'Kuzey ışıkları 'Kozmos'a katkı sağladı'
27 Eylül 2016 - 03:09Fotoğraf sanatçısı Ali Alışır, gerçeklik ve sanallık kavramlarını ele aldığı 'Kosmos' sergisiyle Bozlu Art Project Nişantaşı'nda ziyaretçileri bekliyor
FİSUN YALÇINKAYA
Bozlu Art Project Nişantaşı'nda yeni kişisel sergisi açılan fotoğraf sanatçısı Ali Alışır, 2009 yılından bu yana çalışmalarında sanallık ve gerçeklik kavramları arasındaki bağları inceliyor. Farklı disiplinleri fotoğrafla birleştiren sanatçı Ali Alışır yeni sergisinde 'Kosmos'a odaklanıyor. Küratörlüğünü Oğuz Erten’in üstlendiği sergide sanatçı insana, evrene ve mikrokozmos ile makrokozmos arasındaki ilişkiye dikkat çekiliyor. Ali Alışır'la 20 Ekim'e dek sürecek yeni sergisini ve gerçeklik kavramını konuştuk.
Yeni serginize nasıl hazırlandınız?
'Kozmos' sergimdeki çalışmaları bir yıllık bir süre zarfında ürettim. Bu çalışmalarımı birçok şeyi sorguladığım bir dönemde gerçekleştirdim. Bu süreçte iç dünyama yolculuklar yaptığım gibi, çeşitli yolculuklar yapma şansınım oldu. Örneğin Norveç’e Kuzey Kutup ışıklarını fotoğraflamak için yaptığım yolculuk 'Kozmos' sergisinin oluşmasında manevi dünyama oldukça büyük katkı sağladığını söyleyebilirim.
Serginize ismini veren ‘Kozmos’u nasıl bir yapı olarak ele alıyorsunuz?
'Kozmos' sergimde evrenin dinamik yapasından hareketle modern yasamın hareketliligi arasında bir bağlantı ve bütünlük kurmaya çalışıyorum. Bir zamanlar dünyada hareket halinde olan tek şey doğa iken bugün hareket halinde olan insan kalabalıkları. Araba farlarının oluşturduğu çizgisel ışıklar, masa başında çalışan ve caddeleri dolduran insanlar, gökdelenler, büyük fabrikalar, hareketli reklam panoları... Bu hareketlilik, 21. yüzyılda gittikçe hızlanmış olan teknolojinin yaşamlarımıza müdahale ederek adeta birer makinaya dönüşmemizi de beraberinde getiriyor. Bu düşünceden yola çıkarak 'doğal' olandan uzaklaşıp 'yapay' olana, 'çeşitlilikten' 'tek tipleşmeye', 'insanlıktan' 'robotlaşma'ya doğru evrilen süreç içinde, evrenin organik yapısıyla dünyanın suni ve karmaşık yapısını çalışmalarımda bir araya getirmeye çalıştım. Ve özlellikle evreni algılayabilmek için öncelikle bu dünyadaki yaşamı anlamanın gerekliliğine vurgu yapmaya çalışıyorum.
'Cep telefonsuz bir dünya bilmiyoruz'
Gerçeklik ve sanallık kavramlarıyla ilgilenmeye nasıl başladınız?
Bugün bizler cep telefonsuz, bilgisayarsız bir dünyayı bilmiyoruz. Sahip olduğumuz ileri teknoloji ürünü elektronik aletler, zamanımızın çoğunu geçirdiğimiz kapalı mekanlar, bizi doğadan gitgide uzaklaştırıyor. Oysa teknoloji 19. yüzyıldan bu yana daha fazla boş zaman vaadinde bulunuyor. Fakat insanlar geçmişe oranla daha fazla çalışıyorlar. Teknoloji bize hizmet etmeliydi, ama biz ona hizmet eder olduk. Peki daha mı mutluyuz? Ben içinde yaşadığım bu çağ ve etrafımda gördüğüm 21. yüzyıl insanın sorunlara tanık olduğum andan itibaren gerçeklik ve sanallık kavramlarıyla ile ilgili çalışmalar üretmeye başladım.