Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Plastik Sanatlar » "Kadınlar zaten yalnız"

"Kadınlar zaten yalnız"

"Kadınlar zaten yalnız"23 Aralık 2016 - 12:12 | 'Gebe Kral' adlı çalışmada bir deniz atı betimlenmiş.
Funda Tarakçıoğlu, Etiler Key Art Sanat Galerisi'nde açılan 'Kadın, Deniz, Kuşlar ve Özgürlük' sergisinde bronz ve değerli taşları birlikte kullandığı heykellerini ortaya koyuyor
ASLI İZMİRLİ
 
Sanatçı Funda Tarakçıoğlu, 'Kadın, Deniz, Kuşlar ve Özgürlük' adlı kişisel sergisini Etiler Key Art Sanat Galerisi’nde açtı. Bu sergi, daha önce birçok karma sergide işleri gösterilen Tarakçıoğlu’nun Türkiye’de üçüncü, İstanbul’daki ilk kişisel sergisi olma özelliği taşıyor. Farklı malzemelerle yaptığı resimleri ile bronz ve değerli taşları birlikte kullandığı heykellerini sergilediği bu sergi özgürlüğe gönderme yapan bir şiir niteliğinde. Biz de Tarakçıoğlu’na sanatıyla ilgili sorularımızı yönelttik.
 
Üniversitede iktisat eğitimi almışsınız. Peki sanat okumak ister miydiniz?
 
Tabi ki isterdim. İstedim de. Fakat lisede Alman Lisesi’nde okuduğum için ailem sanattansa, onları tabiriyle “daha işe yarar” bir şey okumamı istedi. Biz de o zaman çok fazla ısrar etmedik. Ama sanat hep hayatımın içindeydi, her zaman sanatla ilgilendim. 82-97 yılları arasında hep başka atölyelerde çalıştım. Bu benim için hazırlık süreciydi. 97’de kendi atölyemi açtım sonunda. Başta öğrenci almak gibi bir niyetim yoktu ama sonra bir şekilde öğrenci de aldım. Böylece öğretirken öğrenmeye de başladım. Öğretmek de çok faydalı bir şey aslında.
 
Funda Tarakçıoğlu.
 
Eserlerinizdeki kadınlar neden yalnız ve mutsuz görünüyor peki?
 
Bardağın hep dolu tarafına bakarım ben aslında. 'Anadolu’dan Tanrıçalar' serimdeki kadınlar konudan dolayı biraz daha yalnız ve mutsuz görünüyor evet ama bence kadınlar zaten yalnız. Kadınlar güçlü ve ayakta olmak zorunda. Evlilikte, iş hayatında, nerede olursa olsun kadın hep güçlü durmak, daha çok şeyle başa çıkmak zorunda. En azından bu coğrafyada böyle. Her şeye yetişmeniz lazım: kendinize, işinize, çocuklarınıza…
 
Eserlerinizde çokça yer verdiğiniz deniz atının sizin için anlamı nedir?
 
Ben balık burcuyum ve uğurum deniz atı. Kolumda dövmesi var ve imzam deniz atı. Deniz atı enteresan bir hayvan. Kendi kendine hamile kalabiliyor. Doğada kendi kendine yetebilen tek hayvan. Benim sergimin feminist temasına da uygun. Adam sonunda işin ucundan tutmuş, çocuğu da o yapıyor.
 
Peki genel olarak neden bu kadar çok hayvan var eserlerinizde?
 
Hayvanları çok seviyorum. Denizatı, kedi, kuş, balık çokça eserlerimde yer verdiğim figürler. Kuşlarla kedileri aynı tabloda buluşturmayı da seviyorum. İnsanlara “bakın onlar bile bir arada yaşayabiliyor, siz yapamıyorsunuz” mesajını vermek için. Hayvanların insanlardan çok daha önyargısız, içten, naif ve doğal olduğunu düşünüyorum. Çünkü hayvanlar bilerek birbirine zarar vermiyor. Yalnızca içgüdüsel olarak gidip başka hayvanları yiyorlar. Hiçbir kaplan karnı tokken spor olsun diye gidip başka hayvanı yemiyor. Ama maalesef insanlar öyle değil. Hep daha çoğunu istiyor ve birbirine zarar veriyor. Belki bir noktada eserlerimde sadece hayvanlara yer vermeye başlarım.  Böyle bir planım var.