SELAY SARI

 

Fela Kuti ile birlikte ‘70’lerin başında Afrobeat’i yaratan Nijeryalı baterist Tony Allen, perşembe akşamı Red Bull Music Academy kapsamında bir konser için Babylon’da sahneye çıktı. 75 yaşında dünyanın dört bir yanında konser vermekten çekinmeyen Allen, Afrobeat’in çalınması oldukça zor, dört uzvun ayrı tempolarda seyrettiği ritminin yaratıcısı. Ünlü yapımcı Brian Eno’nun da aralarında bulunduğu birçok müzik otoritesi tarafından ‘gelmiş geçmiş en büyük baterist’ olarak anılan Allen, kendisine hayran Damon Albarn ve Flea gibi isimlerle albümlere de imza attı. Altı kişilik orkestrasıyla dinleyenleri adeta 70’ler Nijeryasında bir yeraltı partisindeymiş gibi dans ettiren Tony Allen ile konser öncesi Fela Kuti ile birlikteliğini, ayrılığını ve yaratıcılığın gereklerini konuştuk.

 

 

RBMA’da aslında ben yine Afrobeat ritimlerini öğretiyorum, çünkü onları öğrenmek bile yeterince zor. Ben şahsen yaratıcılığımı “Olağanüstü bir baterist olmak istiyorum,” düşüncesiyle sağladım. Sanırım bunun için yeteneğim de vardı, ama neredeyse 60 yıldır bateri çalıyorum ve düşünmekten hiç vazgeçmediğim tek şey mükemmel olma fikri oldu. Onun dışında tabii ki disiplin. Öğrencilere de bunu diyorum, yetenek elbette lazım ama özellikle Afrobeat gibi kafa yorucu bir ritimde korkunç derecede disiplinli olmak gerekiyor.

 

 

 

Olağanüstü olmak istiyordum, o sırada Lagos’ta da (Nijerya’nın başkenti) olağanüstü olmamı sağlayacak besteleri yapan tek kişi oydu. Onun da bana ihtiyacı vardı, o bakımdan birlikte çalıştık. Neden ayrıldık? Çünkü artık onun hayat tarzı benim çalışma anlayışıma uymuyordu. Çalışmaya 1968’de başladık, 1979’da bıraktığımızda 27 tane karısı vardı, sürekli bir kaos ortamı vardı. Ben de bu deliliğe dayanamadım ve birlikte çalışacak başka insanlar buldum. Bazen denildiği gibi telif, para meselesi değildi yani, çünkü parayla ilgilenmiyorum.

 

 

Damon benim artık oğlum gibi, ailem o benim. Bana önceden hayranmış ve bir şarkısında “Tony Allen beni dans ettiriyor” (‘Music Is My Radar’) diye bir söz yazmış, bana da söylemişlerdi. Sonra 2002’deki ‘Homecooking’ albümümde bir parçaya katılmasını istedim, böylece tanıştık, Africa Express konserlerini düzenledik, iki albüm yaptık beraber, ‘The Good, The Bad, and the Queen’ ve ‘Rocket Juice and the Moon’. İlki daha onun tarzı, ikincide ise hem o hem Flea benim Afrobeat’ime uydular. Daha da birlikte çalışacağız.