.
 
Sergi aynı zamanda 40 yıla yayılan bir süreçten resim, çizim ve heykellerini gösteriyor. Bu uzun ve üretken sanat yaşamı içinden sergide yer alacak eserleri nasıl seçtiniz?
 
Fahrelnissa Zeid’in sanat yaşamının alışılmadık gidişatını ve İngiltere’de az bilinir olması gerçeğini göz önünde bulundurarak daha en baştan serginin kronolojik bir sıralamayla gitmesi ve olabildiğince çok açıdan Fahrelnissa Zeid’in sanatını yansıtması gerektiğine karar verdik. Bu sergiyle hem onun sanatını ilk kez görenleri mutlu etmeyi hem de sanatını yakından tanıyanları şaşırtabilmeyi hedefliyoruz. 
 
İstanbul’daki arşiv ve koleksiyonlar kullanıldı
 
Retrospektifi oluştururken nasıl bir araştırma sürecinden geçtiniz, hangi arşivlerden yararlandınız?
 
Sergiyi hazırlarken en yakınlarından onun hayatını dinleyebilme mutluluğunu yaşadık. Dahası İstanbul’da çok sayıda özel koleksiyon ve arşivi ziyaret etme imkanı bulduk. Tanıştığımız herkes hem bu arşivleri hem de sanatçı hakkındaki bilgilerini cömertlikle paylaştılar.
 
Röportajın tamamını Milliyet Sanat'ta okuyabilirsiniz.