'Harp sanatın içinde manzara gibi kalsın'
20 Ocak 2017 - 03:01 | Fotoğraf: Işık Kaya, © DirimartSarkis’in yeni sergisi ‘Ayna’ Dirimart’ın Dolapdere’deki yeni mekânında izleyicileri bekliyor. Sergi sanatçının yıkım ve coşkuyu bir arada sunan eserlerine ev sahipliği ediyor
FİSUN YALÇINKAYA
Güncel sanatımızın en önemli, en öncü isimlerinden biri Sarkis. Bu kabaca tanımlama kalıba konmayı sevmeyen sanatçı Sarkis için yapıldığında, dünya üstüne bitmeyecek bir araştırma ve düşünme eyleminin sonucu olabilecek bir adanmışlığa işaret ediyor. Bu da ancak, birinin her sabah kalkıp dünyanın acısını, çilesini, insanlığın tarihini ve bugününü nasıl sanatla anlarım, anlatırım, diye sormasıyla olabilecek bir şey. Sarkis ‘no man’s land’ yani tarafsız bölge olarak tanımladığı Paris yakınlarındaki atölyesinde her gün titizlikle araştırmaya, bugünü anlamaya ve yansıtmaya devam ediyor. 1986'da Maçka Sanat Galerisi'nde sergilenen ‘Çaylak Sokak’ adlı eserinde doğduğu sokağa yer vererek Türkiye’de kavramsal sanatın öncüsü olan 1938 doğumlu sanatçının yeni sergisine de Dirimart’ın Dolapdere’deki mekânı ev sahipliği ediyor.
Fotoğraf: Işık Kaya, © Dirimart
Usta işi bir kurgu
'Ayna' adlı sergide sanatçının 1970’lerden, 1980’lerden ve yakın zamandan seçilen işlerinden bazıları, usta işi bir kurguyla yerleştirilmiş halde izleyiciyi bekliyor. Sergi Sarkis'in eski atölyesinden bir görüntü, 'Çaylak Sokak'ından bir fotoğraf ve yeni atölyesinin planıyla açılıyor. İzleyiciye karşılıklı, yan yana ya da birbirlerine değerek konuşan eserler sunuluyor. 56. Venedik Bienali Sanat Sergisi'nde Türkiye Pavyonu'nda yer alan 'Respiro' eserinin bir devamı gibi okunabilecek serginin orta kısmında 'Respiro'daki neon gökkuşaklarını anımsatan karşılıklı iki neon yerleştirme bulunuyor. Bunlardan biri 2017 tarihli 'Hava Fişekleri'. Sarkis bu eserin künyesi olabilecek bir fotoğraf yerleştirmiş sergiye. Bu siyah beyaz karede kutlama mı yoksa savaş mı olduğunu anlamadığımız fişeklerin patlayışı görülüyor. Diğer neon yerleştirme ise bir savaş sahnesi tasvirindeki mızraklardan yola çıkıyor. Bu yerleştirmenin yanında Paolo Ucello'nun 1450'lerde yaptığı 'San Romano Savaşı' tablosunu Paris'teki Louvre Müzesi'nde izleyen izleyicilerin fotoğrafı yer alıyor. Yerleştirmenin künyesini bu fotoğraf oluşturuyor. Sarkis böylece bu iki neon yerleştirmeye isim yazmak yerine onları bu iki fotoğraf karesiyle tanımlamış oluyor. Siyah beyaz fotoğraftaki fişekler ve San Romano Savaşı'ndaki mızraklar karşılıklı neon ışıklar halinde birbirini izliyor.
Paolo Ucello'nun 'San Romano Savaşı'.
Savaşı tablodan izlemek
Ucello'nun tablosunu izleyen ziyaretçilerin olduğu fotoğraf, savaşı bir tablodan izlemek mümkün mü sorusunu akıllara getiriyor. Resmi çizen ressam savaşı, tabloyu izleyenler savaşın resmini, Sarkis sergisindeki ziyaretçiler ise savaşı izleyen seyircileri izliyor. Bu anı, savaşı izleyen binlerce göçmeni izleyen bugünkü halimiz gibi düşünmek mümkün. Sarkis, “Bu söylediklerimi çok dikkatli manşet yapmadan yazın” uyarısında bulunarak tabloya dair şunları söylüyor: “Burada 1450’lerden Ucello’nun bir savaş tablosunun resmi var. Kafamızda savaş bir dehşettir. Burada bir dehşet olarak kalmıyor. Sanki dehşet o sahnenin içinde dondurulmuş gibi. Korkmuyorsun ondan. Hani öcüyü bir yere sıkıştırıp, kapatırlar üstünü ve hapsedersin ya. Belki dedim, sanat eserleri bir takım öcülerin de hapsolduğu yer olabilir mi acaba... Bunu gördüm. 2012’de yaptığım bir sergide de kullandım bu resmi. Ya harp olmasın da sanatın içinde bir manzara gibi kalsın. Şiddeti kim sever?” ‘Ayna’ adlı sergiyi Sarkis, “Dünyamızın şimdiki durumunun aynası diyebilirsin,” diyerek anlatıyor.
Fotoğraf: Işık Kaya, © Dirimart
Dirimart Dolapdere'nin geniş salonunun ardında bir oda daha var. Burası bir okuma odası olarak tasarlanmış ve Sarkis'in çekmecelerinde gül kuruları olan gül kokulu kütüphanelerini ve atölyesinden bir kareyi barındırıyor. Ortada ise gül kuruları yerleştirilmiş bir masa duruyor. Kütüphanelerde Sarkis'in 'Bellek ve Sonsuz' kitabı ve Sarkis ve sanat tarihçi Uwe Fleckner’in birlikte hazırladığı ve Türkçe çevirisi bu sergiyle ilk kez yayımlanan 'Mnemosyne’in Hazine Sandıkları' kitabı bulunuyor. 'Mnemosyne'in Hazine Sandıkları' kitabı serginin temel taşlarından birini oluşturuyor. Plato’dan Nietzsche’ye, Warburg’dan Derrida’ya uzanan bellek teorisi üzerine metinleri bir araya getiren kitapta, her bir metne Sarkis’in Paris Villejuif’teki atölyesinden fotoğraflar eşlik ediyor.
Son olarak sergiye bir de sesin eşlik ettiğine değinmeden geçmeyelim. Galeri çalışanlarının telefonlarında John Cage'in bestesi çalıyor. Böylece müziği üzerlerinde taşıyorlar. Sergiyi ziyaret etmek isteyenler onlarla gezerse bu müziği dinleyebilecek. Eşküratörlüğünü Ceren Erdem'in üstlendiği sergi 18 Şubat'a dek devam edecek.