Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » "Müziğin altın çağındayız"

"Müziğin altın çağındayız"

"Müziğin altın çağındayız"04 Kasım 2016 - 11:11
Türkiye'de bu yıl toplam sekiz konser verecek kamança üstadı Mark Eliyahu, 4 ve 5 Kasım tarihlerinde Ankara ve İstanbul'da sevenleriyle buluşacak. Eliyahu konser öncesi Milliyet Sanat'a konuştu
SELAY SARI
 
Elinde 150 yıllık bir enstrüman var, keman ve bağlamayla bir süre flört ettikten sonra aşık olduğu ve bırakmadığı. Dağıstan doğumlu, İsrail kütüğüne kayıtlı, tar üstadı ve besteci Peretz Eliyahu'nun oğlu kamança üstadı Mark Eliyahu, geçtiğimiz mart ayında Salon İKSV'yi üç gece ardarda doldurdu, sonrasında Nilüfer Caz Günleri'nde sahne aldı. Eliyahu, kendisini çok seven Türkiyeli seyirciyle dün İzmir'de gerçekleşen konserinden sonra bu akşam Ankara MEB Şura Salonu'nda, yarın ise Zorlu PSM Ana Tiyatro'da buluşacak. Biz de kendisine kamançayla aşk öyküsünü ve günümüz müziğiyle ilgili düşüncelerini sorduk.
 
Hikâyenizi baştan alalım.
 
Dağıstan'da doğdum ve altı yaşıma kadar orada kaldım. Sonrasında tüm ailem İsrail'e göçtü. Bugün de Celile yakınlarında İsrailli ve Filistinlilerin beraber yaşadığı, kültürlerin kaynaştığı bir bölgede oturuyorum. 16 yaşında bağlama çalmayı öğrenmek için Yunanistan'a gittim, kamançayı da ilk kez orada duydum. Babamı arayıp ona içimde bir sese, bir ezgiye ışık tutan bu enstrümandan bahsettim. O da bana büyük büyük dedemin kamança sanatçısı olduğunu söyledi.
 
Yani ailede varmış.
 
Evet, kamançayı ilk kez Yunanistan'da duydum ama benim memleketimden, evimden bir sesti aslında. 17 yaşımda Azerbaycan'a gittim ve Adalet Vezirov'la çalıştım. O ve ailesiyle iki yıl boyunca aynı evde kaldım. Çocuklarıyla aynı odada uyudum.
 
Sizin için adeta bir baba rolü de üstlendi diyebilir miyiz?
 
Hem öyleydi hem de babamın eski bir dostuydu. O iki yıl sonunda İsrail'e döndüm, akabinde de dünyayı dolaşmaya başladım çünkü birçok yerden davet alıyordum. Bugün İsrail'de yaşıyorum ama daha çok dünya vatandaşı gibiyim. Her yer benim evim.
 
Daha bilindik bir ev kavramını özlüyor musunuz peki?
Ev benim içimdeki bir şey gibi hissediyorum. Belki de alışmışımdır. Eğer bir yerde iki yıldan uzun süre kalırsam, acilen taşınmak istiyorum.
 
Youtube'daki videolarınızın birinin altında şöyle bir Türkçe yorum var: "Müziğin karanlık çağındayız ve iyi müziklere sıkı sıkıya tutunmamız gerekiyor." Bu yoruma katılıyor musunuz? Müziğin karanlık çağında mıyız?
 
Öncelikle bu benim adıma çok güzel bir yorum. Ama katılmıyorum, şu an en azından benim yaptığım müzik türünde altın çağ yaşadığımızı düşünüyorum. Bu özellikle İran için geçerli. Şu an İran müzik tarihinin en mükemmel dönemindeyiz. İran'da, Azerbaycan'da 200 yıl önce neredeyse hiç klasik besteci yoktu. Şimdi birçok klasik besteci var. O yüzden çağdaş Asya müziğinin altın çağını yaşadığımızı düşünüyorum.
 
Röportajın devamını Milliyet Sanat Kasım sayısında okuyabilirsiniz...