Milliyet Sanat
Milliyet Sanat » Haberler » Müzik » "Müziğe karakterini geri kazandırdık"

"Müziğe karakterini geri kazandırdık"

"Müziğe karakterini geri kazandırdık"07 Nisan 2017 - 05:04 | Fotoğraflar: Hüseyin Özdemir
Anadolu'nun müzik hafızasını tazeleyen ve dünyaya sunan Kalan Müzik'in kurucusu Hasan Saltık, İTÜ tarafından fahri doktor unvanına layık görüldü. Saltık'ın en büyük hayali, Türk Kayıt Tarihi'ni oluşturmak
SELAY SARI
 
"Kalan Müzik, diğer firmalardan çok farklı bir çizgide. Denenmemişi denemek, yapılmamışı yapmayı amaçlıyoruz!.. Bence Türkiye'nin en iyi, en kaliteli firması. Ve bu konuda mütevazı olmanın bir anlamı yok." Hasan Saltık, Kalan Müzik'in kuruluşundan 6 yıl sonra, 1 Kasım 1997'de Milliyet Sanat'ta yayımlanmış Esra Akın imzalı röportajını bu sözlerle bitirmiş. Bu söyleşiden 20 yıl sonra, bu coğrafyanın müziklerini bize hatırlatmak, dışarıya ise tanıtmak misyonunu hâlâ tüm gücüyle sürdüren Kalan Müzik'in sahibine, önceki akşam İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından bir törenle 'fahri doktor' unvanı sunuldu. Tören öncesi Saltık ile unvanın anlamını ve Kalan'ı konuştuk.
 
Hasan Saltık ve Selay Sarı.
 
Bu unvana layık görülmek nasıl bir his?
 
Şimdiye kadar hep dışarıdan ödül alıyorduk. Hollanda'dan Prince Claus ödülü var, Time dergisi 'Avrupa Kahramanı' ifadesini kullanmıştı, Avrupa'dan da fahri doktora olmasa da çeşitli törenlere çağrılıp tebrik alıyorduk. Ama Türkiye'de böyle bir şey olmadı. Bana göre Türkiye'nin en seçkin kurumlarından bir tanesi olan İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından böyle bir unvana layık görülmenin anlamı çok büyük.
 
Yani Türkiye'de böyle bir kurumdan aldığınız ilk ödül.
 
Yıllarca bu topraklar için sürekli bir şeyler yaptık, önemli olan Türkiye'nin müzikal zenginliğini dünyaya tanıtmaktı. Bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Ama bu topraklarda hep engellemeler, lisans iptalleri, kapatılmalar, baskınlar, davalar ve hatta cezalarla karşılaştık. Bu topraklar için yaptığının bu topraklarda bir kurum tarafından karşılık bulması önemli bana göre. Ve yıllar sonra. Tabii bunu sadece Hasan Saltık'a mal etmek biraz haksızlık olur çünkü Kalan Müzik'in bir de sanatçıları var, onlara borçluyum diyebilirim. Türkiye'nin en iyi ustalarına, virtüözlerine albümler yaptık, onların dünyada tanınmalarını sağladık. Ben sadece lokomotif, itekleyici gücüm bu minvalde.
 
Sizin pozisyonunuzda insan eksiği var ama. Yeteneği sunabilen yapımcı...
 
Yönlendirmek, cesaretlendirmek diyelim. Türkiye'de eğitim sistemindeki aksaklıklardan ötürü çoğu alanda bir özgüven eksikliği var. WOMEX gibi katılmaya cesaret edilemeyen dünya müziği festivallerinde kendi bütçemizle, devletten hiç katkı almadan Türkiye'yi tanıtıyorduk. Bu yüzden yabancı basın, medya ilgi gösterdi. "Demek Türkiye'de sadece âşık müziği ile sufi müzik yapılmıyormuş" dediler. Algıyı değiştirdik o açıdan. BBC'nin güzel bir yorumu vardı: "Anadolu müziğini biz Kalan'ın CD'lerinden öğrendik" şeklinde. Bizim yaptığımız şeyleri kimse yapmaya cesaret edemiyordu, şimdi benzer işler yapılmaya başlandı.
 
Siz dünyaya tanıttık diyorsunuz ama Anadolu'nun da hafızası tazelendi aslında.
 
Bizim yaptığımız işlerden sonra Laz müziği olsun, Kürt müziği olsun, Pontus, Ege'de Tahtacılar, Yörükler, Pomaklar... Müzik karakterini geri kazandı. "Aaa ben oymuşum, benim kökenim neresi, aaa bizim müzikler buymuş..." Bir 'Anadolu Ermeni Müzikleri' yayınladık, "Bunlar bizden melodilermiş" dendi hep. Biz aslında Türkiye için ayrıştırıcı değil birleştirici bir felsefeyi benimsedik.
 
İçinizde ukde kalan bir proje var mı?
 
En büyük hayalimiz, Muzaffer Sarısözen'in Cumhuriyet dönemi kayıtları ve Anadolu'da bütün yabancı derlemecilerin alan çalışmasıyla Türk kayıt tarihini yapmak. Bunların bazıları devlet kurumlarının, konservatuvarların elinde. Ursula Reinhardların, Alman ve İngiliz müzikologların Anadolu'da aldıkları kayıtlar da bende. Bunları birleştirip bir Türk Kayıt Tarihi oluşturmak istedik. Birçok devlet kurumuyla görüştük ancak maalesef bürokrasiye takıldık. Yine de umudum var.