Hayatı mücadele ile geçti
06 Nisan 2015 - 12:04Türk pop müziğinin birçok klasiğinin bestecisi Kayahan, Nilüfer ile olan işbirliği ve Türk popunda bestecilerin haklarını alabilmelerine dair çalışmalarıyla öne çıkan bir isimdi
SELAY SARI
Bir sanatçı bir kez ünlü olduktan sonra, kendisinin ünlü olmadığı, ya da göz önünden çekildiği zamanlarda nasıl bir hayat yaşadığını tahayyül etmek oldukça. Halbuki dün sabah saatlerinde kaybettiğimiz Kayahan Açar'ın 66 yıllık hikayesinin çok önemli bir kısmı, önce başarıya ulaşmak için, sonra da kendisine üç kere saldıran kanserden kurtulmak için verdiği, pek fazla kişinin şahit olmadığı bir mücadeleden oluşuyordu.
29 Mart 1949 tarihinde İzmir'de albay bir baba ve ev hanımı bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelen Kayahan, daha sonra taşındıkları Ankara'da ilkokul yıllarında müziğe merak sardı. Daha sonra da adeta vücudunun bir uzvu gibi tüm fotoğraflarında yer alacak olan gitarıyla ilişkisi de o sıralarda başladı. Lise yıllarında Ankara'nın çeşitli mekanlarında şarkı söylerken, bunu bir yaşam biçimi haline getireceğini anladı ve müzisyen olacağını öğrenince kendisini silahla kovalayan babasına rağmen, İstanbul'a gelerek Yonca Plak'tan 1978 yılında 'Neden Olmasın/İstanbul Hatırası' adlı ilk 45'liğini yayınladı. İki şarkı da dönemi tutturamamıştı, 'zamanının ötesinde'ydi belki. 1981'de çıkan 'Canım Sıkılıyor Canım' da aynı şekilde müzik dünyasından bir anlamda sekmişti. Şu anda dinlendiğinde neden başarısız olduklarını anlamak zor, çünkü hem Kayahan'ın sonradan tutturduğu formüle uygunlar, hatta bazı noktalarda olumlu anlamda daha maceracılar ve hepsinde sanatçının karakteristik, genizden gelen ama kirli olmayan sesi de mevcut. Ama olmamıştı, o sırada maya tutmamıştı. Mayanın tutmasını bir kadınla işbirliği sağlayacaktı.
Kayahan ve Nilüfer, Türk pop müziğinin en başarılı işbirliklerinden birine imza atmışlardı.
Mükemmel bir işbirliği
O kadının adı Nilüfer'di. Bu tek taraflı bir fayda ilişkisi değildi elbette: Nilüfer'in iyi bir söz yazarı ve besteciye, Kayahan'ın ise seslendirmesi göründüğü kadar kolay olmayan bestelerinin hakkını verecek bir yorumcuya ihtiyacı vardı. İlk olarak 'Nilüfer '84' albümünde Kayahan'ın 'Kar Taneleri'ni seslendirdi ve Türkiye halkının uzun yıllar evli olduklarını sandığı, halbuki tamamen mükemmel bir müzikal uyum yakalayan ikilinin, 2000'lere kadar sürecek birlikteliği başladı. 1986'da Antalya'da düzenlenen Akdeniz Müzik Yarışması'nda ikiliye birincilik getiren 'Geceler', 'Mor Menekşe', 'Beni Anlamadın Ya', 'Esmer Günler'... Kayahan böylece pop müzik için geç sayılabilecek bir yaşta, 30'larının ortalarında besteci olarak şöhret oldu. 1988-9 yıllarında çıkardığı 'Benim Şarkılarım' ve 'Benim Şarkılarım 2 Siyah Işıklar' ile de, besteleri kadar yabana atılmaması gereken şarkıcılığıyla bu sefer hak ettiği yere geldi. İlk olarak 1990 yılında yakalandığı kanser, ona 'Yemin Ettim' şarkısını yazdırdı. Kanser, kendisini 2005'te ve son olarak geçtiğimiz sene ziyaret edecekti.
Kayahan 1990 Eurovision şarkı yarışmasında "Gözlerinin Hapsindeyim"i seslendirmişti.
"Bu besteye söz yazılırsa..."
Eylül ayında Milliyet Sanat dergisinde Yavuz Hakan Tok'a verdiği röportajda, Ankara'dan İstanbul'a yeni geldiği dönemle ilgili olarak şunu anlatıyordu: "İstanbul ’a geldiğimde beş param yoktu. Çalıştığım mekandan eve yürüyerek dönerdim. Küçücük bir evde hayatta kalmaya çalışıyorduk. Ben o evde yazdım şarkıların çoğunu. İsmi bende saklı birisi, 'Esmer Günler' şarkısının melodisini duyduğunda “Buna söz yazılamaz; yazabilen olursa bileklerimi keserim, ” dedi. Yazdım. O kişi söylediğinden utandı mı bilmiyorum. Kabul etmek istemediler beni. ‘Bu şarkılardan bir şey olmaz, ’ diyorlardı ama oldu işte."
Müzik dünyasına İskender Paydaş, Suat Suna, Demet Sağıroğlu gibi isimleri kazandıran, Türkiye'nin tartışmasız en güçlü seslerinden Nilüfer'in kariyerini canlandıran, Türk pop müziğinin mihenk taşlarından olan Kayahan'ın hayatı boyunca sürdürdüğü mücadelenin altındaki azmi, bu cümleyle özetlemek mümkün.
14 Şubat'ta Beşiktaş Meydanı'nda gerçekleşen son konserine, hayat arkadaşı İpek Tüter ve iş arkadaşı Nilüfer ile çıktı.
"Hayal ettiğiniz sürece yaşarsınız"
Bu yıl 14 Şubat'ta Beşiktaş Meydanı'nda, herkesin yıllardır bir araya gelmesini arzuladığı iki isim bir araya geldi: Kayahan ve Nilüfer. Hayranları bu konseri bir umut ışığı olarak görmüştü aslında, çünkü Kayahan Şubat soğuğunda evden çıkıp meydanda şarkılarını seslendirecek kadar iyiydi demek ki. O gün sanatçı, kendisini seven herkese son mesajını verdi: "Hakkım helal olsun size, siz de hakkınızı helal edin bana. Yakında daha rahat kalkacağım günler olacak. Hayal edin, hayal ettiğiniz sürece yaşarsınız..." Ancak ne yazık ki dediği gibi olmadı. Mart ayı sonunda durumu ağırlaştı ve yeniden hastaneye kaldırıldı. Dün sabah saatlerinde tüm hayranlarına "Böyle gitmek var mıydı?" dedirten bir şekilde aramızdan ayrıldı.
Torunu Oben, kızı Beste, üçüncü eşi İpek ve küçük kızı Aslı Gönül ile.
İstemese de gündemdeydi
Türkiye halkını müziğinin yanı sıra özel hayatı ile de meşgul etti Kayahan. Kendisinin büyük ihtimalle bu tür bir ilgiyi çekmek gibi bir arzusu yoktu ama, halk olarak sevdiğimiz sanatçıların istekleri genelde umrumuzda olmaz zaten. İlk evliliğini, lise öğrencisiyken tanıştığı Nur Açar ile 1973 yılında yaptı, 1991 yılında "Dört yıl önce fiilen boşanmıştık, kendisine vefa borcum ömür boyu sürecektir," dediği eşinden resmen de boşandıktan sonra 1992'de, bir süredir beraber olduğu, 'Sarı Şekerim' şarkısının arzu nesnesi Lale Yılmaz ile evlendi. Evlilik tarihinde Yılmaz'ın 27, Kayahan'ın ise 43 yaşında olması, beraberlikte erkekle kadın arasındaki yaş farkına genelde olumlu bakan Türk halkına nedense o dönemde ters gelmişti. "Şöhrete kavuştu, kaç sene kahrını çekmiş eşini bıraktı," algısı da cabasıydı. Her ne kadar Özal çifti şahitliğini yapmış olsa da toplumun 'onaylamadığı' bu evlilik bir seneden kısa sürede bitti. 1999'da ise, bu sefer kendisinden 23 yaş küçük vokalisti İpek Tüter ile evlendi ve yine toplumun birçok başka isimden esirgediği tepkisine maruz kaldı.
Küfür yerine şarkı
Koyu Galatasaraylı olduğunu her fırsatta ifade eden Kayahan'ın iki şarkısı, sanatçıyı yazdığına yazacağına pişman edecek şekilde Galatasaray'ın rakip takımlarına 'yar' oldu: 'Mor Menekşe'yi Fenerbahçe taraftarı sahiplendi, "Siyah-beyaz film gibi biraz" sözleriyle 'Bir Aşk Hikayesi'ni ise Beşiktaşlılar. 'Mor Menekşe' Kayahan için özellikle üzüntü kaynağıydı, çünkü takımının Fenerbahçe'ye yenildiği bir maçta Fener taraftarları tarafından söylenmişti. Ancak daha sonra şarkıyı Fenerlilere armağan etti şarkıcı. Nedenini ise şöyle açıkladı: "Bizi hakkıyla yendiler, rica ettiler ben de verdim. Küfredeceklerine şarkı söylesinler. Orada ince bir zeka vardı. ‘Bir mahzun mor menekşe, ağlıyor mu ne ’ meselesi naif bir yaklaşımdı. Ücret alsam olmazdı, bir Galatasaraylı olarak birine bir şey satmış olurdum."
Etiketler: Selay Sarı kayahan kayahan açar nilüfer vefat öldü esmer günler geceler mor menekşe beni anlamadın ya