Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » 'Karakterlerim yer altında'

'Karakterlerim yer altında'

'Karakterlerim yer altında'16 Mart 2017 - 12:03
13. Sharjah Bienali ödüllerinden birini kazanan İnci Eviner yeni videosu 'Beuys Yeraltında'yı ilk kez Milliyet'e anlattı
FİSUN YALÇINKAYA / SHARJAH
 
20. Yüzyıl tarihinin en önemli isimlerinden Joseph Beuys keçe örtülere sarınıp, bir dağ kurduyla baş başa kaldığı 'I Love America and America Loves Me' adlı performansında iyileşme, ilişki kurma ve kendi var oluşunu baştan yazma meselelerine eğilir. Türkiye'nin önde gelen güncel sanatçılarından İnci Eviner de karakterlerini yer altında gösterdiği yeni videosunda, Beuys'u anarak iyileşmenin ve var oluşu yeniden kurmanın yollarını arıyor. 13. Sharjah Bienali'nde ilk kez gösterilen 'Beuys Underground' adlı video aynı zamanda bu yıl bienalin ödüllerinden birini de kazandı. Ödüllü video, 12 Haziran'a dek bienalde gösterilecek. Bienal mekanında Eviner'le buluştuk ve yeni işini dinledik.
 
Fisun Yalçınkaya, Eviner ile.
 
`Beuys Underground` adlı işiniz Joseph Beuys'tan etkileniyor. Onunla nasıl ilişki kurdunuz?
 
Sanat tarihinden bazı örnekler videonun kurgusunda yer aldılar. Daha önceki videolarımda olduğu gibi bu videoda da desenden başlayıp performansa ve kompozite yayılan farklı tekniklerin bir araya geldiğini görüyoruz. Türkiye'de olup bitenin bir çeşit yansıması olan bu video, aslında benim olanları anlama çabamdan doğdu. Pek çok olayın geçtiği sahnede izleyici, kendi öznel zamanını kullanabiliyor. İstediği yerden başlayıp istediği yerden devam edebiliyor. Bu da ona farklı bir izleme deneyimi sunuyor. Figürler ve altında yer alan etiketler imge ve kelime arasında bir gerilim yaratır ve yine anlam üretme ile ilgili bizi sıkıntıya sokar. Bu da bana gerçeği ifade etme konusunda farklı katmanları yani sözel ve imgesel olanı bir araya getirme olanağı verdi. 'Beuys Yeraltında'da içine düştüğümüz çaresizliğe bir çare olarak her şeye yeniden başlamak ve yok edilen hafıza ve kimliği yeniden inşa etmek için pek çok kavram, duygu ve sembolü yaratmak durumunda kalan bir grup insan sürekli çalışıyorlar. Ellerinde sadece bir sanat tarihi kitabı var, yani bu kitap bir çeşit yeni bir var oluşun başlangıcı olacak. Beuys buraya hümanist ve şaman kimliğinden yararlanmak için davet ediliyor ve Antigone ile devam ediyor. 
 
Yunan mitolojisinin baskıya karşı gelen ve onurunu savunan kahramanı Antigone'nin "Yaptım ve inkar etmiyorum" sözleri de videoda yer buluyor. Bu alıntının yeri nedir size göre?
 
Antigone kardeşinin mezarına cesedini gömdüğü zaman suçlanıyor ve yaptım diyor. Bir kadının sürekli yaptığı şeyi savunması ve ısrarı söz konusu müthiş bir çırpınış içinde. Sanat tarihinin ortaya attığı tüm bu bilgiler aslında bir bilgi birikimi yaratıyor ve bu bilgi birikimini kullanarak, yeniden kurgulayıp bir varoluşa dönüştürüyorum onları. Videodaki kahramanlar Beuys'tan yardım istiyorlar fakat Beuys uzaktan geliyor ve burada hayal gücünün önemi devreye giriyor. Beuys'lar yarasaya dönüşüyor her şeyi sıfırdan yapmaya çalışıyorlar. Tüm bu sembolleri tekrar yaratmaya çalışıyorlar. Bu imgelerin ne işe yaradığına dair de bir tarif etmeye gidiyorlar. Hak hukuk şu anda yok oldu dolayısıyla yerin altına kaçtık ve var oluşu arıyoruz.
 
Sesten de biraz bahsedebilir misiniz?
 
Sesi müzisyen ve ses tasarımcısı Özgür Zoral'la birlikte yaptık. Videoda bizi yönlendiren unsurlardan biri de bu oldu. Sese çok önem veriyorum. Ses sayesinde buradaki tüm akışa hakim olabiliyor izleyici. Her şey anlamını yitirdiği için paradigmatik olarak nasıl kendimize alan yaratacağımızı tartışıyor. Sesler ve figürlerle bu ilişkileri kuruyor. Kendi öznel zamanını kendisi yaratıyor izleyici. Karakterler yer altında anlam inşa etmeye çalışıyor. Bu tamamen içinde bulunduğum sıkıntının sonucu olarak çıktı.