Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » Jools Holland dostlarıyla güzel

Jools Holland dostlarıyla güzel

Jools Holland dostlarıyla güzel10 Temmuz 2015 - 11:07
Ünlü müzisyen ve televizyon programcısı, orkestrası ile önceki akşam İstanbul Caz Festivali'ndeydi. Vokaller Marc Almond ve Ruby Turner Açıkhava'yı ayağa kaldırdı
SELAY SARI
 
22. İstanbul Caz Festivali'nin en merakla beklenen konseri önceki akşam Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi'nde gerçekleşti. 23 yıldır süren, her müzik türünden ünlü olsun ünsüz olsun müzisyenlerin yer alabilmek için kapıda kuyruğa girdiği televizyon programı 'Later...with Jools Holland'ın sunucusu piyanist Jools Holland, kendisi dahil 15 kişilik Rhythm&Blues Orchestrası ve dört özel vokaliyle ilk kez Türkiyeli seyircinin karşısına çıktı.
 
Imelda May.
Gecenin programı sadece Jools Holland ve R&B Orkestrası'ndan ibaret değildi. Saat 21.00'de İrlandalı şarkıcı Imelda May sahneye çıktı. Kendisi de Holland'ın desteklediği ve dünyaya kazandırdığı bir değer olan May, '50'ler tipi rock' diyebileceğimiz rockabilly tarzının temsilcisi. Sempatik tavırları ile çok hareketli olmayan seyirciyi konser havasına sokmaya çalışan May, en popüler parçaları 'Johnny Got A Boom Boom' ve 'Mayhem'in yanı sıra son albümü 'Tribal'dan 'Hellfire Club', 'Gypsy in Me' ve 'It's Good to be Alive' gibi şarkıları seslendirdi. Müzisyen, 'Inside Out' şarkısında sahneye yakın bir yerde dans etmekte olan, festival direktörü Pelin Opcin'in kızı Yaz'ı sahneye davet etti. Yaz, yorulmadan icra ettiği dans figürleriyle Açıkhava'nın kalbini kazandı, akşamın Instagram yıldızı oldu.
 
May'in bölümü bittikten yaklaşık 15 dakika sonra, saat 22.30'da bu kez Holland ve orkestrası sahnedeydi. Bir gecede aynı yerde iki büyük konser olması kulağa çok hoş gelse de, bir salı gecesi 00.15'te bitecek etkinliğin sonuna kadar duramayan seyircilerin çıkması yer yer boşluklara sebep oldu.
 
Ruby Turner büyüledi
 
Bu durum Jools Holland ve orkestrasını etkilemedi. Hatta müzisyenler, özellikle ön taraflardaki seyirciler birer ikişer ayrılırken gittikçe coştu. Jools Holland, programındaki gibi son derece hareketli, asla yorulmayacak bir görüntü çizdi. Klasik '20ler blues şarkılarından Bach varyasyonları ve Ave Maria'ya kadar birçok parçayı orkestrasıyla seslendiren müzisyen, teorinin yanında pratikte de iyi bir müzisyen olduğunu kanıtladı. Orkestrası da oldukça güçlüydü, özellikle 64 yaşındaki baterist Gilson Lavis, solosuyla büyük alkış aldı.
Marc Almond.
Orkestranın eşlik ettiği ilk vokalist Mabel Ray ise böyle bir konser için zayıf bir tercihti. İkinci vokal Louise Marshall, Ray'e göre daha başarılıydı, ancak sesi orkestrayı aşmayı başarmadı. '80'lerin en tanınmış figürlerinden, eski Soft Cell üyesi Marc Almond, konserin kırılma noktası oldu. Almond, 'Say Hello, Wave Goodbye', Edith Piaf'ın 'L'hymne a l'amour'unun coverı 'If You Love Me' ve son olarak klasik 'Tainted Love' ile Açıkhava'yı ayağa kaldırmayı başardı. Jools Holland'ın konser öncesi telefon konuşmamızda, gospel efsanesi Mahalia Jackson'a benzettiği, sahneye son çıkan vokal Ruby Turner ise, sahnede kaldığı sürede Açıkhava'yı adeta coşkulu bir ayin ortamına çevirdi. Şarkıcı, hoparlörlerin zar zor dayandığı sesiyle seyircileri kendinden geçirdi. İstanbullu müzikseverler bir daha Turner kadar güçlü bir sesi ne zaman duyabilecek, merak ediyoruz.