Gönül Paçacı Tunçay Türk müziğine ışık tutuyor
21 Şubat 2019 - 03:02Türk makam müziğinin tüm detayları, bestekâr ve akademisyen Gönül Paçacı Tunçay’ın ilk cilt halinde yayımlanan “Neşriyât-ı Mûsıkî: Osmanlı Müziğini Okumak" isimli eserinde inceleniyor. Tunçay bunu yaparken Tanburî Cemil Bey, Udî İsmail Sami Bey ve Udî Mehmed Fahri Bey gibi ustaların hayat öykülerine başvuruyor, Anadolu türkülerinden kantolar ve ilahilere, mehterhâne notalarından yabancı kayıtlar, mecmualar ve kuramlara kadar yararlanıyor.
VakıfBank Kültür Yayınları (VBKY) tarafından okura sunulan bu eşsiz başucu kaynağı, Osmanlı mûsıkîsinin değişim sürecini yayınlar üzerinden ele alıyor, her ayrıntıyı kapsamlı bir şekilde değerlendiriyor.
Sonra derece gelişkin ve bütünlüklü
Tunçay, Türk müziğinin dinleme, dinleyerek ezberleme, hafızada toplanan birikimle ses ve saz talim ile icrasına uygun bir yapıda olduğunu söylüyor. Tunçay, şöyle devam ediyor: “… Osmanlı müziğinin uzun zamanlar boyunca şifahen aktarılan, hafızadan hafızaya geçen ve doğal frekanslara dayalı aralıklarla çeşni ve makamlardan temellenen yapısı, kendi içinde sonra derece gelişkin ve bütünlüklüdür. Teorisinin geçmişten itibaren sınırlı kaynaklarda, az sayıda müzisyence ele alınmış olmasını da, bu yapının sonucu olarak değerlendirebiliriz.”
Güfte mecmuları ilk basamak
Çalışmayı hazırlarken birçok kaynaktan, tarihi kayıttan/arşivden yararlanan Tunçay, güfte mecmuaların, eserlerin mevcudiyetinden haberdar olabileceğimiz, makam ve usullerini öğrenebileceğimiz ilk basamak oluşuna dikkat çekiyor. Bilinen basılı en kapsamlı güfte mecmuası Hânende, en eski güfte mecmuası ise 1852’de yayımlanan Mecmua-i Şarkı: “Müziğin yazılması ve yayılmasının bir ileri aşaması olan basılı müzik malzemeleri için 19’uncu yüzyılın ortalarına kadar zaman geçmesi gerekecekti.”
Batı notalarıyla tanışmak
Tunçay’ın belirttiğine göre, 30’uncu Osmanlı Padişahı II. Mahmud mehterhâneyi lağvetti, Batı tarzı bir bando yapılanmasını destekledi, İtalya’dan müzik hocaları getirdi, çalışmalar neticesinde de geleneksel müzik üzerinde mühim bir etki gerçekleşti. Tunçay, “Batının porteli notasının Osmanlı’ya girmesi, ordu kanalı üzerinden merkezi bir tercihle gerçekleşmiş olmakla birlikte, bu iki mûsıkinin kavramsal ve yapısal farklarının karşılıklı ya da yumuşak bir ifadeyle bir arada varolmaya çalıştığı bir süreç başlamıştır” sözlerini kaydediyor. “Türk müziğinin daha yoğun ve yaygın yaşayan tarafının icra olmasına rağmen, özellikle sesin kaydedilebildiği tarihlerden, yani 19’uncu yüzyıl sonlarından öncesinin daha muğlak bir birikim olduğunu söyleyebiliriz” diyen Tunçay, ancak müziğimiz hafızaya ve birebir meşk yoluyla aktarıma dayandığından, eserlerin değişme, dönüşme ve anonimleşme ihtimalini sürekli göz önünde tutmak gerektiğini vurguluyor.
Gönül Paçacı Tunçay’ın iki ciltlik dev çalışması “Neşriyât-ı Mûsıkî: Osmanlı Müziğini Okumak", mûsıkî tarihimizi aydınlatan emsalsiz bir kaynak. Osmanlı mûsıkîsinin evrelerini mevcut yayınlarla beraber öncesi ve sonrasıyla detaylandırıyor, bu doğrultuda her ayrıntıya kulak veriyor.
Künye
Kitap: Neşriyât-ı Mûsıkî: Osmanlı Müziğini Okumak - 2 Cilt
Yazar: Gönül Paçacı Tunçay
Yayınevi: VakıfBank Kültür Yayınları
Sayfa sayısı: 1020