SELAY SARI

 

Yerli caz ve alternatif müzik sahnesi, bu yıl İstanbul Caz Festivali'nde bir nevi uluslararası talipleriyle 'görücü'ye çıktı. Vitrin - Türkiye Güncel Müzik Buluşması adıyla 5-8 Temmuz arasında gerçekleşen ve festival tarihinde ilk olma özelliği taşıyan projede, festival direktörlerinden canlı müzik mekanı sorumlularına yurt dışından yaklaşık 50 delege, Türkiyeli müzisyenlerin canlı performanslarını izledi. 6 farklı etkinlikte birçok sanatçı ve grubu izleme şansı yakalayan delegeler, geçtiğimiz cumartesi günü Soho House'ta düzenlenen 2 panelde de Türkiye müzik piyasasını ve sanatçıların yurt dışına açılma stratejilerini konuştu.

 

 

Vitrin kapsamındaki iki panelden festival direktör yardımcısı Harun İzer'in moderatörlüğünde gerçekleşen ilkinde, Türkiye müzik sektörü, önemli temsilcileri tarafından uluslararası delegelere anlatıldı. MÜ-YAP Genel Sekreteri Ahmet Asena, Türkiye'de müzik endüstrisinin genel durumu hakkında bilgi verirken, Türkiye'den geleneksel ve güncel müzik alanında başarılı albüm ve arşiv derlemeleri ile tanınan Kalan Müzik'in kurucusu Hasan Saltık deneyimlerini paylaştı. Son olarak da Pozitif'in kurucu ortaklarından Ahmet Uluğ, Türkiye'deki canlı müzik piyasası üzerine konuştu. Asena, kapsamlı sunumunda 2016 yılı itibariyle müzik sektörünün tekrar kâr etmeye başladığının altını çizerken, Türkiye'nin müzik ihracının önemli bir kısmının, 142 ülkeye satılan diziler üzerinden gerçekleştiğinin altını çizdi. Türkçe müziğin 80'in üzerinde ülkede tüketildiğini belirten Asena, "Pazarın gelişimi için geniş bir alan var" dedi.

 

 

 

İkinci panelin başlığı 'Türkiye'den Müziğin Yurtdışında Tanıtılması - Müzisyenler Avrupa'daki Festival ve Canlı Müzik Sahnelerine Nasıl Erişebilirler?' idi. İstanbul Caz Festivali Direktörü Pelin Opcin'in moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Almanya'dan Enjoy Jazz Festivali'nin kurucusu Rainer Kern, Norveç'te uzun yıllar Molde Caz Festivali'nin artistik direktörlüğünü yapmış ve şu anda Oslo'daki Nasjonal Jazzscene'in direktörlüğünü yapan Jan Ole Otnæs ve 2018'den itibaren Berlin Caz Festivali'nin sanatsal direktörlüğünü üstlenecek Nadin Deventer söz aldılar.

 

"Festivaller ve mekanlar sanatçı seçimlerinde önceliklerini nasıl belirliyorlar? Sanatçılar ve menajerler festivallere ve mekanlara nasıl yaklaşmalı? Uluslararası müzik konferansları ve tanıtım etkinliklerinin bu açıdan önemi nedir? Sanatçılar bu konuda ellerindeki imkanları nasıl değerlendirmeli?" sorularına cevap aranan panelde Rainer Kern, "Sanatçıların en büyük sorumluluğu, yaratıcılıklarının dışında araştırmacı olmaları. Mannheim'da düzenlediğim festivalde kimin sahne alacağının kararını tek başıma veriyorum. Bunu gerek her hafta satın aldığım ya da bana gönderilen CD'leri dinleyerek, gerekse fikrine güvendiğim başka müzik profesyonellerinden aldığım tavsiyelerle yapıyorum. Ayrıca bana gönderilen emailleri de inceliyorum. Aralarında Türklerin de olduğu bazı sanatçılar 'Müziğimin festivalinize çok uygun olduğunu düşünüyorum' diyerek, hiç alakası olmayan şeyler gönderebiliyorlar. O bakımdan sanatçının kendisine uygun festivali ya da mekânı araştırıp bulabilmesi çok önemli" dedi. Panel sonrasında konuştuğumuz Jan Ole Otnæs, 4 günlük maratonun Türkiye müzik sahnesini tanımak için çok faydalı olduğunu, özellikle birçok farklı grubu aynı akşam izleme şansı bulduğu Gece Gezmesi'nde ilgisini çeken keşifler yaptığını belirtti.