Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » Patti Smith'in hayatına ortak olduk

Patti Smith'in hayatına ortak olduk

Patti Smith'in hayatına ortak olduk27 Haziran 2016 - 12:06
Punk'ın miladı olarak gösterilen 'Horses' albümü, 23 Haziran akşamı Zorlu PSM'de yaratıcısı Patti Smith tarafından seslendirildi. Smith, iki saatlik konserde seyircileri hayatının özenilen ve özenilmeyen taraflarına adeta ortak etti...
SELAY SARI
 
1999, 2007, 2016. Her sekiz-dokuz senede bir Türkiye'ye gelerek aklımızı başımızdan almaya ant içmiş Patti Smith, önceki akşam Zorlu PSM'yi ikinci balkonun en uzak ucuna dek doldurdu (orkestra önündeki, davetiyelilere ayrılmış bölümdeki bazı boşlukları saymazsak). 1975'te çıkardığı, 'punk'ın başlangıcı' ünvanına sahip ilk albümü 'Horses'ın 40. yılı vesilesiyle çıktığı dünya turnesinde uğradığı İstanbul'da sahnede iki saat kaldı. Bu sürede harikulade grubuyla 'Horses'ı baştan sona muntazaman çalmakla yetinmedi, başka hitlerini de seslendirdi, Prince'e ve The Velvet Underground'a selam gönderdi, hayranlarının elini tuttu, gitarının tellerini yoldu.
 
 
Biletleri neredeyse iki ay öncesinden tükenen nadir konserlerdendi Patti Smith'inki. Fenerbahçe Ülker'in İtalyan yıldızı Luigi Datome, Facebook sayfasında "Akşam Patti Smith konseri var! Gidin, pişman olmayacaksınız," yazıyordu. Sosyal medya kanallarında bilet alışverişi son ana kadar devam etti, biletler kategorisine fiyatına bakılmadan kapış kapış gitti. Bu dev ilgiyi sanatçının müziği kadar 'Çoluk Çocuk' ve 'M Treni' kitaplarına bağlamak mümkün. 2010 ve 2015 yılında yazdığı, biri New York'ta yaşamaya ve yaratmaya çalışan genç sanatçıları, diğeri merhum eşi Fred 'Sonic' Smith'i çağrıştıran yerleri konu alan iki anı kitabı, genç neslin Smith ile müzikten önce bir bağ kurmasını sağladı denebilir. 'Çoluk Çocuk'taki hayatı yaşayan kadının ağzından bizzat o günlerin kokusunu ve rengini taşıyan 'Horses'ı dinlemek paha biçilmez bir deneyim olacaktı.
 
Nitekim öyle de oldu. Smith, yanında gitarist 'ahiretliği' Lenny Kaye, baterist Jay Dee Daugherty, basçı Tony Shanahan ve klavye ile gitarda Andy York ile sahneye çıktı, "Döndüğüme sevindim," dedi ve 'Horses'ı açtı: "İsa birinin günahları için öldü, benimkiler için değil... Benim günahlarım bana ait." Bütün bir salona 'Gloria!' dedirttikten sonra, "Bu şarkıyı imza gününe gelen tüm kızlara adıyorum," diyerek 'Redondo Beach' ile ortamı sakinleştirdi, bir anlamda epik 'Birdland' öncesi nefes aldırdı. 'Birdland', "Ben müzisyen değilim, şairim," diyen Patti Smith'in şiirini net olarak duyurdu, '70'lerin başında bir Smith performansı izlemenin neye benzeyeceğini gösterdi, seyirciyi ayağa kaldırdı ve bir daha oturtmadı. Albüm çıktığında yeni doğmuş insanların çocuğu olacak yaşta bir grup Smith'e dokunabilmek, onunla konuşabilmek, en azından göz teması kurmak için sahneye koştu.
 
Smith, klavye ve gitarda Andy York, basta Tony Shanahan, bateride Jay Dee Daugherty ve gitarda Lenny Kaye ile sahneye çıktı.
 
Sonra yine vites küçülttü Smith ve grubu. 'Free Money', 'Kimberly' ve Smith'in Jim Morrison'ı bir ağaç heykeli içine hapsolmuş bir 'melek kelebek' olarak gördüğü rüyadan hareketle yazdığı, Morrison'a 'heykeli kırmasını' söylediği 'Break It Up' salonda asayiş ve huzur sağladı. Ta ki albümün içindeki uranyum çekirdeğine kadar... Üç bölümlü, 15 dakikayı aşan süresiyle 'Land'in kahramanı Johnny bu kez İstanbul'a geldi, Boğaziçi'nin üstündeki dolunayı gördü, baskı altında da olsa geleceğe umutla baktı, "Birbirimizi sevmek, dans etmek için özgürüz," diye bağırdı. Smith bu tufandan sonra, eski, yeni kayıplara adadığı 'Elegie' ile 'Horses'ın sonuna geldi. İsim isim saydı kayıpları: Jim Morrison, Jimi Hendrix, Brian Jones, Lou Reed, The Ramones, Joe Strummer, Richard Sohl, Fred 'Sonic' Smith, Ornette Coleman, David Bowie ve Prince.
 
Sonra arka plandaki 'Horses' kapağının önüne bir perde indi, salonda genel bir "Ya giderse?" gerilimi yaşanacaktı ki 'Dancing Barefoot'un ilk notaları girdi. Smith dört bir yandan gelen istek parçaları çok da kaale almadan, 'Pissing in a River', 'Because the Night' ve 'People Have the Power'la devam etti. "Eğer bu dünyanın insanları olarak barış için, özgürlük için birleşirsek önümüzde kimse duramaz," dedi.
 
 
Konserin sonunda 'Rock'n Roll Nigger'ı seslendirirken gitarının tellerini parça parça kopardı, sonra 2011'de Glastonbury'deki düşüşünü hatırlatan bir şekilde gitarın kablosuna takılıp düştü. Ayağa kalkıp hayranlarını bir şeyi olmadığına ikna etmeye çalışırken şunu dedi: "Merak etmeyin, sandığınızdan daha dayanıklıyım." 40 yıldan uzun süredir dünyaya sevgi, huzur ve en çok da isyan aşılayan Patti Smith, 2 bin 500 kişiyi iki saat boyunca Chelsea Hotel'e, evliliğine, kayıplarına, kısacası hayatına ortak etti.
 
Prince'e saygı duruşu
 
Rock dünyasının zirvesinde olmasına rağmen her zaman diğer sanatçılara sevgi ve saygısını göstermiş bir isim Patti Smith. Önceki akşam da bildiğinden şaşmadı. 'When Doves Cry' ile Prince'e selam gönderdi, sahneden kısa süre ayrıldığında grubu The Velvet Underground potpurisi yaptı. 'Horses' CD versiyonunda yer alan The Who'nun 'My Generation'ını da, Tony Shanahan'in mükemmel bas solosuyla seslendirdi.