Sokak çok iyi bir sahne
13 Temmuz 2018 - 01:07İhsan Dindar - Milliyet Sanat
Light in Baylon ışığı dünyaya İstanbul’dan yayıldı. Bu kent yaptığınız işi ne denli etkiledi?
Light in Babylon zaten İstanbul’da doğan bir şey. İstanbul bizim memleketimiz ve ben inanıyorum ki müzikte bu şekildeki bir buluşma başka bir kentte asla mümkün olmazdı. Dolayısıyla bu kent bugünlere gelmemizde çok büyük bir öneme sahip. Hem bir birey ve müzisyen olarak benim için de hem de grubumuzun diğer üyeleri için bu böyle. Kişisel olarak İstanbul’da birçok şey buldum. Kendi içimde Doğu ve Batı’nın kombinasyonunu buldum. Farklı kültürler ilhamın en büyük kaynağı konumunda. Bizim müziğimiz de duygularla oluşan ve insan doğasıyla çalışan bir yapı.
Ve sizin için her şey İstanbul sokaklarında başlamıştı. Peki bu sokaklar sizin için ne anlam ifade ediyor?
Aslında sokaklar değil, tek bir cadde. Her şey İstiklal Caddesi’nde başladı. Bundan sekiz yıl önce buraya geldiğimde İstanbul, Avrupa Kültür Başkenti’ydi. İstiklal bir caddeden ötesiydi. Tam bir festival ortamı vardı. İstiklal’de insanlar sadece alışveriş için de eğlenmek için de bir şeyler bakıyordu. O esnada biz de burasının potansiyelini keşfettik. Sonuç olarak İstiklal bizim ilk sahnemiz oldu. Burayı sahnemiz olarak kullanmaya karar verdik. Başka yerlerde de çalabilirdik ama İstiklal’de asla ulaşamayacağımız insanlara erişme imkanı bulduk.
Artık konser salonlarında da müzikseverlerle bir araya geliyorsunuz. Bundan sonraki süreçte sokak artık geride kaldı diyebilir miyiz?
Elbette artık İstiklal ya da herhangi bir sokakta çalmıyoruz. Sokak çok iyi bir sahne, en azından bizim için öyleydi. Ancak hep orada kalamazsınız. Eğer sadece sokakla sınırlı kalırsanız müziğiniz yaşayamaz ölür. Sokak aynı zamanda gürültülü bir yer ve sizi herkes duyamaz. Ancak sahnede olduğunuzda insanlara şarkılardan önce hikayeler anlatma fırsatınız da oluyor ve böylece insanlar da sizi dinleyebilir. Sokak bize çok şey verdi, biz de ona. Biz bir tercih yaptık. Bağımsız olmayı bağımsız kalmayı seçtik ve bu şekilde hareket etmeye devam edeceğiz.
Grubunuzun ismine değinmek istiyorum biraz da… Tüm kültürleri, dilleri barındıran bir yer. Siz de İsrail, Fransa ve Türkiye’den müzisyenlerin oluşturduğu bir grupsunuz. Bu çeşitlilik çalışmalarınıza nasıl etki etti?
Farklı coğrafyalardan gelmemiz ismimizi etkiledi. Evet ben İran kökenli bir İsrailliyim. Aynı zamanda Türk ve Fransız ekip arkadaşlarımdan kurulu bir grubuz. Sahnede bir İngiliz ve İskoç arkadaşımız da var. Hepimizin ortak noktası İstanbul’da uzun süre yaşamış olmak. Bir buluşma noktası. Babil efsanesini bilirsiniz. Farklı diller konuşuyor olabiliriz, farklı inançlara sahip olabiliriz ama müzik sayesinde aynı dili bulduk. Ortak bir nokta bulduk ve bu ortak noktaya odaklandık.
“Bursa’nın ufak tefek taşları” türküsünü seslendirmiştiniz. Sırada başka bir parça var mı?
Yeni Dünya albümümüzde yer alan bir türkü. Tıpkı “Divane Aşık” gibi. Hazırlığı içinde olduğumuz albümümüzde de yine Türkçe bir parçaya yer vereceğiz. Burada çok hayranımız var. Burası bizim için çok özel. Aynı zamanda Farsça bir şarkı da olacak.
ihsan.dindar@milliyet.com.tr